KIDEM TAZMİNATIMIZA YÖNELİK SALDIRILARA KARŞI YANITIMIZ;

GENEL GREV, GENEL DİRENİŞ OLACAKTIR.

 20.11.2006

 

İşverenler, son günlerde sık sık “Kıdem Tazminatının” kaldırılmasına ilişkin görüşlerini kamuoyunun gündemine getiriyorlar.

Hiç kuşkusuz bu, uzun yıllardır gerçekleştirmeyi planladıkları bir düşünce. 12 Eylül sonrası getirilen “Kıdem Tazminatı Tavanı” bu düşüncelerini pratiğe dönüştürmek konusunda işverenleri oldukça heveslendirmişti.

 

Türkiye Kimya Petrol Lastik ve Plastik Sanayi İşverenleri Sendikası (KİPLAS), 18 Kasım 2006’da basına yansıyan Yüksek Danışma Konseyi toplantısında, kıdem tazminatlarının kaldırılmasını talep ediyor. KİPLAS Başkanı Refik BAYDUR, 57.Hükümetin iş güvencesi ile kıdem tazminatının patronlara yüklendiğini ileri sürmüş, yeniden düzenlenmesini istemiştir.

 

Toplantıya katılan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU, yeni iş yasası ile esneklik ve iş güvencesini harmanladıklarını kaydetmiş, kıdem tazminatı konusunda çalışmaların sürdüğünü, paraların bir fonda birikmesi ve ödemelerin buradan yapılması konusunda çalışmaları olduğunu ifade etmiştir. Başesgioğlu, üzerinde çalıştıkları bu fon tasarısıyla işverenlerden alınan payın düşürülmesini hedeflediklerini belirtmiştir.

 

Aynı gün basında yer alan bir başka haberde, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu, Ekim ayında yayımlanan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütünün (OECD), 2006 Türkiye İnceleme Raporunda Türkiye’de istihdam artışı için kıdem tazminatının kaldırılması önerisinin yer aldığını açıklamıştır.

 

22 Mayıs 2003 Tarihinde kabul edilen 4857 Sayılı İş Yasası, bilindiği üzere; işçi, işveren ve o dönemdeki 57.Hükümet yetkililerinin önerdiği toplam dokuz kişilik bir bilim kurulu tarafından oluşturulmuştur.

 

Bir çok tartışmalarla uygulamaya giren yasanın,  emek cephesinin beklentilerini karşılamaktan ne kadar uzak olduğu daha o günlerde anlaşılmıştır. Ne yazık ki, taleplerimizin hayata geçmesi konusunda birleşik bir mücadele ortaya konamamıştır.

 

İşverenlerin iddialarının aksine; kapsamı daraltılıp yaptırımı etkisizleştirilen bir  iş güvencesi  yürürlüğe girmiştir. Amatör yönetici ve işyeri temsilcilerinin dahi iş güvencesi ortadan kalkmış, sendikal mücadele çok ciddi sekteye uğramıştır. Sendikalar üyelerine karşı, temsilci ve yöneticilerini dahi koruyamayan acizlik içindeki örgütler haline getirilmiş, üyelerin sendikalara karşı güveni sarsılmıştır.

 

Taşeron uygulamaları, iş sözleşmelerinin devri, ödünç iş ilişkisi, esnek çalışma, telafi edici çalışma ve fazla süreli çalışma konularında 4857 Sayılı Yasa emek sömürüsünü meşrulaştırmış, Uluslar arası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmeleri ve Tavsiye kararları bile görmezden gelinmiştir.

 

4857 Sayılı Yasada Kıdem Tazminatına ilişkin düzenleme Geçici 6. Madde ile şu şekilde yapılmıştır.” Kıdem Tazminatı için bir kıdem tazminatı fonu kurulur. Kıdem Tazminatı fonuna ilişkin kanunun yürürlüğe gireceği tarihe kadar işçilerin kıdemleri için 1475 Sayılı İş Kanununun 14.Maddesi hükümlerine göre Kıdem Tazminatı hakları saklıdır.”

 

Henüz üzerinde yeterince toplumsal bir mutabakat oluşmadığı için, Kıdem Tazminatı Fonuna ilişkin Kanunun düzenlenmesinde, hükümetler çok aceleci davranmamışlardır.

 

Emek cephesinde sendikamız Petrol-İş gibi fon uygulamasına karşı olup Kıdem Tazminatının şu anda uygulandığı biçimde kalmasını savunan sendikalar olduğu gibi, Kıdem Tazminatı fonu kurulmasının uygun olacağını savunan sendikalar da vardır.

