12 EYLÜL ANAYASASINA DA, AKP ALDATMACASINA DA HAYIR!

 

Bilindiği gibi Başbakan 12 Eylül Anayasasıyla 30 yıl sonra hesaplaşarak, ülkemizin karanlık günlerinin sona ereceğini anlatıyor. Gözyaşları eşliğinde yaptığı konuşmalarda Necdet ADALI Ve Erdal EREN’ leri ağzına almaktan kaçınmayarak bizleri 12 Eylül’de yapılacak referandumda “evet” demeye çağırıyor.

 

İŞÇİLERİ, EMEKÇİLERİ DIŞARIDA TUTARAK DEMOKRASİ OLMAZ!

 

12 Eylül 1980 darbesi sonrasında hatırlanacağı gibi yüz binlerce insanımız, işkence tezgahlarından geçerek tutuklandı. Gözaltında, cezaevlerinde, sokakta katliamlar, idamlar yaşandı. İnsan haklarının yanı sıra kitaplar yasaklandı, yakıldı. Üniversiteler YÖK'le birlikte cezaevine dönüştürüldü, yüzlerce sendikacı ve işçi önderi tutuklandı, sendikalar kapatıldı, işçi-emekçi örgütlenmesi ve haklar olabildiğine ihlal edildi. Aradan geçen 30 yıl içinde başta darbecilerin yargılanması ve 12 Eylülle hesaplaşma, özgür ve demokratik bir ülke yaratma mücadelemizi ve özlemimizi suiistimal etme hakkı iktidar dahi olsa kimsede olamaz. Üstelik yaşanan bunca acı ve göz yaşından sonra “demokrasi” adı altında 12 Eylül Anayasasının  yeniden meşrulaştırılmasına göz yumamayız. AKP Hükümeti Halkı dışarıda tutarak 12 Eylül darbe anayasasına karşı demokratik bir Anayasadan söz ediyor. BİZE RAĞMEN demokrasi olur mu?

 

İŞÇİ VE EMEKÇİLERİ 12 EYLÜL’DE YAPILACAK REFERANDUMDA HAYIR DEMEYE, 12 EYLÜL DARBESİ VE ANAYASASIYLA HESAPLAŞMAK, EŞİT, ÖZGÜR, KARDEŞÇE VE DEMOKRATİK BİR ÜLKE İÇİN, DEMOKRATİK VE HALKÇI BİR ANAYASA İÇİN MÜCADELEYE DAVET EDİYORUZ.

 

 Biz Türk-İş ve KESK’e bağlı sendikaların Ankara şubeleri olarak 12 Eylül’de yapılacak referandumda bütün işçi ve emekçileri “HAYIR”  Demeye çağırıyoruz. Çünkü;

 

51.Maddenin özüne dokunulmazken, yapılan değişiklikle aynı anda birden çok sendikaya üye olma serbestisi getirilmiştir. Bu değişiklikle yapılmak istenen emekçileri karşı karşıya getirmek, güdümlü sendikacılık yaratmaktır.

 

53.Madde ile kamu emekçilerine toplu sözleşme hakkı tanındığı iddiası koca bir yalandır. Grevsiz sendika ve toplu sözleşme hakkı mümkün müdür?Kamu emekçilerine grevli toplu sözleşmeli sendikal haklar tanınmadığı gibi, aksine mevcut Anayasa hükmünden daha geri bir düzenleme yapılarak, uğruna yıllarca mücadele ettiğimiz,hayata geçirdiğimiz  grev hakkı zorunlu tahkim sistemi getirilerek engellenmek istenmektedir.. 12 Eylülcülerin işçi haklarını budamak için Yüksek Hakem Kurulunu Anayasaya koyduğu gibi AKP de kamu emekçilerinin grev hakkını budamak  için Kamu Hakem Kurulunu Anayasaya koymak istiyor.

