Hediye edilen TÜPRAŞ

Emin Çölaşan

15.01.2004

TÜPRAŞ ülkemizin en büyük şirketi. Ham petrolü rafinerilerinde işliyor, piyasada satıyor. Şimdi vereceğim 2003 yılı rakamlarına lütfen dikkat ediniz:

Cirosu 13 milyar dolar. Vergi öncesi ettiği kár 660 trilyon lira. Hazine'ye 7.7 milyar dolar aktardı. Sigorta değeri 4.4 milyar dolar. Borsada işlem gören hisselerinden yola çıkarak piyasa değeri 2.3 milyar dolar.

2003 yılı net kárının 300 milyon dolar olduğu tahmin ediliyor.

Türkiye'nin en büyük, Avrupa'nın 7. rafineri şirketi. Ülkemizdeki ham petrol işleme kapasitesinin yüzde 86'sına sahip. Ayrıca petrokimya tesisleri var. Bugün yeni bir TÜPRAŞ kurmak istesek, maliyeti 6-7 milyar dolar dolaylarında.

Ülkemizde üretilen benzin, mazot, LPG, fuel oil gibi mallarla birlikte petrokimya ürünlerinin büyük çoğunluğunu TÜPRAŞ üretiyor. Pazar sıkıntısı yok, satış sorunu yok, rakibi yok. Zarar diye bir şey söz konusu değil.

En büyük piyasanın tek tabancası.

Şimdi biz bu dev kuruluşu ‘‘özelleştirme’’ adı altında 1.3 milyar dolara satmak üzereyiz!

İhaleye sadece iki grup katıldı. İhale bu fiyatı verenin üzerinde kalmak üzere. Herhangi bir açık artırma falan olmadı! Rekabet koşulları yaratılmadı. Ne oldu?

Rus şirketiyle ortak bir Türk grup ihaleye girdi, öteki gruptan biraz daha yüksek bir fiyat verdi. Rus şirketi para sıkıntısı içinde.

TÜPRAŞ onların verdiği fiyatla gitmek üzere.

Ölmüş eşek fiyatına mı? Estağfurullah! Ölmüş değil ama canlı eşek fiyatına!

Elimizde altın yumurtlayan bir tavuk var. Hiçbir sorunu olmayan dev bir kuruluş. Tıkır tıkır çalışıyor...

Ve biz bunu bu koşullarda ‘‘özelleştirme’’ adı altında satıyoruz.


TÜPRAŞ'ın devlet bütçesine bir yükü yok. Bir kamburu yok. Sorunu yok. Tam tersine, korkunç gelir sağlıyor.

Dahası, stratejik önemi olan bir kuruluş. Yarın Türkiye sıkıntılı bir döneme girdiğinde, petrol açısından sorun yaşandığında, biz bu kuruluşun yarısını bir yabancı şirketin kucağına kaptırmış olacağız.

Benim anladığım anlamda özelleştirme, kamuya ve devlet bütçesine yük olan kurum ve kuruluşların satılmasıdır. Devletin ve milletin altın yumurtlayan tavukları böyle fiyatlara nasıl satılır?

TÜPRAŞ... Milli Piyango...

Bunlar para basan makineler.

Bunları üç beş yıllık kazançları karşılığında nasıl satarız?

Oynanmak istenen oyun çok net ve açık:

‘‘Efendim biz özelleştirme yaptık, TÜPRAŞ'ı bile satıp sözümüzde durduk.’’

Etmeyin eylemeyin. Devletin milletin malına, para basan tesislerine böyle kıymayın. Ayıptır, yazıktır, günahtır.

Medyamız ve kamuoyu bu konuyu lütfen atlamasın. TÜPRAŞ'ın kurban edilmesine göz yummayalım.