Mustafa Aysan
Radikal/09.06.2004
Bir
okuyucumun ısrarlı isteği olmasa, bu konuyu yeniden yazmayı
düşünmüyor, konudan sıkılabileceğinizden korkuyordum. Israr
eden okuyucum, önceki önerilerimin, şimdi de işe
yarayabileceğini söyleyince, konuyla ilgili görüşlerimi,
yeniden sunmak istedim.
Tüpraş, Telekom, Tekel, Petkim, Sümerbank gibi büyük
KİT'lerin özelleştirilmesi bir türlü yapılamıyor,
tamamlanamıyor. Çünkü, (burada daha önceleri de söylendiği
gibi) seçilen yöntem, bu büyük kuruluşların
özelleştirilmesine uymuyor; çünkü, bu kuruluşların
değerlerinin tespitinde büyük güçlükler vardır:
özelleştirmede uygulanacak satış fiyatlarının, önyargısız
yöntemlerle tespiti zorunludur, değer üzerindeki
tartışmaların Özelleştirme İdaresi ve hükümet için
yaratacağı sorunlar, giderek özelleştirme işlerini
tıkamıştır, gelecekte de tıkayacaktır. Bu büyük kuruluşlar
için uygulanabilir en uygun yöntemin, tüm bu sorunlara,
halkımızın kabul edebileceği çözümler getirebilecek, 'halka
açılma' yöntemi olduğunu, birçok kez yinelemiştim. (Son iki
yazı, Tüpraş özelleştirmesi ile ilgilidir: Radikal'in 21 ve
28 Ocak 2004). Dünya ülkelerindeki özelleştirme
deneyimlerden çıkan derslerle, özelleştirme işlerimizdeki bu
tıkanmanın giderilebileceğini sanıyorum.
Tüpraş'ın özelleştirilmesi, 1998'de başarılı bir 'halka
açılma' uygulamasıyla başlamıştı. Şirket sermayesinin yüzde
34.5'i, küçük paylar halinde ve tartışma yaratmayan
fiyatlarla satılmış, 1.2 milyar dolar gelir elde edilmiş,
şirket yönetimi ile çalışanlarında rahatsızlık yaratmamış ve
bu başarıyı gerçekleştirenler de ilgililerce kutlanmıştı. Bu
büyük başarıdan sonra, başarıyı gerçekleştiren yöneticiler,
görevlerinden uzaklaştırılmış, kısa bir süre sonra, ÖİB,
şirketin geri kalan sermaye payının (yüzde 65.76'sının),
blok satış yöntemiyle ihaleye çıkarılacağını ve en yüksek
fiyatı verene şirketin devredileceğini açıklamıştı. Böyle
bir uygulamanın, şirket için zararlı ve şirketin yüzde
34.5'ini satın almış olan küçük pay sahipleri için adaletsiz
olduğu, o zaman çok yazılıp söylenmişti. Bu karardan sonra,
hisse fiyatları sürekli düşmüş ve iyi niyetle hisse almış
küçük ortaklara zarar vermiş, ama idare, kararını
değiştirmemiştir. İhale yapıldıktan sonra, burada, üç yıl
önce yüzde 34.5'i 1.2 milyar dolara halka satıldıktan sonra
artık devletin, şirketin yüzde 65'ini 1.3 milyar dolara
satamayacağı, devlet gücüne dayanarak yapılabilecek böyle
bir zorlamanın, büyük bir yargı hesaplaşması yaratacağı,
bunun da özelleştirme işlerimiz ve şirket yönetiminin
başarısı üzerinde olumsuz etkiler yapacağı birçok uzman
tarafından belirtilmişti.
Tüpraş özelleştirmesinin ulaşacağı sonuç henüz belli
değildir. Gelecekte, ilk ikisi başarısız olmuş, üçüncü
Petkim ihalesi vardır. İdarenin yanlışları nedeniyle değeri
çok düşmüş bulunan Telekom özelleştirmesi, yanlış olarak
parçalanmış bulunan Tekel sigara işletmelerinin
özelleştirmesi de sıradadır. Tüpraş, Petkim, Tekel ve
Telekom özelleştirmelerinde yapılmış yanlışlardan
yararlanılmalı ve bu büyük kuruluşların halka açılma
yöntemiyle özelleştirilmelerinin yolu bulunmalıdır.
'Blok satış yönteminin en önemli yararlarından biri, kısa
sürede sonuç alınması ve şirket yönetiminin tek
özelleştirmeyle özel ellere devredilmesinin sağlanmasıdır.
Özelleştirme işlerinde bu iki yararın büyük değeri vardır ve
uygulanabilecek tüm durumlarda bu yöntem uygulanmalıdır.
Ancak, şirket değerinin tespitinde güçlükler bulunan, şirket
yönetiminde devamlılığı sürdürmenin büyük önem taşıdığı ve
fiili ya da hukuki tekel durumunu taşıyan büyük kuruluşlarda
blok satış yönteminin uygulanması olanağı yoktur; ülkemizde
ve öteki ülkelerin çoğunda, böyle durumlarda, halka
açılmadan başka yöntemler başarılı olmamıştır. Halka açılma
yöntemiyle şirket yönetiminin özel ellere devredilmesinin
yolları vardır. Özelleştirme başarısızlıkları için, hukuk
sistemimizi ve bürokrasiyi suçlamanın yararı yoktur. Büyük
kuruluşlar için blok satış yönteminin uygulanması 'eşyanın
tabiatına aykırıdır.'