8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ

 

Petrol-iş Sendikası Aliağa Şubesi olarak 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü çeşitli etkinliklerle kutlandık.

Şubemiz Kadın Komisyonu 8 Mart sabahı aylardır çalışmasını sürdürdüğü el yapımı karanfilleri ve bayanlarımıza yazılan özel mektupları dağıttılar. Kadın Komisyonu Şube Başk. İsmail DOĞAN, Şb. Yöneticileri ve Temsilcilerle birlikte bin tane evi ziyaret ederek kadınların Dünya Emekçi kadınlar gününü kutladı.

 

Akşam 17.30’da şubemiz önünde toplanarak Demokrasi Meydanı’na yürüyüş düzenledik. Günün anlam ve önemine ilişkin basın açıklamasını Petrol-İş Tüpraş işyeri temsilcisi Meltem ÖVÜNÇ yaptı. Meltem ÖVÜNÇ 1857 yılında yaşayan bir kadın direnişçinin yaşamış olduğu sıkıntıları anlatarak, 2011 yılında bir kadın işçi olarak yaşadığı sıkıntıları anlattı.

 

Meltem ÖVÜNÇ “Bu gün 8 Mart 1957. Ben New York’ta bir dokuma fabrikasında çalışan ve emeği sömürülmekte olan bir kadın işçiyim. Bugün, uzun çalışma saatlerinin kısaltılması, insanlık dışı çalışma koşullarının ortadan kaldırılması, eşit işe eşit ücret uygulanması gibi taleplerle fabrikamızda greve başladık. Üreterek yaşayanlarız. Bedenlerimiz, beyinlerimiz ve ruhlarımız sömürülmeden çalışmak ve emeğimizin karşılığını insan onuruna yakışır biçimde almak istiyoruz. Az önce fabrikamızın kapısına barikat kuruldu. Birden az ötede bir alev topu belirdi ve kısa bir süre sonra her yeri duman ve ateş sardı. Bütün direnişçi kadın ve çocuk işçilerle birlikte, bende kaçmaya çalıştım, ekmek teknem olan ve evim olarak bildiğim bu fabrikadan.


Ne yazık ki barikatı aşamadığımız için öldü bedenlerimiz. Ama buruk bir huzur içinde ruhlarımız. Sömürüye dur diyerek, onurlu bir mücadele süreci başlatarak öldük. Yüzyıllar sonra bile, bizim ölü bedenlerimiz üzerinden bu günüde sömürecek olan bu düzen devam ediyor olacak belki. Ama biliyoruz ki dünyanın her köşesinde, bu mücadelenin kutsallığına inanan emekçi kardeşlerimiz, bizden alacakları cesaretle sürdürecekler direnişimizi. Mesela Arjantin’de, Buenos Aires’te, Fransa’da Paris’te, Yeni Zelanda’da Christchurch’te, Türkiye’de Aliağa’da, tüm emekçi kardeşlerimizin yüreklerindeki meşaleleri tutuşturacak, bizi yakan ateş. Bir gün mutlaka sömürüsüz, aydınlık günler gelecek. Unutmayın bizi kardeşlerim unutulmayacak adımlarla ulaşın o güzel güne.
 

Bu gün 8 Mart 2011. Ben Aliağa’da bir fabrikada çalışan bir kadın işçiyim. Tarlada pamuk toplayan, okulda eğitim veren, fabrikada kumaş dokuyan, büroda çalışan evde ailesini var eden, iş bulmak için kapılarda bekleyen, tüm emekçilerden biriyim. Bugün hala, torbalara, sözleşmelere, dudak aralarına doldurularak bizlere dayatılan esnek çalışma koşullarına karşı, gözünü ekmeğimize, çocuğumuzun sütüne dikmiş vahşi sömürgenlere karşı direnmek ve bu onurlu direnişlerimizin bedelini bir şekilde ödemek durumunda kalıyoruz. Bursa’da bir tekstil fabrikasında, üzerlerine kilitlenen kapıdan kaçamadıkları için yanarak ölen emekçi kardeşlerimizin ödediği gibi. Belki biz emekçiler, her zaman yanan ateşin üzerinden el ele, yürek yüreğe atlamadığımız için güzel günlere varamıyoruz. Bugün, her şeyi yeniden düşünme, tek yürek ve tek bilek olma günüdür artık.

