“HAPİSHANELER GAZETECİ DOLACAK”
21.03.2005
Tarihimize baktığımızda gerek dünyanın birçok ülkesinde,
gerekse de ülkemizde özellikle iktidar olanlar tarafından
toplumu sadece kendi bakış açılarıyla donatmak ve
yönlendirme girişimleri ile karşılaşılmış ve bunun en önemli
ayağını ise halkın objektif bilgi alması, haber alma
kanalları kontrol altına alınarak yapılmak istenmiş ve
çoğunlukla da tam bir sansüre dönüşmüştür. Bu aynı zamanda
düşünce ve ifade özgürlüklerini de sınırlamanın ve
cezalandırmanın aracı olarak da kullanılmıştır. Ancak
görülen odur ki bu tür girişimlerin bedelini en ağır
biçimde kısıtlamayı getirenler de o halk kadar ağır
ödemiştir.
Bugün AKP Hükümeti de yüzlerindeki boyalar döküldükçe ve
basın toplumsal sorumluluğu gereği gerçekleri yazdıkça panik
içerisinde, basını suçlamaya ve saldırganlaşmaya
başlamıştır. Bunun sonucu olarak da yeni ceza kanununda
yapılan değişiklikler sonucu basın tamamen susturulmak
istenmektedir.
12 Eylül döneminin antidemokratik anayasa ve yasalarının
bile suç olarak görmediği yeni suçlar tanımlanmakta ve yeni
ceza kanununda 26 suç daha eklenmektedir.
Günlerdir basın kuruluşları bu yapılan değişiklikler
sonrasında basın özgürlüğünün ve halkın haber alma
özgürlüğünün ortadan kaldırılacağını vurguluyor olmalarına
rağmen siyasi iktidardan olumlu bir ses çıkmamaktadır.
Siyasi iktidarı uyarıyor, haber almaya ve düşünce
özgürlüğüne bir gün sizin de ihtiyacınız olacak, ve diyoruz
ki; “Basında sansür ve oto sansüre son verilmelidir.
Gazeteciler her türlü baskıdan uzak özgür bir ortamda meslek
ilkelerine uygun olarak sadece habercilik görevlerini
yapabilmelidir.
Dışarıdan müdahaleler, özellikle iktidar çevrelerinden
gelebilecek telkinler, kamuoyunun bilgi edinme hakkını
kullanmasına da ağır bir darbe vuracağından bu girişimlere
son verilmelidir.
Editoryal bağımsızlık basın özgürlüğü için olmazsa olmaz
koşuldur. Bu nedenle, medya sahiplerinin çıkar
ilişkilerinin, yayın politikaları üzerindeki gölgesi
kalkmalıdır.
Basın ve yayının tekelleşmesi önlenmeli, bunun için yasal
düzenlemeler acilen yapılmalıdır.
Basından ve yayınlarından dolayı ceza alanlar derhal serbest
bırakılmalı ve haklarında açılmış olan davalar
düşürülmelidir.
Basın Kanunu’nun 19’uncu maddesi ile 1 Nisan 2005 tarihinde
yürürlüğe girecek olan Türk Ceza Kanunu’nun basınla ilgili
maddeleri acil olarak yeniden düzenlenmelidir. Özellikle,
Türk Ceza Kanunu, basın özgürlüğünü ve halkın haber alma
hakkını tehdit eden çok tehlikeli hükümler içermektedir.
Medya sahiplerinin, basın dışı ticaretle, bankacılık ve
finans sektörüyle ilişkisi yasal düzenlemelerle sona
erdirilmeli, medya sahiplerinin devlet ihalelerine girme
hakkı kaldırılmalıdır.
Gazetecilerin 212 sayılı Basın İş Yasası’ndan doğan yasal
hakları ile sendikalarda örgütlenme ve toplu iş sözleşmesi
yapma hakkına saygı duyulmalıdır.
Gazetecilerin çalışma koşulları iyileştirilmeli, kadrosuz
çalıştırma uygulamasına son verilmeli, insan onuruna yakışır
ücret alması sağlanmalı, haftalık izin, yıllık izin, fazla
mesai hakları korunmalıdır.
Gazetecilere tek yanlı imzalattırılan bireysel iş
sözleşmelerindeki işçi aleyhine olan hükümler
kaldırılmalıdır.”
Bağımsız basın
susturulamaz.
Adil ALAYBEYOĞLU
Petrol-İş Mersin Şube Başkanı
|