Bir
özelleştirme vakası daha!
Emin Çölaşan/Hürriyet
17.02.2004
SEVGİLİ okuyucularım, devletin ve milletin tesisleri,
‘‘özelleştirme’’ adı altında birilerine ölmüş eşek fiyatına
satılıyor.
Bu gidişe ‘‘dur’’ diyen yok, eleştiren yok. Burada
sizlere birkaç kez Balıkesir SEKA káğıt fabrikası ile
TÜPRAŞ özelleştirmesini somut olarak anlattım.
(Anlatmaya da devam edeceğim). Hiçbir yetkili kurumdan,
örneğin Özelleştirme İdaresi'nden ‘‘yanılıyorsun,
yalan yazıyorsun, yanlışın var’’ diyen bir yanıt, bir
açıklama gelmedi.
Balıkesir SEKA, iktidarın en büyük destekçisi bir
gazetenin patronlarına 1 milyon 100 bin dolara
armağan edildi.
Türkiye'nin altın yumurtlayan tavuğu TÜPRAŞ, ne idiği
belirsiz, karanlık, arkasında büyük olasılıkla mafya olan
bir Tataristan şirketine pazarlıksız, açık artırmasız
verildi. Ödemenin ne zaman yapılacağı bile belli değil.
Bir makam ortaya çıksın ve bunları yalanlasın!
Böyle özelleştirme olur mu?
Bugün size Malatya'dan bir ‘‘özelleştirme’’
örneği vereceğim. Sümer Holding Malatya Pamuklu Sanayi
İşletmesi için 1998 yılında özelleştirme ihalesi açıldı.
Birileri buraya 11 milyon dolar önerdi. Özelleştirme
Yüksek Kurulu bu parayı yetersiz ve düşük buldu, satışı
yapmadı.
Geçtiğimiz aylarda AKP iktidarı bu tesisleri 6
milyon 400 bin dolara satıverdi. Şimdi bu paraya satılan
tesisleri biraz tanıyalım:
Malatya'nın tam göbeğinde. Yanına belediye sarayı
yapılıyor. Arazisi 600 dönüm. Fabrika arazisi ise 129 dönüm.
İçinde binlerce ağaç var. Arazinin içinde 10 bin metrekare
kapalı bina, fabrikalarda dokuma makine ve tezgáhları,
ayrıca bağımsız elektrik üretimi yapan Gündüzbey Santralı
yer alıyor.
Malatya merkezde arsa fiyatları dikkate alındığında,
sadece arsanın değeri 50 milyon dolara ulaşıyor.
Fabrika, santral ve tesislerle birlikte toplam değer
yaklaşık 70 milyon doları geçiyor.
Bu tesislerin satış işlemi 13 Ocak 2004 tarihli Resmi
Gazete'de yayınlanıp kesinleşti. Ancak Malatya ayağa kalktı.
Bizim medyamız bu haberleri görmediği, görse de değer
vermediği için hadise kamuoyuna yansımadı.
Belediye Meclisi üyesi avukat Yusuf Sürücü,
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ve Özelleştirme Yüksek
Kurulu başkan ve üyeleri hakkında savcılığa suç duyurusunda
bulundu. Özetliyorum:
‘‘Sadece arsanın bugünkü bedeli 57 milyon dolardır.
İşletme yok fiyatına satılmıştır. Satış yapılanlar ise ne
gerçek, ne de tüzel kişidir. Henüz kurulmamış bir tüzel
kişiliğe yapılan satış yok hükmündedir. Ortada kamunun büyük
zararı vardır. Birkaç kişinin çıkarı gözetilerek Hazine
zarara uğratılmıştır. Tesislerde üretim durmuştur, makineler
çürümektedir. Kamunun zarar görmesine, birkaç kişinin haksız
ve hukuka aykırı çıkar elde etmesine neden olup görevlerini
kötüye kullandıkları için haklarında yasal işlem
yapılmasına... 24 Ocak 2004’’
Hiç kimse endişe etmesin, bu gibi dilekçelerden hiçbir
sonuç çıkmaz! Kimse bir şey yapmaz, yapamaz. 1998 yılında
11 milyon dolara verilmeyen tesisler 2003 yılında
6 milyon dolara verilir gider!
Gerçek değeri 20 milyon, 50 milyon, 70 milyon dolarmış,
ödeme 4 yılda yapılacakmış, satış yapılan tüzel kişilik bile
henüz ortalıkta yokmuş, hiç fark etmez!
Biz yaptık oldu! Biz sattık oldu!
Adına ‘‘özelleştirme’’ denilen nesne eğer
devletin-milletin malını ona buna ucuza dağıtmaksa,
TÜPRAŞ'ta olduğu gibi ne idiği belirsiz yabancı kişi ve
kuruluşlara devretmekse, eyvallah!
Ama değil.
Şimdi yine aynı şeyi yazacağım! Burada SEKA Balıkesir
ve TÜPRAŞ özelleştirmelerine defalarca değindim.
‘‘Şeffaf’’ olduğunu iddia edenlerden bir tek yanıt
gelmedi. Herhalde buna da gelmez!
Medyamız belli nedenlerle bu işlerin üzerine
gidemiyor. Oysa geçmiş dönemlerde bu gibi olaylar olduğunda
-haklı olarak- kıyamet koparılırdı.
Bu işler hep böyle gitmez. Gün gelir devran döner!..
|