Tüm Emek Güçlerini Birleştirecek Bir Plan
İ.Sabri Durmaz/ Evrensel
20.02.2004
Aliağa
TÜPRAŞ ve PETKİM tesislerinin özelleştirilmesine karşı,
İzmir-Aliağa’daki bütün sendika şubeleri, kitle örgütleri,
yöre dernekleri, odalar, merkezleri özelleştirmeci olan
partilerin ilçe örgütleri de dahil ilçedeki siyasi partiler
birleşmiş bulunuyor.
Dünkü
Evrensel’de verilen habere göre, birleşmeyi
gerçekleştirenler, kendilerine, Zonguldak, Seydişehir işçi
mücadelesini ve Bergama köylülerinin uluslararası altın
tekellerine karşı verdiği uzun soluklu mücadeleyi örnek
aldıklarını belirtiyorlar. Elbette geçmiş işçi ve emekçi
mücadelelerinin deneyimleri Aliağalı işçilere, Aliağa
halkına da yol gösterici olacaktır. Ama, bugün bir nokta var
ki, bunda ısrar etmek gerekiyor. O da, mücadeleyi TÜPRAŞ ve
PETKİM’in olduğu kadar Aliağa’nın dışındaki güçlerle de
birleştirmek için hızla harekete geçmektir.
Çünkü,
özelleştirmenin bugün geldiği aşamada, özelleştirmecileri
püskürtmeden Aliağa’daki saldırıyı yenilgiye uğratmak
olanaklı değildir.
Peki,
özelleştirmecileri püskürtmek hâlâ mümkün müdür?
Elbette
mümkündür!
Çünkü,
Türkiye’de işçisinden esnafına, köylüsünden kamu emekçisine
kadar milyonlarca kişi özelleştirmeye karşıdır. Üstelik
bunlar, özelleştirmenin ne anlama geldiğini, kime saldırı
olduğunu düne göre artık daha iyi biliyorlar.
Bu
güçlerin tek sorunu; etrafında birleşecekleri az çok
istikrarlı ve az çok kitlesel bir işçi mücadelesi etrafında
oluşmuş bir birleşme merkezidir.
PETKİM
ve TÜPRAŞ işçileri son bir yıllık mücadeleleri ile,
mücadelenin ön cephesini oluşturabileceklerini
göstermişlerdir. Şimdi onların mücadelesi, bir adım daha
atarak, Aliağa’daki emekçilerin, halkın çeşitli kesimlerini
bir araya getirmeyi başarmıştır.
Kısacası
Aliağa’da ortaya çıkan birlik; özelleştirmeye karşı güçlerin
etrafında birleşebilecekleri bir merkez olabilir özellikler
taşımaktadır.
Kimlerdir
özelleştirmeye karşı birleşilebilecek güçler denirse; hemen
şunlar akla gelir:
1)
Halen özelleştirmeye karşı sıcak mücadele içinde olan
işletmelerin işçileri, kamu emekçileri. Örneğin TÜPRAŞ ve
PETKİM’in öteki illerde bulunan işletmelerindeki mücadeleyle
koordinasyon sağlamak; TEKEL, Sümerbank, Etibank’ın
işletmeleri, Şeker Fabrikası işçileri, THY işçileri ve bu
işletmelerde çalışan kamu emekçileri ile yetkili sendikalar.
2)
En başta işçi ve kamu emekçisi sendikaları olmak üzere bütün
emek örgütleriyle; odalar, TZOB, Tür Köy-Sen gibi örgütlerle
birleşmek.
3)
Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı’nı geri çektirmek için
mücadele eden sendika merkezleri ve emek örgütleriyle
mücadele birliğine girmek.
4)
Yerel seçimlerde AKP başta olmak üzere özelleştirmeci
partilerin mitinglerini, toplantılarını hesaplaşma
toplantılarına dönüştürmek üzere yurt sathında bir mücadele
için harekete geçmek.
Aliağa’daki
birlik, böyle bir mücadeleyi başlatıp yurt sathına
yayabilir. Ama açık ki burada aslolan; hareketin merkezinde
yer alan sendika ve mücadeleyi üslenme sorumluluğunu
yüklenmiş olan ileri işçi kesiminin üstüne düşen görevi
başarmasıdır. Çünkü; hareketin bundan sonrası, onların
özelleştirmecileri püskürtmek için uygulamak üzere üstünde
birleştikleri bir mücadele planına; hareketi nasıl yayıp
ilerleteceklerine dair somut bir harekât planına sahip olup
olmamalarına bağlıdır. Aksi halde işletmeler satılırken
“Aliağa’daki birlik”in daha önce sıkça rastlanan “kent
platformu”na dönüşme tehlikesi her an vardır.
Özelleştirmeye
karşı çıkan güçler, ancak böyle bir plana sahip olur;
ülkedeki tüm emek güçlerini özelleştirmecilerin karşısına
dikebilirse; AKP Hükümeti’ni ve arkasındaki güçleri
püskürtmek mümkün olacaktır.
|