TÜPRAŞ İZMİR RAFİNERİSİ’NDE EYLEM
Petrol-İş Sendikası Genel Merkezi’nce alınan karar gereği,
bugün (26 Nisan 2005) sabahı Tüpraş’a bağlı İzmit,
Kırıkkale, Batman ve Körfez Petrokimya tesisleri ile
birlikte Aliağa’da kurulu bulunan İzmir Rafinerisinde de
işçiler bir saat geç işbaşı yaptılar. Sabah saat sekizde işe
gelen işçiler, Rafineri dış kapıda inerek toplandılar.
Ekte sunulan Genel Merkez’ce hazırlanan bildiri okunduktan
sonra, Petrol-İş Aliağa Şube Başkanı İbrahim DOĞANGÜL
işçilere hitaben şöyle konuştu:
“İyi ki Petrol-İş ve bir avuç namuslu kurum var bu ülkede.
Onlar sayesinde halkımız dönen dolapları öğrenebiliyor,
gerçekleri görebiliyor.Bugün de yine biz ortaya döküyoruz
oynanmak istenen kirli oyunları.
Tüpraş gibi, yıllık 15-20 milyar dolar nakit para sahibi bir
işletme, neden haramilere peşkeş çekilmek istenmektedir?
Burayı alanlar devleti bile yönetmeye kalkar. Türkiye vergi
toplayamaz hale gelir.
Kamu malı iken entegrasyonu bilerek gerçekleştirmediler.Tüpraş’ı
Petkim’den, Petrol Ofisinden, TPAO’dan kopardılar. Ancak
blok satış yöntemi ile, bu kuruluşları bir özel tekelde bir
araya getirecekler. Böylece dev bir petrol-petrokimya özel
tekeli oluşacak. Bunun sahibi de büyük ölçüde yabacı bir
sermaye grubu olacak. Zaten bugüne kadar yapılanlar artık
sadece bir özelleştirme değil, aynı zamanda bir
“gayri-millileştirme” haline gelmiştir.
Bugün bir an önce yapılması gereken şey blok satış yöntemi
ile özelleştirme değil, arama-sondaj faaliyetinden
başlayarak bütün petrol sektörünün, yönetiminin kamuda
kalmasını sağlamak ve entegrasyonunu gerçekleştirmektir.
Çünkü ekonominin gerekleri, ülke ve dünya gerçekleri bunu
kaçınılmaz kılmaktadır.
Oysa hükümet bunun tersini yapmakta, birbirlerinden etle
tırnak gibi ayrılmaz bir bütün olan Petkim ve Tüpraş bırakın
entegrasyonu, düşman kardeşler haline getirilmektedir. Buna
en iyi örnek nafta meselesidir: Petkim’de
üretimin önemli hammadelerinden biri olan bu ürünü Tüpraş,
Petkim’e vermeyip benzin olarak üretip, yurtdışına
(zararına) satmaktadır. Oysa bu naftayı Petkim işleyip ürün
haline getirebilse ülkeye daha büyük bir katma değer
bırakacaktır.
Türkiye, Tüpraş’ta ürettiği benzini bazı şirketler aracılığı
ile dışarıya satarken, başta Aydın DOĞAN’ın POAŞ’ı olmak
üzere petrol şirketleri benzini, yanı başındaki Tüpraş’tan
değil dışardan almaktadır. Yani ülkemizin denizlerinde
akaryakıt tankerleri boyuna seferler düzenlemektedir. Ne
ilginçtir ki kaçak akaryakıt nedeniyle bu ülke yılda 2,5-3
milyar dolar vergi kaybına uğramaktadır. Ne ilginç!
Biz Tüpraş’ın, alelacele blok satılmak istenmesinin
arkasında, sadece IMF dayatmaları ve borç ödeme kaygısı
olmadığını, başka bir takım sebeplerin de olduğunu düşünüyor
ve bu konuda bütün görevlileri, basını, duyarlı kamuoyunu
göreve çağırıyoruz.
Unutmayın: TÜPRAŞ’I ALAN, TÜRKİYE’Yİ YÖNETİR!”
Yine bugün saat 11.00’de Petrol-İş Genel Merkez’inde
yapılacak basın toplantısı ile Tüpraş Raporu'nun
açıklanacağına dikkat çekildi.
Yarın KESK tarafından yapılacak olan iş bırakma eylemine
destek açıklaması yapıldı.
1 Mayıs 2005’te İzmir Gündoğdu Meydanı’nda bütün
emekçilerle birlikte IMF politikalarına, savaşa ve işgale
karşı birlikte olma çağrısında bulunuldu.
Basın açıklaması esnasında işçiler, “Tüpraş’ı satan
ülkeyi satar”, “Bu ülke bu halk satılık değil”, “IMF defol,
bu memleket bizim” gibi sloganlar attılar.
Saat 09.00 sıralarında işçiler, yürüyerek, ünitelerine gidip
işbaşı yapmak üzere dağıldılar.
|