Finans Analiz
Yiğit
Bulut
Radikal/07.06.2004
Başlığı görünce, yeni haftaya dair beklentileri
bulabileceğinizi düşünmüş olabilirsiniz.
Maalesef sevgili dostlar, bugün yeni haftadan veya
stratejilerden bahsetmek istemiyorum. Bugün çok önemli
gördüğüm ve kamuoyunda 'Son Ruslar' olarak suçlanan
bizlerden yola çıkmak yani Tüpraş'ın satışına karşı
çıkanların tezlerini ele almak istiyorum.
Bu noktada aklınıza şu gelebilir; kardeşim, yeterince
bahsetmedin mi ? Bahsettim ama son birkaç günde gündeme
gelenler, özelleştirmenin ne kadar da güzel bir şey olduğunu
ballandıranların yaptıkları suçlamalar ve ortaya attıkları
kavramlar, beni çileden çıkarttı.
Neymiş, Tüpraş'ın satışına karşı çıkanlar 'dünya üzerinde
kalan son Doğu Bloku' temsilcileriymiş Bu cümleyi birçok
köşede okudum ve bazı TV programlarında da duydum.
Evet, güzel kardeşlerim, ben ve benim gibiler, kısaca
bizler, 'Doğu Bloku'nun son temsilcileriyiz 'Yalnız, burada
atladığınız bir ayrıntı var; Doğu Bloku dediğiniz ve
küreselleşmeye ilk teslim olan, halkını sefil eden, model de
'Tüpraş'ı iç etmek isteyen dinamiğin başka bir versiyonu
tarafından' yok edildi.
Diğer bir ifadeyle; bugün bizim durduğumuz kadar sağlam
duramadığı için binlerce insanını komşu ülkelerde hizmetçi,
köle hatta hayat kadını haline getirdi. Liberalleşme kavramı
altında, malları ve hayatları anlayamadıkları hatta hiçbir
zaman da anlayamayacakları biçimde başkalarının eline geçti.
Uzun lafın kısası; bizleri benzettiğiniz ve aşağılama amaçlı
kullandığınız 'Doğu Blok'u sizin sandığını gibi statükocu
olamadığı 'yani var olanı koruyamadığı' için bugün yok.
Statüko kavramının temeline gelince. Bana göre var olanı
korumak ve değerlere sahip çıkmak Bu noktada sizlere bir
sitemim var; son 24 yıl içinde milyar dolarlar
hortumlanırken, IMF ile yapılan anlaşmalarda dünya üzerinde
görülmemiş faiz uygulamaları yapılırken, Türk borsası
manipüle edilip Türk halkı soyulurken keşke sizler de bizim
kadar statükocu olsaydınız ve 'var olanı koruma yolunda
Tüpraş için savaştığımızın onda biri kadar savaşsaydınız
Yapamadınız, çünkü kaybedecek çok şeyiniz vardı'.
Sevgili dostlar, son 'Doğu Bloku' temsilcisi olarak bunları
belirttikten sonra çok sorulan sorulara geçmek ve bazı
detayların altını çizmek istiyorum.
-Telekom özelleştirmesi engellenmese Türkiye'nin iç borcu
olmazmış, doğru
olabilir mi? Olamaz. O gün kim ne kadar teklif verdi, devlet
zabıtlarından açıklansın ve bu tartışma artık bitsin. O gün
teklif verdiğini iddia edenlerin malvarlıkları ve kredi
imkânları neydi öğrenelim. O gün yapılmak istenen gerçek bir
özelleştirme miydi? Yoksa iç etme eğilimi miydi? İşin bir de
'İç borç olmazmış' kısmı var. İç borç tuzağı, içine
itildiğimiz ve maddi gerçeklerden bağımsız bir dinamik.
'Türkiye, içinde bulunduğu bölgede eli kolu bağlı olsun'
diye borç dinamikleriyle sımsıkı sarmalandı. Bu bağlamda,
geçmişte göreve gelen hükümetleri düşündükçe, 'İç borç
olmazdı' söylemi de gerçekçi değil.
- Tüpraş'a bir daha bu kadar para veren çıkmazmış? Allah
razı olsun, bağ bağışlamışlar. Tüpraş'ın 2000 yılında yüzde
35'i 1,2 milyar dolar halka arz edildi. Son özelleştirmede
yüzde 65'i 1,3 milyar dolar bedelle satıldı. Önümüzdeki
eylül-aralık döneminde, eğer müzakare takvimi alırsak ve
sermaye piyasasında bir hareket olursa, yüzde 65'i 1,3
milyar edecek şekilde, yönetim hissesi ayrılarak, halka arz
edilsin, satılacağına ben kefilim Halka yüzde 35'i 1,2
milyar, özel sektöre yüzde 65'i 1,3 milyar.
- Tüpraş mutlaka özelleştirilmeliymiş, satılması en zor
kuruluşmuş ? Özelleştirmenin internet sayfasına girin ve
sırada bekleyen çoğu atıl şirketlere bir göz atın. O kadar
acilse, ilk önce onlar, sonra Tüpraş.
Sonuç: Dünya genelince iktidar kavgasının 'petrol' zemininde
bölgemizde belirginleştiği, Orta Asya petrollerinin borular
ile Akdeniz'e indiği, emperyal güçlerin çevremizdeki
denizlerde üs açmak, rafineri kabiliyeti kazanmak istediği
bir dönemde, Tüpraş'ı bu fiyata satmak istemek Ulu Önder
Atatürk'ün NUTUK'ta belirttiği gibi 'Ya gaflet ya da
ihanettir'.
Bütün liberallere duyurulur.
'Doğu Bloku'ndan bir garip.
|