TÜPRAŞ PANELLERİNİN İKİNCİSİ ALİAĞA’DA GERÇEKLEŞTİRİLDİ “Özelleştirmelere karşı ortak mücadele verilmeli” 17.06.2005 Tüpraş’ın özelleştirilmesine karşı Sendikamızın verdiği mücadele kapsamında düzenlenen Tüpraş panellerinin ikincisi 17 Haziran tarihinde, Cuma günü saat 21.30’da Aliağa Tüpraş Halk Eğitimi Merkezi Salonunda yapıldı. ART (Avrasya TV)’den naklen yayınlanan “Türkiye’de Özelleştirmeler ve TÜPRAŞ” konulu paneli Petrol Mühendisleri Odası Eski Başkanı, Enerji Uzmanı Necdet Pamir yönetti. ODTÜ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Tonak, CHP Genel Sekreter Yardımcısı, İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil ve Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Mustafa Balbay’ın konuşmacı olarak yer aldığı panel Sendikamız üyesi Aliağa Tüpraş ve Petkim işçileri ile Aliağalıların yoğun katılımı ile gerçekleşti.
Pamir, panelde yaptığı konuşmada, “Bizlerin, bizler gibi düşünenlerin yaklaşımını ideojik olarak tanımlıyorlar. Her şeyi siyah beyaz olarak algılıyorsunuz, köprüyü de sattırmam dediniz şeklinde bir takım alakasız örnekler veriyorlar” diyerek şunları söyledi:
“Bugün Tüpraş’ın yeniden edinme değeri 7-8 milyar doların altında değil. Gelsinler, yeni bir rafineri yapsınlar. Kimsenin bir itirazı yok. Sermaye gelsin yatırımını yapsın. Ki Türkiye’nin birkaç yıl içinde 7-10 milyon tonluk bir rafineriye ihtiyacı var. Bununda maliyeti 2.5 milyar dolar civarında. Şimdi 27-28 milyon tonluk kapasitesi olan bir kuruluşu, Ditaş’ın yüzde 80 hissesine sahip olan, bütün bu tesisleri 1.3 milyar dolara satacaklardı. Peki bunun faturasını kimler ödeyecek? İdelolik olan bizim tavrımız değil, onların tavrı. İyi ki Petrol - İş var da bu tesislerin ne idüğü belirsiz kuruluşa satışını engelledi.”IMF’ye niyet değil diyet mektubu verildi
Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Mustafa Balbay, AKP iktidarının IMF ve ABD ile anlaştığını, bu iktidarın IMF’ye niyet mektubu değil diyet mektubu verdiğini belirterek şöyle konuştu:
“AKP ulusal kurtuluş değil, ulustan kurtuluş savaşı veriyor. Ülkemize IMF ve ABD heyetlerinin biri gelip birisi gidiyor. Bu heyetler AKP iktidarı ile hangi tesisi ucuza kapatırız hesapları yapıyorlar. Yaptıkları görüşmeler bir istihdam yaratmak için değil, hangisini kapatırız üzerine.” Tüpraş’ın halka arz diye satılan yüzde 14’lük hissesinin yüzde 80’inin yabancıların eline geçtiğini söyleyen Balbay, özelleştirmelere karşı başarılı olabilmek için sendikaların ortak mücadele vermesi gerektiğini vurguladı.
AKP’nin IMF, Dünya Bankası ve AB ile yaptığı pazarlıklar çerçevesinde önümüzdeki dönemdeki planlarına da değinen Balbay şöyle devam etti:
“ Bu planlara göre bankacılık alanında, bir devlet bankası, bir iki özel banka dışında kalanın tamamı yabancıların geline geçecek. Yabancı sermaye bırakın fabrikaları, bırakın büyük entegre kuruluşları, enerjinin dağıtımından, evlerdeki tahsiline kadar tüm hizmetlere ortak olmak istiyor. En azından şimdi bunlara bir set çekilmezse bunun arkası gelecek. Bütün kurumların, Tüpraş gibi kurumların blok olarak satılması sözkonusu. Ben iktidarın bugün bu kurumları niçin sattığını açıklayamadığını görüyorum. Eskiden Sümerbank’ı satarken bize şunu söylüyorlardı. Devlet bez mi üretir, devlet elbise mi üretir, devlet bakkalcılık mı yapar? Tamam belki onları bir ölçüde kamu oyuna kabul ettirdiler ama şimdi devlet petrolle mi ilgilenir diyemiyorlar. Çünkü ilgilenir. Tüpraş’ın İMKB’de satılan yüzde 14’lük payının yüzde 80’i yabancıların eline geçti. Buna tabana yayma diyorlar. Bu tabana yayma değil mevcut kaynakları yabana yaymadır. Ama görüntü tabana yayma.”
