İZMİR ALİAĞA’DA İŞÇİ FORUMU /TAŞERONLAŞTIRMA PANELİ:

Emekçiler, sermayenin saldırılarını durdurmakta kararlı


 

Yurtsever Cephe İzmir İşçi Birliği’nin düzenlediği İşçi Forumu İzmir’in Aliağa ilçesinde gerçekleştirildi. “Biz Haklıyız, Biz Kazanacağız” başlıklı forumda taşeronlaşma ve sendikal harekete ilişkin değerlendirmeler yapıldı. Aliağa Tüpraş Halk Eğitim Merkezi Konferans Salonu’nda 17:30'da başlayan foruma farklı iş kollarında çalışan birçok emekçi katıldı.Forum, 15-16 Haziran büyük işçi direnişini anlatan bir slayt gösterimi ile başladı. Slayt gösteriminden sonra eğitim, metal, gemi söküm ve belediye iş kollarından işçiler, zorlu çalışma koşulları, işçi sınıfının bölünmüşlüğü, güvencesiz çalışma, işsizlik ve sendikaların durumu gibi başlıklarda sorunlarını ve çözüm önerilerini dile getirdikleri konuşmalar yaptılar.
 

Forumun açılış konuşmasını yapan İzmir YCİB TK üyesi Yasemin Karaca, 15-16 Haziranın 40. yılında işçi sınıfına saldırıda sınır tanımayan sermeye sınıfı ve AKP'ye karşı, hem örgütsel, hem de ideolojik yanıtın mutlaka verilmesi gerektiğini söyledi. Karaca, sermaye sınıfının emek süreçlerine müdahalesinin bir sonucu olan taşeronlaşma, esnek üretim gibi saldırılarına karşı güçlü çıkışlarla yanıt verilebileceğini belirtti.

 

Karaca, bundan yüzlerce yıl önce, işçi sınıfının tarih sahnesine çıktığı zamandan bu yana ana mücadelenin hep emek-sermaye mücadelesi olduğunu, bunun asla unutulmaması gerektiğini bildirdi. Karaca, YCİB'in 2007 yılında kuruluş çağrısı yaptığını ancak YCİB'in Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmadan önce, 100 yılı aşkın bir süre bu topraklarda var olan işçi sınıfı mücadelesini ve deneyimini arkasına aldığını belirtti.

 

Forumda, TMMOB Eski Genel Başkanı, YCİB YK Üyesi Kaya GÜVENÇ, KESK Haber - Sen Genel Başkanı Ali YILBAŞI, Petrol-İş Aliağa Şube Başkanı İsmail DOĞAN, YCİB İstanbul 1. Bölge YK üyesi Avukat Fulya DURAK ve Eğitim-Sen Kınık Baş Temsilcisi Ali GÖKTAŞ'ın konuşmacı olduğu forumda ilk sözü Kaya Güvenç aldı. Kaya Güvenç konuşmasında şunları söyledi:

 

“Sözcük Fransızcadan geliyor. 19. yüzyılda parça başına çalışan işçiler için kullanılıyormuş. Uzun bir inceleme yapmadım ama bildiğimiz kadarıyla daha çok inşaat işlerinde sıkça görülen bir çalışma türü. Daha teknik bir gerekçeye, uzmanlığa dayandığını söylemek mümkün. 1970'lerde kapitalizmin krizi öncesinde, refah devleti, sosyal devlet veya tam istihdam adları altında sürdürülen düzen değişmiştir. Bu yıllarda bir anlamda bu iki sınıfın nispi bir güç dengesi vardır. Bu güç dengesi uluslararası boyuttadır. Emperyalizm ile sosyalizm arasındaki denge de bunun bir başka unsurudur. Bu dönemin bir özelliği emek rejiminin kurallara dayanmasıdır. Kapitalizmin krizi yeni politikalarını uygulamalarına yol açmıştır. Sermaye sınıfları açısından hedef ücretleri düşürmektir. Bütün bunları alt alta sıralayınca gerçek ortaya çıkıyor; taşeronlaştırma, düşük ücret düzeni için yürürlüğe konulan, yaygınlaştırılan araçlardan birisidir. Eh ne yapalım, taşeronlaştırma bir sistem sorunuysa kısa vadede yapacak bir şey yok mu diyeceğiz? Tabii ki hayır. Önce örgütleneceğiz elbet. Sonra savunma pozisyonundan çıkacağız.Taşeronlaştırma, kuralsızlaştırma saldırılarını engellemek ancak fiili ve meşru hak mücadelesi ile mümkündür. YCİB, işçilerin özel sektör-kamu sektörü farkı gözetmeksizin, işçi-memur ayrımına bakmaksızın, kendisini sektörlerle sınırlandırmadan işçilerin örgütlenmesi için kuruldu. Bu çalışmalar sendikaları görmezden gelmiyor, tersine işçileri sendikalaşmaya, kendi sendikalarına sahip çıkmaya çağırıyor. Bu ahlaksız işsizlik, yoksulluk koşullarını başka türlü değiştiremeyiz.”

