İŞÇİNİN EVRENİNDENŞÜKRAN SONERUykuda (5)19.02.2004Petrol-İş, kamuoyunda üyelerinin, işçilerin haklarına sahip çıkmada hak savaşımının her alanını soluksuz kullanması ile tanınır. Her olayda söyleyecek sözü, yapılacak eylemi vardır. İşçiler işyerlerinde, meydanlarda seslerini duyurarak hak savaşımında üzerlerine düşen eylemliliği bıkmadan, yılmadan sürdürürlerken siyasi iradeyi, medyayı, kamuoyunu uyarmaya yönelik yapılması gerekenler eksiksizdir. Sendikal dayanışma, yargı yolu ile hak arama savaşımı, demokrasinin hak arama araçlarının tüm yollarının denenmesinin atlanması da söz konusu değildir.
Emek cephesine iişkin araştırma yapanlar, kaynak gereksinimi olanlar çok iyi bilirler. Her konuya, soruna ilişkin verilerin toplandığı kaynak araştırmalar, dosyalar, kitaplar, disketler hazır ve nazırdır. TÜPRAŞ'ın anayasa, hak ve hukuka aykırı olduğu savlanan satışına ilişkin bilgileri içeren dosyaları da çok kabarık. Petrol-İş, ''Yıllık cirosu verilen teklifin 10 katı olan TÜPRAŞ, karanlık ilişkiler merkezindeki, borçlu bir yabancı firma...''ya ilişkin savlarında çok fazla belge sunuluyor. Siyasi iktidar, Özelleştirme İdaresi tarafından yanıtlanmayan önemli sorular yöneltiliyor.
Özet olarak gazetemiz sayfalarında yer almış, ancak medyamızca elbette gündem dışında tutulup sansürlenmiş belge, bilgilere bu köşede birkaç cümle ile yer vermenin işin boyutunu anlatabilme anlamında yararı yok. Ancak, bizim hayali ihracatçı şirketlerin, şirket adreslerinde bulunan sıradan evlerin benzeri, dosyaya belge olarak girmiş fotoğraf kareleri ''karanlık'' kavramına açıklık getirirken tüyleri ürpertiyor.
Gerek yatırımları, gerekse personel giderlerinin finansmanında, devlet hazinesinden kaynak kullanmayan, kamuya, ekonomiye çok boyutlu katkıları olan kilit kuruluş TÜPRAŞ'ın özelleştirilmesi kararının hesabının kamu adına, etkin, caydırıcı sorulamaması ayıbı bir yana. Kendi hazırladıkları yasal düzenlemeleri de ihlal ederek özelleştirilmesi kararını veren Erdoğan hükümetine karşı hak savaşımında, sendikal hareket, Türk-İş, Petrol-İş ve üyelerinin yanında nasıl bir ağırlıkla dayanışma gösteriyorlar?
Yargıda hak aramak üzere açılan ortak imzalı dava dilekçesinde bile anlamlı bir sendikal lider katılımının gerçekleştirildiğinden emin değilim. Malum koltuklarını sıkı tutmak üzere, Başbakan Erdoğan'ın her yaptığına alkış tutmayı yol bellemiş, azımsanmayacak sayıda sendika başkanı, lideri var. Bugünlerde hak aramaya ilişkin her gündemde dayanışmaya karşı önemli bir engel oluşturuyorlar.
Gerçek şu ki, sadece Petrol-İş ve işçileri değil, hak aramada yola çıkmış her hareket, sendikal, emek dayanışmasından darbe yiyor. Aynı nedenlerle, iktidarın özelleştirme kararını durdurmaya çalışan Tekel işçileri de eylemlerinde kaderleriyle baş başa, yalnız gözüküyorlar. AKP hükümeti her yaptığının yanına kâr kalması rahatlığı, şımarıklığında, yargıdan dönmüş grev yasaklama kararını bir daha verebiliyor. Kristal-İş'in, cam işçilerinin, cam işkolundaki grevlerinin ''milli güvenliğe zarar'' verdiği gibi trajikomik, milli savunma raporu ile bile onay alamamış, yargıdan geri dönmüş, haksız, hukuk dışı gerekçeyle hükümetin 2. grev yasaklamasının hesabı sorulamıyor. Kristal-İş'in, cam işçilerinin haklı tepkileri, protestoları, bir-iki sendikanın bildiri kınaması habere değer sayılmıyor...
Haftanın gündemi, yaşamsal önemde Kamu Yönetimi Temel Yasası'na karşı emek cephesinin karşı duruş sesleri cılız çıkıyor. Dün Meclis'te görüşmesi başlayan söz konusu yasa, kamu çalışanlarının kamu güvencesindeki haklarını yok eden içeriği ile elbette kamu sendikalarının tepkisini aylardır çekiyordu. Kamu sendikalarının öncülüğünde, yasanın rejimi de tehdit eden boyutları için etkili bir karşı duruş kampanyası başlatılmıştı. Elbette bu karşı duruşta başından beri Emek Platformu'nun da yeri ve ağırlığı olacaktı.
Erdoğan hükümeti aylardır giderek yoğunlaşan tepkileri, eleştirileri kulak arkası etti. Meclis'te CHP'nin siyasi boyutlu muhalefeti de yok sayıldı. Yasa Meclis, Meclis dışı muhalefete aldırılmadan çıkarılma aşamasında. Emek cephesinin tümünü kucaklayan Emek Platformu'nun meydanları dolduran güçlü eylemlerle caydırıcı ağırlığını koyabilmesi noktasındayız. Gelin görün ki daha önce tarihi belirlenmiş büyük protesto mitingi 6 Mart'a ertelendi.
Şimdilik tek başına KESK öncülüğünde karşı duruş eylemleri, Meclis önü protesto hareketleri, hafta sonu farklı illerde gerçekleştirilecek mitingler gündemde. Kamuoyuna yansımayan ayıplı durum, işçi konfederasyonları, özellikle Türk-İş ve Hak-İş içinden, kimi büyük sendikalardan gelen ayak sürmeler. Neden aynı neden. Sendikal kimlikleri erozyona uğramış, AKP iktidarı ile siyasi, inanç bağları öne çıkmış kimi büyük başkanlar, AKP'nin çok tehlikeli, amacı belli yasasına açık destek veremeseler de emek hareketinin etkin karşı duruşuna köstek olabiliyorlar. |