KİT’lerin satışını IMF’ye taahhüt ettiler
CHP Genel Sekreter Yardımcısı, İstanbul Milletvekili, Bihlun Tamayligil ise IMF’ye verilen niyet mektubunun içinde Petkim, Tüpraş ve Erdemir’in satışının bulunduğunu belirterek şöyle konuştu:
“Bugün Aliağa’da Türkiye’nin çok önemli bir gündem maddesini tartışıyoruz. Aynı zamanda bugün Ereğli’de, bizim gibi özelleştirmeye hayır diyen, işyerimi sattırmam, Erdemir benim vatanımdır diyenlerin ortak sesini duyuyoruz. Tüpraş vatanımdır, vatanı sattırmam diyen binlerce emekçinin seslerini duyuyoruz. Çünkü oralarda da bizimle beraber bizimle olan emekçi dostlarımız var. Bugün Batman’da, Kırıkkale’de, İzmit’ te de bu heyacan yaşanıyor. Türkiye’nin her noktası bu heyecanı paylaşıyor. Peki bu oluşan sesi, bu haykırışı, söylenen bunlarca doğru sözü kimler duymak istemiyor? Kulakları halkına kapalı, gözleri sürekli dışarıda, acaba kendi arkamdan gelenlere ne veririm diye düşününler duymak istemiyor. Peki biz bunlara duyurmayacak mıyız sesimizi? Biz bu sesi duyurmak için buradayız. Bunu Ankara’da duyuracağız, Türkiye’nin dört bir köşesinde duracağız.
IMF politikalarına karşı olduğunu söyleyerek halktan oy isteyen AKP iktidara geldiğinde ise IMF’ye yeni niyet mektubu sundu. Bugün Türkiye’de bir bütçe uygulaması var. Yani borç ödeme bütçesi, IMF, yüzde 6.5 faiz dışı fazlayı karşıla diyor. Nasıl karşılayacaksın? Yatırım yapma, harcama yapma, sağlığa, eğitime herhangi bir şey yapma. Sen sadece paranı biriktir. Senden alacaklı olanların avukatı IMF’nin vasıtasıyla git bunları öde. Hiçbir ekonomik kalkınma modelini ortaya koyma. Bunları yapmak da yetmez, senin çok karlı şirketlerin var. Tüpraş, Erdemir, Petkim var. Bunların hepsini satacaksınız. Bunlar taahhüt olarak verildi. Ve bu taahhütleri yerine getirirseniz biz de size para veririz dediler. Bu ülke yılda 40 milyar dolar faiz ödüyor. İki üç milyar dolarlık özelleştirme geliriyle neyin borcunu ödeyecek? Bugün Tüpraş, Petkim, Erdemir, Seydişehir Alüminyum devlete yük olmadan kendi öz varlıklarıyla, üstüne üstlük vergi ödeyerek yatırım yapmış, teknolojide çağı yakalamış işletmeler. Şimdi iktidar biz bunları satalım mantalitesinde. Biz bunlara evet mi diyeceğiz. Elbetteki hayır. Bu hayırı hep beraber söyleyeceğiz. Aliağa’da ben bugün Tüpraş’ı, Petkim’i gördüm. Özelleştirme adı altındı bu tesislerin satışını planlayan, babalar gibi satarım diyen Maliye Bakanı’nı Aliağa’ya çağırıyorum. Özelleştirme İdaresi Başkanını çağırıyorum. Gelsinler Aliağa’yı görsünler. Gelsinler buradaki tesisleri görsünler ve neyi, kime, nasıl satacaklarının vicdani hesabını önce burada yapsınlar.”
Özelleştirmeleri IMF, DB empoze etti
ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Tomak da özelleştirmeleri, IMF ve Dünya Bankası gibi kurumların empoze ettiğini söyleyerek şöyle konuştu:
“Özelleştirme son tahlilde birikmiş halk emeğinin sömürülmesidir, karşılığı ödenmemiş bir emeğe devletin bir şekilde el koymasıdır. Çünkü bu işletmeler toplanan vergilerle, bizim adımıza alınan borçlarla, bizim adımıza yaratılmış ekonomik kaynaklardır. Bunların bir şekilde özel sermayeye devredilmesi, satılması, peşkeş çekilmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Bu bağlamda özelleştirmelere sadece karşı çıkmak da yeterli değildir. Sınıf sendikacılığı işçileri şu anda olduğundan daha politize etmektir. Ve bir bakıma düzen partilerine bel bağlamak yerine işçilerin kendi partilerini oluşturmalarıdır. İşçi sınıfı sendikacılığı, sadece ücret ve işçi haklarıyla sınırlanmamalı, mümkün olduğunca geniş sayıda emekçiler siyasetin içine çekilmeli. Tüpraş’ta özelleştirmenin bir başka boyutuna da değinmek istiyorum; Tüpraş özelleştirilirse yerli ham petrolün işlenme garantisi yoktur. İşlenmeyebilir. Geçtiğimiz yıllarda S. Arabistan ve İran kimya tesisleri kurdular ama bu tesislerdeki ana girdi petrol değil doğalgazdır. Herhangi bir özel sektör Petkim’i alsa çok daha ucuza, çok daha iyi koşullarda birim maliyetin düşük olduğu doğalgazı hammadde olarak tercih edebilir. Bu Tüpraş için de söz konusudur. Tüpraş özelleştiğinde bence özel sektörden yerli ham petrolün kullanımını beklemek abesle iştigaldir.”
|