 

54..Maddede yer alan ve grev yasakları ile ertelemelerine olanak veren hükümler ve Yüksek Hakem Kurulu korunmaktadır. Grevi sadece toplu sözleşme  yapılması sırasında başvurulabilecek bir araç olmakla sınırlayan 1. fıkra hükmü değiştirilmemiştir. Böylece 54. Maddenin 7 fıkrasında yer alan bazı grev yasakları kaldırılmış olsa da 1. fıkranın korunması nedeniyle diğer grevlerin ve özellikle de genel grev ve hak grevinin önü kesilmiştir. Dahası hiçbir Avrupa Anayasasında yer almayan lokavt Anayasa hükmü olarak korunmuştur. İşçi ve emekçilerin iş güvencesi ellerinden alınmakta, işsizlik yaygınlaştırılmakta, esnek çalışmayla çalışma hayatı kuralsızlaştırılmakta iken AKP işçi ve emekçi haklarını değil, sermaye ve patronların haklarını Anayasal güvenceye almak istemektedir

 

AKP Anayasa değişiklikleri sırasında Anayasanın 90. Maddesini ihlal etmiş, Türkiye’nin onayladığı temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelerin gereğini yapmaktan kaçınmıştır.

 

Sendikal haklar konusunda İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi kararları ve Uluslararası Çalışma Örgütü normlarının gereği yerine getirilmemiş ve ILO’nun eleştirilerine kulak tıkanmıştır.

 Ekonomik Sosyal Konsey yasal bir statüye kavuşturulmak istenmektedir.

 

125. maddede yapılan değişiklik ile idarenin eylem ve işlemlerinin yargısal denetimi önemli ölçüde sınırlandırılmış ve yargının kamu yararı gerekçesiyle karar vermesi zorlaştırılmıştır. Bu yolla kamu yararının ihlal edilmesinin ve kamunun talan edilmesinin yolu açılmıştır. Bu değişiklik özelleştirmeleri yargı denetiminden kaçıracaktır.

 

Ülkemizin ihtiyacı Demokratik bir Anayasadır. İşçi güvenliği, işgüvencesi, çalışma, sağlık, eğitim, konut, örgütlenme, siyaset yapma hakkı, sendikal hak ve özgürlükler ile  temel hak ve özgürlüklerin güvenceye alındığı, özelleştirmeyi, taşeron çalışmayı yasaklayan, iş cinayetlerini olağan saymayan, işkolu barajı,noter şartı ve grev yasaklarını kaldıran, sınırsız örgütlenme, toplusözleşme ve grev hakkı içeren, bir arada kardeşçe bir yaşamı sağlayan yeni bir anayasa talebimiz vardır. Ve böylesi bir demokratik Anayasa ancak işçi ve emekçilerin iradesinin yansımasıyla mümkün olur.

 

İşte bu nedenlerle; Cuntanın başı Kenan EVREN ve arkadaşlarını yargılamadan, YÖK kaldırılmadan, özgür, bilimsel, demokratik üniversite sağlanmadan, parasız eğitim ve parasız sağlık hakkı tanınmadan, ana dilde eğitim hakkı ve gerçek bir laisizm sağlanmadan, kamu hizmetleri ve harcamaları arttırılmadan, siyasal ve sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmadan 12 Eylül anayasasıyla hesaplaşmanın mümkün olmadığını biliyor, Özgürlük ve demokrasi için daha çok mücadele ve örgütlenme çağrısı yapıyoruz...

 

Son olarak tüm işçi ve emekçileri ve toplumun bütün ezilen kesimlerini 12 Eylül günü yapılacak referandumda 12 Eylül Darbe Anayasasına da AKP aldatmacasına da  “hayır” demeye çağırıyoruz. Sömürü, yağma, yolsuzluk ve baskıda sınır tanımayan “kendine demokrat sahte demokrasi kahramanı” AKP Hükümetine “DUR” demek için “HAYIR”.

 

 

TÜRK-İŞ ANKARA ŞUBELERİ             KESK ANKARA ŞUBELER PLATFORMU