 

Zulüm dolu dünümüze, karanlık günümüze, hatta kendi kendimize rağmen, yüzyıllar sonra değil, çok yakın bir günde, dünyanın herhangi bir köşesinde, emek sömürüsü ne demektir bilinsin diye;


Birlik! Mücadele! Zafer!
Zafer direnen emekçinin olacak!
Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!

Yaşasın Onurlu Mücadelemiz” sloganlarıyla basın açıklaması son buldu.
 

Demokrasi meydanında yapılan basın açıklamasından sonra, Tüpraş Halk Eğitim Merkezinde etkinliklere devam edildi.

Etkinlikte Petrol-iş Aliağa şubesi Ayaktakımı Tiyatro Topluluğunun oynadığı, yönetmenliğini Cihangir TURANTAŞ’ın yaptığı “GÜLDÜNYA” ve “AVRAT” adlı iki oyun sergilendi.

 

GÜLDÜNYA adlı oyun; Güneydoğuda, amcaoğlu tarafından tarlada tecavüz edildikten sonra aile meclisi kararıyla ağabeyleri tarafından öldürülen GÜLDÜNYA’ın gerçek hayat öyküsünü anlatıyor.

 

AVRAT oyunu ise Bekir YILDIZ’IN yazdığı, gene Güneydoğu’da geçen traji komik bir olayı konu almıştır. Uzun yıllardır çocuğu olmayan Mansur’un hoca vasıtasıyla çocuğunun nasıl olduğunu ve kaydını yaptırmak için gittiği nüfus dairesinde nüfus müdürünün Karının adı ne? sorusuna cevap veremeyişini anlatan traji komik bir olaydır. Tiyatro gösteriminden sonra, şubemiz Halkoyunları ekibi çıkarak Zeybek oyununu sergilediler.

 

Demokrasi platformu bileşenlerinin müzik, şiir dinletisinden sonra, Petrol-iş Aliağa Şube Başk. İsmail DOĞAN günün anlamına dair bir konuşma yaptı. İsmail DOĞAN, Aliağa Belediye Başkanı Sayın Ömer Turgut OĞUZ ile birlikte geceye katkı sunan değerli dostlarımıza plaketlerini taktim ettikten sonra gece alkışlarla son buldu.

 

Saygılarımızla

Petrol-iş Sendikası Aliağa Şubesi         

 

 

 

Bugün 8 Mart  Kadınların Uluslararası, Birlik Mücadele Dayanışma Günü

 

Tarihte 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü nereden çıkmış, nasıl çıkmış bunu anlatmaya çalışacağız. Öncelikle ülkemizde günün 24 saatini eşine ve çocuklarına harcayan kadınlarımız  8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününden ne kadar  haberdar? Sadece adını duyduğu bu günde bir adet karanfil hediye edildiğin de yaşadıklarını unutarak ne kadar mutlu oluyordur? Ya karanfille tanışmayanlar. Sabahın erken saatin de kalkıp ahırdaki hayvanın bakımını yapar, sütünü alır, ev halkına kahvaltı hazırlar. Çocuklarını hazırlayıp okula  ve eşini de işe gönderip, bağda bahçede gün boyu çalışırlar. İşte Anadolu kadının bir günlük çalışması, emeğinin karşılığı ise; bazen şiddet bazen töre denilen sıkıntı bazen   berdel, bazen de yok sayılıp unutulmaktır.

 

Çalışan kadın ise sabah erken kalkarak kahvaltıyı hazırlayıp, çocukları okula hazırlar, eşini güler yüzle işe gönderir, sonra da hazırladığı kahvaltıya dokunmadan işe yetişme telaşıyla evden çıkar. İş yerinde de de aynı işi yapmasına rağmen farklı  uygulamalara tabi tutulması, yani çalışan kadının kısaca bir günüdür. Emeğinin karşılığını alamayan çalışan kadın aslında Anadolu da yaşayan kadınlardan çokta farklı değildir.

 

Ya ev hanımları; Anadolu da ve çalışan kadınlardan çok mu farklılar? Onlarda çocukların bakımından, yemeğinden, çamaşırından, bulaşığından ütüsüne kadar yaptıkları halde, yoksayılan sık sık ben çalışıyorum, sen ne yapıyorsun sorusuyla karşılaşan  yine kadınlardır.

