Özelleştirmede açık artırma olmalı
Fatih Altaylı
15.01.2004ÖZELLEŞTİRME
İdaresi'nin yaptığı her ihaleden sonra
fiyatla ilgili tartışmalar oluyor. Genelde fiyat
‘‘düşük’’ bulunuyor.
Ben özelleştirmede ‘‘fiyat takıntılı’’ olanlardan
değilim.
Zaman zaman ‘‘negatif fiyat’’a bile inanırım.
Yani 1 milyar dolar borcu olan, her yıl da 100 milyon dolar
zarar eden bir KİT'in kuruluş değeri 999 milyon dolar bile
olsa bedavaya satılmasından, hatta gerekirse üste para bile
verilmesinden yana olabilirim.
Daha sonra bu şirket ehil ellerde kára geçince de ‘‘Bakın
kárlı kuruluşu bedavaya verdiler’’ demem.
Ancak bazı kuruluşlar var ki, bunlar gerçekten çok kıymetli.
Pazar hazır, piyasada neredeyse tekel konumunda, teknolojisi
çağdaş ve bir de kárlı.
Bu gibi şirketlerin satışında Özelleştirme İdaresi'nin
uyguladığı satış yöntemi bana çok ‘‘doğru’’ gelmiyor.
Son örnek TÜPRAŞ ihalesi.
TÜPRAŞ değerli bir şirket. Bu şirkete Zorlu Grubu'nun
liderliğindeki bir konsorsiyum 1,3 milyar dolar verdi. Şimdi
ÖYK son kararı verecek ve TÜPRAŞ satılacak. Hükümet Zorlu
Grubu'nu seviyor. (Yanlış anlaşılmasın ben de bu grubu çok
takdir ediyorum.) Büyük ihtimalle onay çıkar. Ama fiyat
tartışılacak.
Bu fiyat yüksek mi, alçak mı ben bilemem. Fiyatı az bulanlar
çoğunlukta ama bence doğru fiyatı piyasa belirler.
Bu gibi ihalelerde en doğrusu zarflar açıldıktan sonra en
yüksek telifin baz alınarak ‘‘açık artırma’’ yoluna
gidilmesi.
Futbol Federasyonu bunu yıllardar başarıyla uyguladı.
1. Lig maçlarının naklen yayın hakları bir anda birkaç
milyon dolardan önce 70 milyon dolara, oradan da 150 milyon
dolara çıktı.
Bunun sırrı açık artırmadaydı.
Aynı yolun özelleştirme ihalelerinde de uygulanması zarar
getirmez.
Getirse getirse kár getirir. |