!
Türk-İş'i çökertme oyunu mu?
Taylan Erten
Dünya / 23.07.2004
Türk-İş ile Hak-İş konfederasyonları arasında
bir süredir alttan altta cereyan eden çatışma, Türk-İş
Başkanlar Kurulu'nun bildirisiyle kamuoyuna yansıdı.
Bildirinin giriş paragrafı, çatışmanın boyutunu anlamamıza
yetiyor:
"Hükümet destekli bir konfederasyonun
Türk-İş'e bağlı sendikalarımızda örgütlü işçilerimizi her
türlü yalanla, tehditle ve rüşvetle sendikalarından koparma
girişimleri son aylarda artmıştır. Özellikle tarım, orman ve
belediye işkolunda örgütlü sendikalarımıza yönelik bu etik
dışı baskılar, Orman-İş sendikamızı devletin bürokratları
aracılığıyla tehdit edecek boyutlara varmıştır."
Ağır iddia ve suçlamaları içeren bu
bildirinin hedefinde AKP hükümetinin yanı sıra, Hak-İş var.
Hak-İş daha ağırlıkla var; çünkü, küçük de olsa bazı
gazetelerin sayfalarında yer bulan haberlere göre, kimi
işyerlerinde iki konfederasyona bağlı sendikaların üyeleri
arasında, tekmeli, yumruklu kavgalar çıkıyor.
Konfederasyonlar arasında gittikçe sertleşen
rekabetin, kendilerine sorulduğunda "haberdar olmadıklarını"
ifade eden bazı bakan ve bürokratların aksine, AKP
iktidarının himayesi altında körüklendiğine ilişkin iddialar
ve dikkate değer olgular da mevcut.
İddialar, bu kadarla da kalmıyor: operasyonun
kağıt, petro-kimya, çimento gibi gibi işkollarında örgütlü
Türk-İş sendikalarına yaygınlaştırılacağı, bu işkollarında
isimlerinin başına "öz" sıfatı eklenmiş "naylon" sendikalar
kurularak Türk-İş'in safdışına itileceği yolunda
hazırlıklardan söz ediliyor.
Bütün bunlar doğruysa, neler oluyor? Devlet
ve kamu yönetiminde "sistemli kadrolaşma" konusunda geçmiş
iktidarları "solladığı" görülen AKP iktidarı, sendikal alana
da el atarak, ideolojik ve siyasi çizgisiyle uyumlu Hak-İş'i
başat konuma getirirken, Türk-İş'ten "intikam" almayı mı
tasarlıyor?
Bu değerlendirme Türk-İş çevrelerinde ve
ilgili kamuoyunda ciddi ölçüde kabul görüyor. Şayet
böyleyse, iktidar kendince gerekçeler bulmakta fazla sıkıntı
çekmez! Bir kere Türk-İş, Refah Partisi-Doğruyol Partisi
karma hükümetini düşüren "28 Şubat" sürecinde aktif katkıda
bulunmuş bir işçi konfederasyonu. Bu, RP geleneğinin "neo-liberal
versiyonu" olan AKP açısından hiç de "içe sindirilebilir" ve
"unutulabilir" olmasa gerek.
Türk-İş, bu çizgisini AKP iktidarı karşısında
da koruyor. Konfederasyon Başkanlar Kurulu'nun, hükümetin
imam-hatip liselerinin "önünü açma", Yüksek Öğretim Kurulu
Kanunu'nu bu yolda değiştirme girişimine net biçimde karşı
çıktığı, henüz hafızalarda.
Bir başka ve belki de öncelikli amaç,
iktidarın kendisine "sempatiyle" bakmadığı bilinen
Türk-İş'in sendikal tabanını parçalayarak, zaten var olan ve
mevcut ekonomik durum nedeniyle keskinleşme ihtimali her
zaman yüksek işçi muhalefetinin gücünü ve sesini kısmak
olabilir. Türk-İş parçalanarak zayıflatılır, Hak-İş bu
"parçaların" ilavesi veya "öz filanca sendikalarının"
kurulması yoluyla güçlendirilir. Böylece, "muhalefetin
sesi", "iktidarın sesine" dönüşür!
Bu somut operasyon, önümüzdeki zaman
diliminde Sendikalar Kanunu'nda yapılması öngörülen
değişikliklerle kalıcı hale getirilirse, kimse şaşırmasın!
Halen taslak çalışmaları süren değişiklikler arasında,
mevcut işkolları sayısının azaltılması ve bu yapılırken bazı
işkollarının birleştirilmesi de bulunuyor.
Biz gazetecileri bile, meslekî özellik ve
kimliğimizin tamamen erimesine ve silinmesine yol açacak
"haberleşme" işkoluna atmayı düşünenler, Türk-İş'in etkin
olduğu işkollarını ortadan kaldırarak, işini bitirmeyi neden
düşünemesinler?
Biz gene de uyaralım: Sendikal alanda
yapılmak istenenler, yapanlara da, bunlardan yararlanmayı
umanlara da "hayır" getirmez!
|