 

Ancak, bu konuda işveren tarafı her fırsatta hükümetlere baskı yaparak bu uygulamayı lehine çevirmek için fırsat kollamaktadır.

 

Kıdem Tazminatı fonuna ilişkin kanunun düzenlenmesinde çok aceleci olmayan (hatta çok ihtiyatlı olan) işverenler Kıdem Tazminatının kaldırılmasını ya da, işçinin 30 günlük ücreti tutarında ödenen Kıdem Tazminatının 15 güne düşürülmesini talep etmektedirler. Bunu talep ederken de, Kıdem Tazminatının yeni istihdam yaratmakta işverenlerin önünde büyük bir engel olduğu ifade edilerek kamuoyu yaratılmaya çalışılmaktadır.

 

Bu kesinlikle doğru değildir. Sermaye, kârını arttırmak ve ülkemizi emek sömürüsü alanında dikensiz bir gül bahçesine dönüştürmek istemektedir.

 

Refahı paylaşmak istemeyen ulusal ve uluslararası sermaye; AKP’yi de arkasına alarak, emperyalizmin ekonomik ve siyasal sözcüleriyle birlikte emekçilerin kazınılmış haklarına saldırmaktadır.

 

Asgari ücretin Bölgesel Uygulanması talebinin arkasındaki neden de budur. Ülkemizde istihdamın yaratılamaması ve işsizliğin önlenememesinin temel nedeni ekonomik ve siyasal alandaki kötü yönetimdir. Kayıt dışı istihdamın önüne geçilememiş, vergide adalet sağlanamamış, her alanda yapılan özelleştirmelerle sosyal devlet tasfiye edilmeye çalışılmıştır.

 

Sendikamız Petrol-İş bu konudaki tavrını en son 11-12 Kasım 2006 tarihinde Antalya’da yaptığı Genel Temsilciler Kurulu Sonuç Bildirgesi ile kamuoyuna duyurmuştur.

 

Sonuç Bildirgemizin 9.Maddesinde; “Kazanılmış Kıdem Tazminatı hakkımıza bir saldırı gelmesi halinde, bu saldırıya aynı şiddetle karşılık vereceğimiz bilinmelidir. Kıdem Tazminatımıza dönük bir hamleye karşı, Türk-İş Genel Kurul Kararları doğrultusunda, genel grev ve genel direniş dahil, üretimden gelen gücümüz başta olmak üzere, sonuç alıncaya kadar meşru her yolu kullanacağımızı kamuoyuna ve pusuda bekleyen güçlere bir kez daha açıklıyoruz. Aynı kararlılığımızı zaten insanca bir hayat sağlamakta yetersiz olan asgari ücret üzerinde oyunlar oynamaya kalkılması durumunda da göstereceğimiz bilinmelidir.” Şeklinde belirtilmiştir.

 

Konfederasyonumuz Türk-İş’in 19. Olağan Genel Kurulu “Kararlar Komisyonu Kararları” ile “Öncelikli Hedef ve Talepler Bildirgesi “ şu şekildedir.

“Genel Kurulumuz, Türk-İş’in bu öncelikli hedef ve taleplerinin yerine getirilmesi ve kazanılmış haklarımızın korunması için ve özellikle Kıdem Tazminatımıza yönelik herhangi bir saldırı karşısında, her türlü meşru ve demokratik eylemin gerçekleştirilmesine, tüketici boykotlarına başvurulmasına, işçi sınıfının siyasal alandaki bağımsız gücünün güçlendirilip geliştirilmesine ve gerektiğinde üretimden gelen gücün ülke çapında ve tüm işkollarını kapsayacak biçimde etkili bir şekilde kullanılmasına  karar verilmiştir.”

 

Buna göre şubemiz, bu saldırılara karşı üyelerimizi bilgilendirmek ve mücadele sürecine hazırlamak amacıyla, gereken işyeri çalışmalarını programlayacak, bölgemizde tüm emek ve demokrasi güçleriyle ortaklaşma çabası içerisinde olacaktır.

Kamuoyuna duyurulur.

 

 

                                                                             Saygılarımızla

                                                               Petrol-İş Sendikası Ankara Şubesi

                                                                      Yönetim Kurulu Adına

                                                                          Mustafa ÖZGEN

                                                                                  Başkan