BASINA VE KAMUOYUNA 07.12.2006
2007 yılı bütçesi emekçiden değil, rantiyeden yana!
2007 yılı bütçesi TBMM Genel Kurulu’nda 15 Aralık 2006’da görüşülmeye başlanacak. 2007 bütçesi incelendiğinde; halkın çoğunluğunu teşkil eden çalışanların bu bütçenin hazırlanmasında hesaba katılmadığı gözlenmektedir.
2007 yılı bütçe büyüklüğü 205 milyar YTL olarak belirlenmiştir. Bu büyüklük 2006 yılına göre % 19’luk bir artışa tekabül etmektedir. Hükümet faiz dışı harcamalardaki % 21 artışla 2007 yılı bütçesini, seçim bütçesi olarak öngörmüştür. Bu durumda ortaya % 16.7’lik bütçe açığı çıkacak demektir. Ki bu açık seçim sonrası halkın sırtına yüklenecek gibi gözükmektedir.
Bütçenin oluşumunda en büyük kalemi oluşturan vergi gelirinde % 18’lik bir artış olacağı varsayılmıştı. Verginin artan kısmı da her zamanki gibi doğrudan vergilerden değil, düşük gelirlilerden alınacak olan KDV, ÖTV gibi dolaylı vergilerden elde edilecektir. Bu durum, dolaylı vergi oranını % 70’lere çıkaran AKP Hükümetinin tercihini de yansıtmaktadır.
Bütçeden faizlere ayrılan pay 53 milyar YTL’dir. Bu miktar vergi gelirinin 3/1’ine denk gelmektedir. Faiz harcamalarına ödenen miktarın geçen yıla oranla % 14’e varmasının sebebi, Hükümetin 4 yıldır uyguladığı borcu borçla kapatma ve yeni borç alma politikalarıdır.
Türkiye’nin iç ve dış toplam borcu 2002 yılından bu güne yani AKP Hükümeti döneminde 200 milyar YTL düzeyine ulaşmıştır. Tarihin en fazla özelleştirme geliri bu hükümet döneminde elde edilmesine rağmen, elde edilen gelirin nerede kullanıldığı belirsizdir. Yani halka yansıması olmamıştır.
Yatırımlar konusunda da 2007 yılı bütçesi oldukça kısıtlı, yani 15,7 milyar YTL olarak belirlenmiş olup, genel bütçenin % 7,7 düzeyine düşmüştür. Bu oran, 1990’lı yıllarda 14,5 iken, 2007 yılında kamu yatırımlarının gelmiş olduğu noktayı görürüz.
Eğitim ve sağlığa kaynak aktardığını iddia eden Hükümetin asıl gayesinin; eğitim ve sağlıkta halka nitelikli hizmet olmadığını, özel okul ve hastanelere kaynak aktarmak olduğunu kendi sözcü ve bakanlarının ifadelerinden anlamak mümkündür.
IMF’nin, AB’nin, ABD’nin her dediğini uygulayan, her kanunu TBMM’ye getiren Hükümetin, uluslararası sözleşmelerle kabul edilen çalışanların örgütlenme, toplu sözleşme ve grev hakkını güvence altına alan yasaları da TBMM ‘ye getirerek yasal güvenceye almasını tüm çalışanlar olarak beklemekteyiz.
Kısacası bütçede biz işçilerin, kamu çalışanlarının, emeklilerin adı yok. Hükümetten beklentimiz; insan onuruna yakışacak bir yaşam kalitesi ve bu yaşam kalitesine uygun ücret başta olmak üzere parasız, kaliteli, nitelikli eğitim ve sağlık hizmeti isteyen ve bu taleplerin yerine getirilmesi yönünde verilen mücadeleye sürgün ve yasaklarla karşı konmamasıdır.
Halktan, emekçilerden yana bir bütçe talebimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz. Kamu emekçilerine toplu sözleşme ve grev hakkının verilmesini, çalışma yaşamının demokratikleşmesi, iş güvenceli istihdamın sağlanmasını talep ediyor, insanca yaşanacak bir ücrete, sağlık ve eğitime yeterli bütçe istiyoruz. Herkese parasız, eşit, ulaşılabilir, nitelikli kamusal hizmet ve insanca yaşam için bir bütçe istiyoruz. Tüm bunların gerçekleşebilmesi için KESK, 14 Aralık 2006 Perşembe günü “Hizmet Üretmeme “eylemini yapacaktır.
Biz sendikalar, dernekler, siyasi partiler olarak; KESK’in yukarıda saydığımız talepleri doğrultusunda 14 Aralık’ta yapacağı “Hizmet Üretmeme” eylemine destek veriyoruz.
Saygılarımızla basın ve kamuoyuna duyurulur.
Emek Platformu adına Dönem Sözcüsü Petrol-İş Şube Başkanı Recep SEFER
|