KADINA DAHA FAZLA ÖZGÜRLÜK

                                                                                              5 MART 2005

           

Biz kadınlar dünya nimetlerinden yararlanmak, kendimizi ilgilendiren konular da karar vermek, sokaklarda Özgür bir biçimde dolaşmak istiyoruz. Çünkü bu dünya bizim de evimiz. Fakat cinsiyete dayalı işbölümü kadın ve erkeklere farklı işler dayatıyor. Kadınların büyük bir bölümü hala çocukların, erkeklerin, yaşlı ve hastaların gereksinimlerini karşılamak için evlerde çalışıyorlar. Kadınlar evişlerinde bakım ve temizlik işleriyle uğraşırken, erkekler üretim ve ticaret yaparak toplumsal yaşamın diğer alanlarına katılıyorlar. Kadınların yaptıkları işler” özel “ yaşam alanında, dolasıyla toplumun ortak” yaşamının dışında görülüyor; bu nedenle de kamuoyunu ilgilendirmeyen, diğer bir deyişle “apolitik “ bir dünyaya ait olarak tanımlanıyor.

 

Buna karşın erkeklerin var oldukları alan işin ve siyasetin cereyan ettiği “kamusal” alandır. Hakim düşünceye göre akıl duygu ikiliğinde aklı erkekler, duyguyu da kadınlar temsil etmektedir. Duygusal, zayıf, hassas yaratıklar oldukları için de yöneticilik gibi siyaset gibi iktidarın ve gücün gerekli olduğu alanların kadınlara uygun olmadığı düşünülüyor. Bunun sonucunda yaşamın pek çok alanında kadınlara ait hayati konularda kararları erkekler alıyor. Bu durum, siyasetten çalışma yaşamına, sokaklardan ev işlerine her alanda kadınları sıkıştırıyor. Yapılan araştırmalar ekonomik kriz dönemlerinde işten ilk çıkartılanların bekar ve hamile kadınlar olduğunu gösteriyor. Bekar Kadınlar çocukları yok diye, evli kadınlar ise nasılsa kendilerine bakacak bir erkek var diye işten çıkarılıyor. Dünya Bankası ve Birleşmiş Milletler raporları kadınların giderek yoksullaştığını gösteriyor. Özelleştirmelerle hayatımızı alt üst eden ve uluslararası planda giderek yaygınlaşan yeni liberal politikalar, kadınları da ucuz işgücü piyasasına katıyor. Türkiye’de de son yaşadığımız ekonomik krizle birlikte pek çok kadın eve iş almaya başladı. Ev eksenli çalışma, kadınları ağır bir emek sömürüsüne maruz bırakmasının yanı sıra bir yandan da onların ev işlerine biraz daha hapsolması sonucunu doğuruyor.

 

8 Mart kadınlararası dayanışma ve mücadele günü. Ev işleri ile bunalmış, evlerinde boncuk işleyip üç kuruşa talim eden, iş yaşamının ağır yükü altında ezilen ama ayakta kalmak için her şeye rağmen direnen kadınların günü, yani bizim günümüz. 0 halde isteklerimizi, taleplerimizi sıralayalım.

 

  

  • 8 Mart ücretli izin günü ve Resmi tatil ilan edilsin,

  • Ev kadınlarına ev işi emeklerinin karşılığında, sigorta ve emekli olma imkânı,

  • Ev eksenli çalışan kadınlara sosyal güvence,

  • Eş değerde işe eşit ücret,

  • Kadın işçilere regl dönemlerinde ücretli izin,

  • İşyerlerine yüzde 50 kadın işçi çalıştırma kotası,

  • Her mahalleye ücretsiz kreş,

  • İşyerlerinde yönetici ve idari kadrolara yüzde 50 kadın kotası,

  • Kadınların Sendika yönetimlerine katılmalarını teşvik için kota uygulaması,

  • Her sendikada bağımsız çalışma yapabilen kadın komisyonları kurulması,

  • Medeni Kanun’ da yürürlük maddesinin değiştirilmesi, edinilmiş mallara katılımın geriye yönelik olarak da işlemesi,

  • Aile içinde, sokakta ve işyerlerinde cinsel tacizin ağır suç kapsamına alınması,

  • Töre ve Namus cinayetlerinin önüne geçilmesi,

  • Kadınların bedenine yönelik her türlü denetim ve kontrole son verilmesi,

  • Bekâret kontrolünün yasaklanması,

  • Kadın Barınma evlerinin, yaygınlaşması,

  • Türk Ceza Kanunu’ndaki tüm cinsiyetçi maddelerin değiştirilmesi,

  • Kadınlara özel sağlık hizmetlerinin sağlanması,

  • Aile mahkemelerinde, toplumsal cinsiyet eğitimi almış kadın hukukçulara yer verilmesi,

 

Biz kadınlar olarak taleplerimizin arkasında duruyor ve “ YAŞASIN 8 MART, YAŞASIN MÜCADELEMİZ ”  diyoruz.

 

 

PETROL-İŞ SENDİKASI

ANKARA ŞUBESİ

KADIN ÜYELERİ ADINA

ESİN ÖZKAN