Tüpraş İşçileri Soruyor: “Türkiye Cumhuriyeti Bir Hukuk Devleti midir?”
02 Şubat 2006 tarihinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından verilen yürütmeyi durdurma kararının ÖİB’ye tebliğ edilmesinin 27. gününde, Petrol-İş Sendikasına üye işçiler bugün bir kez daha eylem yaparak hükümeti ve tüm ilgilileri uyardı: “Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti ise derhal mahkeme kararı uygulansın!” Bugün (27 Mart) sabah saat 08.00 sıralarında işe gelen işçiler, her zaman olduğu gibi servis otobüslerinden inerek İzmir Rafinerisi dış kapı önünde toplandılar. Kapı girişine, üzerinde “TÜPRAŞ İŞÇİSİ SORUYOR: MAHKEME KARARLARI KİMLERE UYGULANIR? BURADA ORMAN KANUNLARI MI GEÇERLİ?” yazılı büyük bir pankart astılar. Saat 08.30 civarında gece vardiyasından çıkan Petkim işçilerinin de aralarına katılması ile sayıları bine yaklaşan işçilere hitaben bir konuşma yapan Petrol-İş Aliağa Şube Başkanı İbrahim Doğangül özetle şunları söyledi: “Mahkeme kararları, (Anayasanın 2. ve 138. maddesi, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27 ve 28. maddeleri) herkese eşit ve gecikmeksizin uygulanmak zorundadır. Hiçbir nedenle bunun aksine davranılamaz; buna kalkışanlar, teşvik edenler, görevlerini yerine getirmeyenler suç işlemiş sayılırlar. Tüpraş ihalesini iptal eden D. İ. D. D Kurulu, yani en yüksek idari mahkeme kararı da tıpkı diğer bütün mahkeme kararları gibi tebligatın yapılmasını müteakip otuz gün içinde yerine getirilmelidir. Bu da şu demektir: Koç-Shell ortaklığı derhal Tüpraş’ı terk etmelidir. Bunun için yasal süre 30 Mart 2006 günü dolacaktır. Ancak şu ana kadar Ö.İ.B.’den ya da başka bir hükümet yetkilisinden herhangi bir açılama yapılmamıştır. Eğer mahkeme kararını uygulamamak gibi bir düşünceleri var ise şimdiden kendilerini uyarıyoruz: Tüpraş işçisi bu hukuksuzluğa göz yummayacak! Çeşitli çevrelerin kamuoyunu yanıltmak için öne sürdükleri hiçbir gerekçenin hukuki ve mantıklı dayanağı yoktur. 30 Mart 2006 tarihinden sonra karar uygulanmaz ise bunu uygulamayan hükümet yetkilileri kadar Koç-Shell ortaklığı da suçlu duruma düşecektir. Bu konuda kendilerini de son kez uyarıyoruz. Bugün ülkemiz dünya devletler topluluğu arasındaki yeri bakımından son derece önemli bir sınavdan geçmektedir. Eğer mahkeme kararı uygulanırsa ülkemiz bu sınavdan yüz akı ile çıkmış olacak. Aksi halde hükümet, bir sermaye grubunun çıkarı uğruna, hiç hak etmediğimiz bir itibar kaybına mahkum edecek ülkemizi. 30 Mart 2006 tarihine kadar karar hayata geçirilmez ise, evet, ülkemizin itibarı, saygınlığı azalır; ama bununla birlikte akaryakıt fiyatları yarı yarıya düşebilir! Tüpraş çalışanlarının ücretleri de iki misli artabilir! Nasıl mı? Gayet basit: Madem bu ülkede hukuk kuralları geçerli değildir, madem kanunlar, “güçlü” olanların isteklerine göreve keyfi olarak düzenlenmekte; mahkeme kararları bazı “vatandaşların” aleyhine olunca uygulanmayabilmektedir, öyleyse biz de, yani Tüpraş işçileri de kendisini gayet “güçlü” ve “haklı” görmektedir. Bu nedenle de, kendimizi ürettiğimiz akaryakıt üzerinde Koç-Shell grubundan daha fazla tasarrufta bulunma hakkına sahip görüyoruz. 