 

Diğer konuşmacı Avukat Fulya Durak, son yıllarda taşeronluğun da esnek çalışma uygulamalarını yaygınlaştıran bir sistem olarak karşımıza çıktığını belirterek taşeronluğun iş kanununda nasıl yer aldığını, iş kanunundaki değişiklikleri, işçilerin hak ve yükümlülüklerini anlatarak, kazanılan ve örnek teşkil edebilecek davalardan bahsetti. Durak, taşeronlaşmaya karşı ancak kararlı ve örgütlü mücadele edilerek başarı kazanılabileceğini söyledi.

 

Üçüncü konuşmacı Ali Yılbaşı, kamuda yaşanan taşeronlaşma uygulamalarından söz ederek PTT'nin A.Ş. olma sürecinde daha ciddi saldırılar ile karşılaştıklarını belirtti. Dört konfederasyonun ortak karar aldığını ancak bütün eksikliklerine rağmen sadece KESK'in bu karara sahip çıktığını, diğer sendikaların sattığı 26 Mayıs sözde grevinden sonra AKP Hükümetinin kamu personel yasasını gündeme getirme cesareti gösterildiğini söyleyen Yılbaşı, sendikaların ve üyelerinin buna karşı örgütlenmesi gerektiğini, YCİB'e de burada ciddi görev düştüğünü dile getirdi.
 

Petrol-İş Aliağa Şube Başkanı İsmail Doğan da forumda yaptığı konuşmada, 20 yıllık işyeri temsilciliğinden sonra altı aydır şube başkanlığına seçildiğini, değişip değişmeyeceğine işçilerin sonra karar vereceğini söyleyerek, işçilerin örgütlenmesinde en önemli şeyin işçiye dokunmak olduğunu belirtti.

 

İşçiye dokunamayan, onu hissedemeyen sendika yöneticilerinin, kendi işçiliğini de çabuk unutacağını, sonra, çok güzel konuşan ancak bir şey yapmayan insanlara dönüşeceğini söyledi. Doğan, “Sendikacılar çok konuşuyorsa bilin ki bir şey yapmayacaklardır” diyerek birçok sendikanın hıyanet içinde olduğunu, diğerlerinin de güç kaybettiğini söyledi. Doğan, kendilerinin işyerlerinde kurulları aktif hale getirdiklerini, her saldırıya yanıt vermeye gayret gösterdiklerini belirtti. En kritik şeyin işçilerin çok parçalanmış olmasının, patronların saldırılarını kolaylaştırdığını belirten Doğan sözlerini, “ Bütün ezilen işçiler birleşin” diyerek bitirdi.

 

Eğitim - Sen Kınık Baş Temsilcisi Ali Göktaş da KESK'te yaşanan süreci anlatan konuşmasında neoliberal sendikal anlayışların çöpe atılmasının zorunlu olduğunu, aksi takdirde yeni haklar kazanmak bir yana, kazanılmış hiçbir hakkı koruyamayacağımızı, ciddi mücadelelerle kurulan KESK'in' teslim edilmemesi gerektiğini söyledi. Göktaş, işçi ve emekçileri sınıf sendikacığı çerçevesinde örgütlenmeye çağırarak, “Bu süreci ancak böyle aşacağız” dedi.

 

Kapanış konuşmasını yapan Yasemin Karaca, sendikaların emperyal kurumlarla ilişkilerini açıklamaları gerektiğini, bir yandan AB yanlısı olunup, diğer yandan da işçi haklarının savunulamayacağını, en önemli şeyin güç olduğunu, doğru şeyleri söylemenin yetmediğini bildirdi.

Karaca, müdahale etmek ve dönüştürmek için örgütlü güç olunması gerektiğini belirterek, YCİB'in üyelerinin sendikalarda üye sayısını arttırması, YCİB'e gelirken her üyenin en az 5 üye getirmesi gerektiğini söyleyerek foruma katılan ve katkı koyan herkese teşekkür etti.