 

Bütün bunlar bu ülkede çalışan, çalışmayan kadınlarımızın karşılaştığı sorunlardır. Bu ülkede ulusal bağımsızlık savaşı sonrasında, mücadele edilerek alınmasa da, bu ülkenin insanlarını değerli gördüğünden dolayı verilen hakları bile kullanamamış kadınlarımız.

 

Örneğin; seçme seçilme hakkını bile kadınlarımız özgürce kullanamamış, ya babasının, ya da kocasının kararına uymuştur. İstisnalar bu genellemeye dâhil değildir. Çünkü o istisnalar hayatlarının her noktasında belli bir mücadelenin peşinde emek harcamıştır.

 

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününü, dünyada önemli kılan gerçek şudur: Kadınların erkekler ile eşit haklara sahip olmak yolunda verdiği mücadelenin başlangıcı 8 Mart 1857 yılında Amerika’nın New York kentinde tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadının düşük ücretlerini, uzun çalışma saatlerini ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için grev yapması olarak kabul edilir. Dünyadaki en fakir insanların büyük bir çoğunluğunu kadın, aynı zamanda eğitim almamış insanların büyük bir çoğunluğunu kadınların oluşturduğunu biliyor musunuz? Aynı zamanda kadınların daha düşük ücretle çalıştırıldığını sanırım herkes biliyordur.

Bugün Dünya Emekçi Kadınlar günü olmasını sağlayan tarihteki önemli kilometre taşları şunlardır:

 

1- 1857 New York’lu Kadınlar  günlük 12 saatlik çalışmaya ve düşük ücrete karşı yürüyüş yaptılar. Polis tarafından dağıtıldılar.

2- New York da 15 bin kadın daha kısa çalışma saati, daha iyi gelir ve doğum izni için yürüdüler. Kullandıkları slogan "EKMEK VE GÜL" idi. Ekmek yaşam güvencesi ve karın tokluğu, gül ise kaliteli yaşamı simgeliyordu.

3- 1909 İlk Dünya Emekçi Kadınlar günü kutlandı.

4- 1910 Clara Zetkin isimli bir Alman sosyalist, Kadın Sosyalist Enternasyonalinde Dünya Emekçi Kadınlar günü olmasını önerdi ve kabul edildi.

5- 1911 Kopenhag kararından sonra ilk kez Mart ayında Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre de yüz binlerce insan tarafından Dünya Emekçi Kadınlar günü kutlandı. Bu kutlamalardan 2 hafta sonra Triangel yangınında 140 kadın yanarak öldü.

6- 1917 Rus kadınlar ekmek ve barış için grev yaptılar.

7- 1977 Birleşmiş milletler genel kurulu kadın hakları ve dünya barış günü olarak 8 Mart ' ı kabul etti.

 

Dünya da tarih böyle…

Ülkemizde peki kadın mücadelesinin neresindeyiz? 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü dendiğinde sahiplenmek yerine şurasından veya burasından bahaneler bulmaktayız. Aslında bu tutum ile kendimizi yalnızlaştırıyoruz.

Sonuç olarak hak aramak ve hak elde etmek için birinci şart eğitimdir.

Eğitimini tamamlamış olan bir kadın yâda bir erkek ne zaman neyi hak etmiş ise onu  mücadele ederek söke söke almasını bilir ve sonuç alır.

 

İkinci şart ise, bütün kadınlar hayatın tamamında mücadeleyi izleyen değil tamamlayan olduğunun bilinciyle davranır ve taşın altına elini koyar. Örgütlü sendika üyesi eşiyle birlikte kendisin de aslında sendikasının üyesi görür ve o bilinçle sendikasına ve mücadelesine sahip çıkar.

 

Kadın istihdamını arttırıyoruz, söylemlerine rağmen kriz bahanesi ile iyice yoğunlaşan emek piyasalarını esnekleştirme politikalarına, Hükümetin kadın konusundaki muhafazakâr yaklaşımı da eklenince, giderek daha fazla kadının istihdam dışına atıldığına tanıklık ediyoruz.

