25. DÖNEM GENEL TEMSİLCİLER KURULU GEBZE ŞUBESİ BİLDİRGESİ 12.11.2006
Değerli Genel Başkanımız ve Genel Merkez Yöneticilerimizi, sendikamızın değerli başkan ve yöneticilerini,temsilci arkadaşlarımızı Gebze Şubemiz adına sevgiyle selamlayarak sendikamıza; her zaman olduğu gibi ayrıcalığımıza ve kalitemize yaraşır bir şekilde, demokratik ve hür bir ortamda, geleceğimize ışık tutacağını düşündüğümüz fikirlerimizi paylaşabilme imkanını bizlere vermiş olduğu için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
Bizler Petrol–İş Sendikasının üyeleri olmaktan gurur duyuyoruz ve her zamanda gurur duymaya devam edeceğiz.
Gebze Şubesi olarak örgütlenme konusunda yapmış olduğumuz atılımlarla üye sayımızı ikiye katlamış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Asla hızımızı kesmeyeceğiz ve bölgemizde sendikasız tek bir işçi kalmayıncaya kadar çalışmalarımıza devam edeceğiz. IST.2 No’lu Şube başta olmak üzere örgütlenmede emeği geçen tüm şubelerimizi sevgiyle selamlıyoruz.
Değerli arkadaşlarım; Üye demek güç demek, var olabilmek demek, enerji demek, emek sınıfının üzerinde dönen sinsi planlara dur demektir…
Ancak, bütün bu çalışmalarımızı yaparken üye işyerlerimizdeki mevcut durumumuzu korumak, geliştirmek zorunda olduğumuzu, gerektiğinde tek vücut hareket kabiliyetine sahip, aktif dinamik, emeğin gücüne inanan, bilinçli emektaşlarımız olmadan uzun vadede asla var olamayacağımız gerçeğini de kesinlikle gözden kaçırmamamız gerekmektedir. Bu da demek oluyor ki var olabilmemizin yegane yolu en az örgütlenme kadar eğitimlerden geçmektedir.
Üzülerek belirtmek istiyorum ki günümüzde sermaye kesimi dersini çok daha iyi çalışmakta, bir takım sömürü metotları geliştirerek donanımlı kadrolar yaratmakta ve gün geçtikçe gücüne güç katmaktadır.
Mevcut yapımızı sağlamlaştırmak adına biz temsilciler olarak Gebze Şube’mizde yapmış olduğumuz toplantıdan hareketle, gücümüze güç katacağını düşündüğümüz tespitlerimizi, fikirlerimizi sendikamızın bizlere sunmuş olduğu bu imkan vesilesiyle değerli çalışma arkadaşlarımızla paylaşmak istiyoruz:
Öncelikle temsilcilik görevi yapan arkadaşlarımızın hareket kabiliyetlerini arttıracak düzenlemeler yapmak zorunda olduğumuzu düşünüyoruz. Toplu İş Sözleşmelerine baştemsilcilik görevi yapan arkadaşlarımızın işverene ait işlerde çalıştırılamaması yönünde maddeler ilave edilmeli ve temsilciliklerin hareket kabiliyetlerini arttıracak denetime açık bütçeler oluşturulmalıdır.
Bizler temsilci eğitimlerinin yeterli donanımda olmadığı kanaatindeyiz. Temsilcilik görevine seçilen arkadaşlarımız göreve başlar başlamaz hiç vakit kaybedilmeden mutlaka kapsamlı eğitimlere tabi tutulmalıdırlar. Hepimizin bildiği gibi temsilcilik görevi sendikamızın en aktif temsil mertebesidir. Gerek işverenle, gerek üye arkadaşlarımızla sürekli etkin diyalog kurma durumundayız. Sendikamızın mutlaka mevcut donanımımızı sorgulaması, eksik noktalarımızı geliştirmek adına adımlar atması gerekmektedir. Yasalar, yönetmelikler ile ilgili geniş kapsamlı eğitimler, insan psikolojisi, örgütlenme stratejileri ( özellikle iç örgütlenme), taban hareketleri ( gerekli durumlarda yapılacak olan görevlendirmeler, kitlesel hareket kabiliyetleri vs.), işverenlerle kurulması gereken diyaloglar konusunda özellikle yeni göreve başlayan arkadaşlarımızın mutlaka ve mutlaka kapsamlı bir şekilde donatılmaları gerekmektedir.
Çok uluslu şirketlerde görev yapan arkadaşlarımızın profesyonel bir şekilde eğitilerek, sömürü çemberlerine karşı önlem alabilme, üyelerimizi etkin bir şekilde yönlendirebilme ve karşı tedbirler stratejiler geliştirebilme becerisine kavuşturulmaları gerekmektedir. Yakın bir gelecekte yabancı sermaye kullandığı bu metotların yerli sermaye tarafından da kullanılacağını ve şimdiden birtakım arayışlara girmezsek ileride çok daha büyük problemlerle mücadele etmek zorunda kalacağımızı asla unutmamalıyız.
Sömürü mühendisliği tabiriyle de nitelendirebileceğimiz bu uygulamalar son derece uzman kadrolar tarafından geliştirilmekte ve uluslararası platformlarda bir takım uydurma ödülleri alabilmek adına çalışan sayımızı şu kadar azalttık, babında yaklaşımlar ortaya atılarak, sermaye tarafından karşılıklı peşkeş çekilmektedir. Onların Tqm vs. gibi sömürü metotları varsa emeğin temsilcisi olan sendikamızın da mutlaka bir takım sistemleri olmak zorunda. Hepimizin bildiği gibi işçi sınıfının yaşayarak tecrübe etmek gibi bir lüksü günümüz dünyasında asla söz konusu olamaz.