30 Mart 2006 tarihinden sonra ürettiğimiz akaryakıtı kendimiz satacağız! Akaryakıt fiyatlarının yaklaşık üçte ikisi vergi, fon vb devlete kalan paylardan oluştuğu için biz bunları kayıt altına almayacağız. Parayı peşin veren, bezini mazotu alacak. Bunun sonucunda da fiyatlar yarıya azalacaktır. Ayrıca çalışanlar olarak ücretlerimizin üçte birine yakın bölümünü gelir vergisi olarak ödüyoruz; bunu da ödememeyi düşünüyoruz! İşte böylece hem benzin, mazot vb % 50 ucuzlayacak, hem de Tüpraş işçilerinin ücretleri iki kat artacak. Geçen hafta yapılan müracaatların beş bini aştığı söyleniyor. Bunlar arasından yüz otuzu değil, 300 kişiyi işe alacağız! Niye mi? Biz böylesini daha doğru ve gerekli görüyoruz da ondan. Kim karışabilir ki bize! Liyakati uygun, her zaman (Koç’un sopasını gördükten sonra değil) bu ülke ve işletme için çalışan ve hiç kimseye yalakalık yapmayan, onurlu kişiler arasından belirleyeceğimiz insanlarımızla biz yöneteceğiz Rafinerimizi! Bugüne kadar sadece ürettik, bundan sonra ise hem üretip hem de yöneteceğiz! Bunun zorlukları olacaktır elbette. Ama bunları da bir şekliyle aşabileceğimizi düşünüyoruz. Bu yönde girişimlerimiz de olacak. Mesela; ülkemizde ham petrol çok az miktarda üretildiği (ve sadece Batman Rafinerimizde işlenebildiği) için dışardan ham petrol temin etmekte güçlük çekebiliriz. Bunun için şimdiden İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ve Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez’e yazıyla başvurup, bu konuda kendilerinden destek isteyeceğiz. Yine sendikamızın üyesi olduğu uluslararası üst örgütlerimizden ve dünyanın pek çok ülkesindeki işçi emekçi dostlarımızdan da dayanışma ve destek taleplerimiz olacak ve eminiz bu isteklerimiz karşılıksız kalmayacak. Yukarıda anlattıklarımızın imkansız ve “yasadışı” olduğunu mu düşünüyorsunuz? Biz asla imkansız görmüyoruz, son derece gerçekçiyiz! Yasadışı olup olmadığına gelince: Mahkeme kararına rağmen, 30 Mart 2006 tarihinden sonra Tüpraş’ı terketmeyen KOÇ’un durumu kadar yasaldır! Üstelik ondan daha meşrudur! Tek diyebilecekleri şey “yatırdığımız para ne olacak”tır. Onu da hiç merak etmesinler son kuruşuna kadar biz öderiz! Bir avuç sermayecinin baskısına boyun eğmeyen, onurlu, namuslu, hakkın - hukukun yanında olan ve olması gerekenleri de seslerini yükseltmeye davet ediyoruz! Unutmayın, hukuk bir gün gelir, size de lazım olur!” Konuşması sık sık sloganlarla kesilen Doğangül, bu konuda TBBM’de Başbakan’a soru önergesi veren girişimde bulunan CHP Kocaeli Mv. İzzet ÇETİN’E teşekkür etti; Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı olarak da Deniz BAYKAL’I daha duyarlı olmaya çağırdı. Medyayı da sermayenin borazanı olmakla suçlayan Doğangül, “Cumhuriyet Gazetesi 25 Mart Cumartesi günü bir tam sayfasını Mustafa Koç’a ayırdığı yetmiyormuş gibi, 26 Mart Pazar günü de köşesinde İlhan Selçuk, Tüpraş ihalesinde hukuksuzluğu savunuyor, bir bakıma özelleştirme yandaşları ile aynı safta yer alıyor. Yazık Ziver Bey Köşklerinde çekilen acılara! Ne diyelim, kendinden öğrendiğimiz bir cümleyi biz onun için söyleyelim: Gölge etmeyin, başka ihsan istemez!” Konuşmaların ardından gece vardiyasından çıkan Petkim işçileri otobüslerine binerek ayrıldı. Tüpraş işçileri ise eylemlerine devam ediyor. Bu konuda Petrol-İş Genel Merkezince yapılan basın açıklamasında ise eylemin tam gün ve tüm Rafinerilerde satış ve dolumu kesmek şeklinde devam edeceği, 30 Mart’tan sonra Mahkeme Kararlarına uyulmaması halinde ise, her türlü hukuki ve demokratik mücadele yöntemine başvurulacağı belirtildi.
|