 

Son Torba Yasa ile de Hükümetin kadın istihdamından ne anladığını iyice görmüş olduk. Üç çocuk doğuran kadınlar ya ev eksenli çalışacaklar yâda yarım zamanlı düşük ücretli işlerde…

 

Muhafazakârlık, kadınları sadece istihdam alanında vurmuyor. Başbakan “kadın ve erkek eşit değildir” diyor, dini referansla hareket eden üniversite hocaları kadınların giyimi nedeniyle tecavüz suçuna ortak olduğunu iddia ediyor, eşitsizlik söylemleri resmi ağızlar aracılığıyla yaygınlaştıkça işlenen kadın cinayetlerine her gün yenileri ekleniyor.

 

Resmi rakamlara göre her gün ortalama 5 kadın hayatlarındaki erkekler tarafından herkesin gözleri önünde katlediliyor. Özellikle son 7 yılda yüzde 1400’lük artış gösteren kadın cinayetleri cinsiyet kırımı boyutuna ulaştı.

 

Sendikamız Petrol-iş kuruluşundan bu yana kadın işçiye ve ona önem veren bir sendika, bizim ilk Grevimizi Bereç Pil fabrikasında çalışan kadınlar yapmıştır. 1964 koşullarında grev çadırında nöbet tuttular, dönemin valisinin arabasının önüne atlayan ve onu durduran da bir kadın işçiydi.

 

2007 yılında Novamed’de çalışan kadın üyelerimizin uluslararası boyutlara ve kadın hareketinin gündemine de taşıyan 448 günlük grevi hala hatırlarda ve bu pek çok sendikalı kadına örnek oldu.

 

Bugünse Gebze şubemize bağlı BERİCAP işyerinde birçok kadın üyemiz sendikal hak ve özgürlükleri için mücadele ediyorlar. Açlık tehditlerine boyun eğmeden olumsuz hava koşullarına ve baskılara rağmen 74 gündür direniyorlar.

 

Biz kadın istihdamını önemsiyoruz. Ekonomik olarak özgür olan kadının ataerkil baskılara karşı çok daha kolay karşı çıkabileceğini biliyoruz.

 

8 Mart’ta kadın üyelerimize yönelik taleplerimizi bir kere daha hatırlatmanın tam zamanıdır.

Kadın cinayetlerine “DUR” diyoruz. Hükümetten bu konuda hem yasal hem de pratik önlemleri arttırmasını ve kadını ikinci sınıf vatandaş konumuna getiren söylemlerini terk etmesini istiyoruz.

 

Siyasi partilerde, parlamentoda, belediyelerde, kamu kurumlarında kadınların eşit temsili için pozitif ayrımcılığa yönelik önemlerin hayata geçirilmesini istiyor, kadınlar için kota hakkını savunuyoruz.

 

Kadınlar için esnek, güvencesiz, geçici ve yarı zamanlı işler değil, düzenli güvenceli işler istiyoruz.

 

Çocuk bakımı ile ilgili düzenlemeler ne işverenlere ne kamuya sorumluluk yüklemiyor. Kadınlar bu işi tek başlarına yürütmek zorunda kalıyorlar. Kadın-erkek ayrımı yapılmaksızın 50’den fazla işçinin çalıştığı özel ve kamu işlerinde kreş açılmasını istiyoruz.

 

Kadınları daha fazla eve kapatacak Torba Yasa’da yer alan ama geçici olarak çıkarılan esnek çalışma biçimlerine itiraz ediyoruz.

 

Yasada 24 aya kadar çıkarılan doğum sonrası ücretsiz izin hakkını samimi bir hak olarak görmüyoruz.

Kadınlar için doğum sonrası iş güvencesi istiyoruz.

Belli sektörlerde kadınlar için kota hakkı istiyoruz.

Eşdeğerde işe eşit ücret istiyoruz.

 

Kadınların yaşamın her alanında olduğu gibi sendikalarda da eşit katılım hakkını savunuyor daha fazla kadını yönetimlerde görmek istiyoruz.

 

KADIN DÜŞMANLARININ KARŞISINDA BİRLİKTE HAREKET EDİLEREK DURULACAĞINI BİLİR, ZİRA KADIN HAK DAĞITANLARIN ANNESİ VE ONLARIN İLK ÖĞRETMENİDİR.

 

BU DUYGULARLA TÜM KADINLARIN DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜNÜ KUTLARIZ.

 

Saygılarımızla

Petrol-İş Aliağa Şube

Yönetim Kurulu Adına

İsmail DOĞAN

Başkan