Profesyonel eğitimci kadromuzun mutlaka genişletilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Değerli hocalarımızın varlığı tabiî ki bizlere güç katmakta, yolumuza ışık tutmakta ancak özellikle saha eğitimi konusunda deneyimli ilave kadrolara ihtiyacımız olduğu kanaatindeyiz. Teoride aldığımız birçok eğitimi maalesef pratikte uygulama güçlükleri çekmekteyiz.
Üye eğitimleri konusunda da kapsamlı çalışmalar yapılması gerektiği kanaatindeyiz. Özellikle beyaz yakalı üye arkadaşlarımızın bulunduğu işyerlerimizde, sadece o statüdeki arkadaşlarımıza yönelik eğitimler planlamalı, bağlılıklarını güçlendirmeliyiz ki, arkadaşlarımızın kapsam dışı muameleye tabi tutulduğu işyerlerimizde örnek teşkil etsin, özendirici olsun. Özellikle uluslararası şirketlerde istihdam edilmiş olan bu arkadaşlarımızın sürekli akılları çelinmeye, onların da emekçi oldukları unutturulmaya çalışılmaktadır. En az üç ayda bir bu arkadaşlarımızı profesyonel eğitimciler nezaretinde bir araya getirmeli, sorunlarını, sıkıntılarını dinlemeli ve bunlara paralel olarak doğru yönlendirilmelerini sağlamalıyız.
İşçi güvenliği ve işçi sağlığı konularında aktif çalışmalara, denetimlere tabi tutulmamızın gerekliliği de kaçınılmaz bir gerçektir. Bu bağlamda yapacağımız çalışmaların birinci ayağını; İşyeri temsilcisi arkadaşlarımızın, üretimde kullanılan kimyasallar, korunma metotları, riskli hammaddeler ve bunun gibi konularda kapsamlı eğitimlere tabi tutulmaları ve Genel Merkezimiz bünyesinde oluşturulacak uzman kadrolar aracılığıyla tüm işyerlerimizin risk analizlerinin yapılması ve periyodik denetimlerle teftiş edilmesi çalışmaları oluşturmalıdır. Bu uygulamalar vesilesiyle hem mevcut üye arkadaşlarımızın moral bulmaları hedeflenecek hem de üyemiz olmayan emektaşlarımızın da sendikamıza üye olmaları yolunda özendirilmeleri sağlanacaktır.
Yabancı sermayeli işyerlerinde temsilcilik görevi yapan arkadaşlarımızın, kendi şirket bünyelerinde yurt dışında yapılan seminer, toplantı gibi organizasyonlara katılımlarının sağlanmasının son derece faydalı olacağı kanaatindeyiz.
Organize sanayi bölgelerine çadırlar kurmak suretiyle sendikamızın tanıtımının yapılmasının, emek kesiminin karşılaştığı sorunların, mücadele ve örgütlenme tekniklerinin, yasalardan kaynaklanan haklarının üye olmayan emektaşlarımızla paylaşılmasının son derece faydalı olacağı düşüncesindeyiz.
Sendikamız tarafından, birazdan değineceğim konulardaki ileriye dönük stratejimizin mahiyeti ile ilgili üyelerimize yapılacak olan bilgilendirmenin ve hedef belirginleştirmenin son derece faydalı olacağı düşüncesindeyiz;
Sermaye kesiminin kriz dönemini bahane ederek yapmış olduğu ücretlerle ilgili ayrımcı uygulamalara karşı adaletli çalışma ortamının ve eşit hak dağılımının sağlanması adına sendikamızın ileriye dönük tavrı ve stratejisi ne olacaktır? Dünyanın ucuz istihdam cenneti biz mi olacağız? Üretiyoruz kazandırıyoruz ve eşit şartlarda insanca yaşamak istiyoruz!
Sendikamız Tüpraş ile ilgili çok güzel çalışmalar ve bilinçlendirmeler yaparak Türkiye’nin gündemine oturdu. Ancak gündemde kalmak adına yaklaşık bir senedir herhangi bir aktif çalışmamız yok… İleriye dönük planlarımız nelerdir? Hangi konuların etkin bir şekilde ülke gündemine oturtulmasını planlıyoruz?
Son günlerde kıdem tazminatları ile ilgili tartışmalar çalışma hayatımızda gündem oluşturmaktadır. Tabiî ki bu tartışmalar üyelerimizi ve tüm emektaşlarımızı son derece tedirgin etmektedir. 1980’li yıllar öncesinde çalışanların kıdem tazminatı hak edişlerinde tavan gibi uygulamalar yoktu ancak bu gelişmeler maalesef üyelerimiz tarafından yeterli düzeyde bilinmemektedir. Kıdem tazminatının ne olduğu, nasıl süreçlerden geçtiği, bugünkü mevcut durumu hakkında sendikamızın bir rapor hazırlamasının ve bu doğrultuda tabanımızı bilinçlendirmesinin önümüzdeki günlerde verilecek olan mücadelenin zemininin oluşturulması anlamında son derece faydalı olacağı kanaatindeyiz.
Değerli emektaşlarım;
Son olarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin asla bir Kuzey Irak olamayacağını, yüzyıllardır aynın çatı altında kader birliği yaparak kardeşçe yaşayan halkımızın, gerek tarihsel mirasının gerekse millet olma bilincinin asla ve asla buna müsaade etmeyeceğini önemle hatırlatmak istiyorum.
Saygılarımla arz ederim. Hüsnü Kuçun (Unilever Aş. Baştemsilci)
|