ALİAĞA İŞÇİSİ :    “KAVGA BİTMEDİ, ŞİMDİ TAARRUZ VAKTİDİR!”

 

Özelleştirme karşıtı mücadelenin simgesi haline gelen Petrol-İş Sendikasının, Aliağa’daki üyeleri bugün sabah Aliağa’da kitlesel basın açıklaması yaptı. İşbaşı yapmak üzere gelen Petkim ve Rafineri işçileri, işyerlerinin önünde toplandı ve buradan otobüslerle Aliağa Demokrasi Meydanına geldi. Burada davul zurna eşliğinde halaylar çeken işçilere, bazı  siyasi parti ve demokratik kitle örgütü temsilcileri de katılarak destek verdi.

 

Yaklaşık ikibin beş yüz kişiye hitaben bir konuşma yapan Petrol-İş Aliağa Şube başkanı İbrahim Doğangül, “inancını hiçbir zaman yitirmeyen; ülkesine ve geleceğine sahip çıkan namuslu, onurlu işçiler, bilim insanları, hukukçular; IMF ve bir avuç para babasının çıkarlarını  ülke çıkarlarının önünde tutan, hukuk tanımazlara dersini verdi; adaletin tokadını hepsine birden vurdu!” diyerek sözlerine başlayan Doğangül; “ bundan böyle rehavete kapılmak şöyle dursun, biz atağa geçmeli, hesap sormalıyız. Özelleştirmeciler savunma yapmalıdır. Çünkü özelleştirmelerin her türlüsü halkın çıkarlarına aykırıdır, hatta bir çok uygulaması vatana ihanetin tipik birer örneğidir!” diyerek sözlerine devam etti.

 

Konuşma esnasında işçiler  hükümete, İMF’ye karşı sloganlar attılar. 

Petrol-İş Aliağa  Şube Yönetimince hazırlanan basın bidirisinin okunmasının ardından işçiler halaylar çektiler, zeybekler oynadılar.

 

Meydandan otobüslere binerek ayrılan işçiler, saat 10.30’da işbaşı yaptı.

 

 

      

 

TÜRKİYE DÜŞÜNÜYOR, TÜRKİYE TARTIŞMALI!”

 

Değerli arkadaşlarım, sevgili Aliağa’lılar, basınımızın değerli temsilcileri,

Hepinizi sendikam adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

 

Bildiğiniz gibi, Sendikamızın Ankara 10. İdare Mahkemesinde, Tüpraş ihalesinin iptali ile ilgili olarak açtığı dava dün sonuçlandı: Mahkeme, iptal istemimizi yerinde bularak, yapılan satış işlemini, 4046 Sayılı yasaya,İhale şartnamesi hükümlerine, hukuka ve kamu yararına aykırı buldu.

 

Demek ki, görevi ve makamı ne olursa olsun herkesin hukuka uyması gerekiyormuş!

 

Hiçbir kamu malını, babanızın malı gibi göremez, hele hele “babalar gibi” satamazmışsınız!

Demek ki bu ülke sahipsiz değilmiş; kamu kaynaklarına, ülke çıkarlarına sahip çıkan, onları koruyabilmek için her türlü baskıya boyun eğmeyen   hukukçular, bilim insanları ve işçiler, emekçiler  varmış!

 

Bugün hiçbir zaman olmadığı kadar şanslıyız. Çünkü, yıllardır yapılan propagandanın etkisiyle, özelleştirmenin  ülke ekonomisi açısından mutlaka yapılması gerektiği, bunun bir zorunluluk olduğu; buna karşı çıkanların ise neredeyse “vatan haini” olduğu kabul ettirilmek istendi ve bu düşünce topluma dayatıldı. Bu noktaya gelinmesinde başta sendikaların ve ilgili siyasi çevrelerin aymazlıklarının ve teslimiyetçi tavırlarının büyük payı var.

 

Bugün  gelinen noktada ise, durum değişmiştir.

 

Bize ( sadece Petrol-İş’e değil, ülkesini seven herkese ) bugün düşen görev ise;  artık  mahkeme kararlarını ya da bu işin idari ve yasal prosedürüne uyulup uyulmadığını değil, bizzatihi özelleştirmenin  kendisini sorgulatmak,  tartıştırmaktır.

 

İddia ediyoruz; özelleştirmeler iktisadi açıdan mutlaka yapılması gereken bir şey değildir!

 

Halkın değil, IMF ve sermaye çevrelerinin talepleridir; onların çıkarları için yapılmak istenmektedir! Dünyanın her yerinde bu böyle olmuştur. Sonuçlarını ise bütün dünya tartışmaya çoktan başlamıştır. “Devlet ekonomiden elini çekmelidir, kamu kuruluşu dünyada kalmadı” lafı koskoca bir yalandır! En gelişmiş ülkelerde bile, kamunun ekonomideki ağırlığı bizdekinden fazladır.

 

Söylendiği gibi KİT’ler ekonomiye yük değil, tam tersine, yıllardır  yapılan yanlış uygulamalara rağmen , bizim “narin, nazenin” özel sektörümüzden çok daha verimlidir. Hele Tüpraş, Petkim, THY, TEKEL, TELEKOM gibi kuruluşlar ülke ekonomisinin can damarı, belkemiğidir!

 

Türkiye’nin kalkınması sanayileşmekten geçecektir. Sanayileşme ise, elinizdeki kuruluşları ne idüğü belirsiz sermaye çevrelerine satarak değil,  yeni tesisleri eklemekle olur. Türkiye’de yatırım yapmak isteyen yerli-yabancı hiç kimseye de engel olunmamaktadır. Paranız  çoksa yatırım yapın.

 

Bu verimli, karlı dev sanayi tesislerini satan devlet, elde ettiği gelirden ve toplamakta olduğu vergilerden vazgeçmiş olacaktır. Geliri olmayan bir devletin ,  kamu hizmetlerine ayırdığı kaynak tamamen yok olacaktır. Eğitim, sağlık gibi en temel kamu hizmetleri de bir insan hakkı değil, piyasa malı haline gelecektir. Gelir dağılımındaki adaletsizlik daha da artacaktır. Peki bu kimin yararınadır? Yıllardır ısrarla sorduğumuz halde yanıtını alamadığımız soruyu,   bugün bir kez daha ve hep birlikte sormalıyız:

 

ÖZELLEŞTİRME KİMİN İÇİN YAPILIYOR? ,   KAMU MALI KİMİN MALI?”

 

“Hava döndü; işçiden, işçiden esiyor yel!”

Gün, savunmada kalma değil, hesap sorma günüdür! 

                                                                                   

                                                        Petrol-İş Sendikası Aliağa Şube Ynt.Krl.

                                                                      İbrahim DOĞANGÜL

                                                                            Başkan