TÜRKİYE’DE, ORTADOĞU’DA VE DÜNYA’DA BARIŞ İÇİN HEP BİRLİKTE MÜCADELEYE!
1 Eylül, Dünyanın en kanlı savaşının başladığı tarih. 1 Eylül 1939 ‘da faşist Hitler yönetimi, dünya imparatoru olma sevdasıyla Polonya’yı işgal etti. Milyonlarca insanın yaşamına mal olan bu dünya savaşının benzeri bir daha yaşanmasın diye 1 Eylül, Dünya Barış günü ilan edildi.
Ne var ki aradan geçen sürede savaşlar son bulmadı. Dünya’nın dört bir yanında yaşanan savaşlar ve çatışmalarda on binlerce insan yaşamını yitirdi. Ama buna rağmen insanlığın barış özlemi dinmedi. Barış mücadelesi sona ermedi.
1 Eylül 2004’deyiz. Dört bir yanımızda savaşlar ve kanlı çatışmalar sürüyor. ABD’nin ve yandaşlarının Irak’ı işgali devam ediyor. Ortadoğu’daki emperyalist çıkarlar uğruna girişilen bu işgal ile binlerce insanın yaşamı söndü, yuvası yıkıldı. Ama işgale karşı direniş bitirilemedi. Irak halkı işgale karşı büyük bir direniş gösteriyor.
Emperyalizmin baskı ve zulmünden uzak ve bağımsız bir Irak, bu bölgede barışın tek teminatıdır. Bu nedenle işgali bir kez daha protesto ediyor ve ABD’nin askerlerini bölgeden çekmesini istiyoruz.
Bir başka kanayan yara Filistin’dir. Şaron rejiminin Filistin halkı üzerindeki ablukası artarak sürüyor. İsrail askerleri, tankları, topları ve helikopterleriyle Filistin’lilere ölüm yağdırmaya devam ediyor. Birleşmiş Milletlerin hukuksuz olarak nitelemesine rağmen, Filistin topraklarına dikilen duvarla Filistinli’lerin gündelik yaşamlarına bir darbe daha indiriliyor. Filistin hapishane haline getiriliyor.
ABD ve İsrail’in hukuksuz ve insanlık dışı saldırganlığı bölgeyi içinden çıkılmaz bir kan gölüne çevirmeyi hedefliyor. Bütün bunlara karşın dünya insanlığının ortak talebi işgalin ve zulmün sona ermesi ve barışın özgür insanların iradesiyle yaratılmasıdır.
Türkiye bu talebin karşısında değil, yanında yer almalıdır. Çünkü halkın özlemi ve beklentisi budur. Öte yandan bölgede barışa destek verecek bir ülkenin kendi iç barışını sağlamış olması zorunludur.bu açıdan yakın dönemde ülkeyi ve toplumu derinden etkileyen çatışma ortamının yeniden yaşanmaması için herkes duyarlı olmalı ve barışı savunmalıdır.silahlar artık konuşmamalıdır.
Kürt sorunu ancak demokrasi, özgürlük, hukuk ve barış temelinde gerçek ve kalıcı bir çözüme kavuşturulabilir. Özlemini duyduğumuz barış ve kardeşlik, insan haklarının, özgürlüklerin ve demokrasinin geliştirilmesiyle , kültür ve kimlik politikalarıyla ve barışçı diyalogla sağlanabilir.
Ülkenin bütünlüğü içinde hangi etnik kökenden , hangi dinden, hangi düşünceden olursa olsun bütün yurttaşların kendi kimlikleri ve kültürlerini koruyup geliştirebilecekleri, kardeşlik ve barış içinde yaşabilecekleri bir demokrasi için çaba göstermelidir.
Özgürlüklerin, barışın ve demokrasinin gelişmesi ve kurumlaşması için ülkemizin 12 Eylül düzenlemelerinden kurtulması kaçınılmaz ve ertelenemez bir zorunluluktur.
1 Eylül 2004’te herkese düşen görev, çabaya azami katkıyı vermektir.
YAŞASIN 1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ!
YAŞASIN BARIŞ VE KARDEŞLİK!
|