Başınız dönmüyor mu? 

 

Yavuz Semerci

Sabah/06.06.2004

 

Türkiye'nin gündemi başdöndürüyor.
Sizi bilmem, ben şikayetçiyim.
Örneğin kendinizi Ahmet Zorlu'nun yerine koyun.


"Tüpraş'ı alamazsın" dediler. Daraldı. Bir hafta sonra bir başka mahkeme "alabilirsin" mesajı verdi. Rahatladı. Tam derlenip, toparlanıp parayı yatırmak için gün sayarken, bu kez mahkeme "esastan" satışı durdurdu. İştahı kapadı. Hani Zorlu, ev alıyor olsa neyse! Konuştuğumuz rakam 1.3 milyar dolar. Yaklaşık 2 katrilyon lira. Bu para bulunacak. Bir bölümü kredi olarak tedarik edilecek. Alınan kredilere milyonlarca dolar komisyon ödenecek. Para bir bankaya istiflenecek. Şık bir çek hazırlanacak ve tören için gün sayılacak...
Peki ya Hazine'ye ne demeli? Tüpraş'tan gelecek yaklaşık (2003 yılı kâr payı ile birlikte) 1.5 milyar doları nasıl harcayacağının hesabını yaparken, papatya falına bakıyor: "Para geliyor, gelmiyor, geliyor, gelmiyor..."

Piyasalar, hemen hergün bir haber ile sarsılıyor. Bazen yukarı, bazen aşağı dalgalanıyor. Kıpır kıpır... Tüpraş'ın satışı durduruldu. Hop dolar yukarı, borsa aşağı. Tüpraş'ın satışını engelleyecek nitelik taşıyan "yürütmeyi durdurma" kararı, bir başka mahkemece iptal edildi. Hop. Borsa yukarı, dolar aşağıya. O ne? Yürütmeyi durdurma kararı veren mahkeme bu kez satışı tümden iptal itti. Bu kez dolar yukarı, borsa aşağı. Bunlar iki hafta içinde oluyor...

Başımıza geldi, biliyorum. Başbakan Erdoğan ile görüşüyorsunuz.
Erdoğan, ABD'nin hazır ettiği 8.5 milyar dolarlık krediyi, siyasi şart taşıdığı sürece almayacağını açıklıyor.
Önemli mi? Elbette...
IMF ile ilişkilerinin realitelere uygun süreceğini belirterek Türkiye-IMF ilişkilerinde piyasaları bozacak bir tavrın söz konusu olmayacağını söylüyor. Başka?
ABD ile AB'nin önümüzdeki hafta KKTC'ye uygulanan ekonomik ablukayı birlikte kaldırmak için görüşmelere başlayacağını bildiriyor.
Başka?
Türkiye'nin en büyük tartışma konusu olan hatta referanduma götürülmesi ihtimali bile ortaya çıkan ve 2B olarak adlandırılan Orman Kanunu'nu gündeme tekrar getireceklerini ilan ediyor.
TEKEL'in satışında yabancı firmaların danışıklı dövüş yaptıklarını tespit ettiklerini ve bu nedenle ihalenin iptal edildiğini ileri sürüyor.
Peki bu haberlerin ömrü ne kadar sürüyor? Sadece bir kaç saat. Televizyonlar bu başlıkları tartışmaya başlıyor. Başbakan ile görüşme yapan gazeteciler televizyon ekranlarında yorumlarını aktarırken, Tüpraş haberi geliyor. Tartışma odak değiştiriyor. Bu kez özelleştirmede karnemizin ne kadar zayıf olduğu konuşuluyor.

Bir sonraki günün sabahında ise Çukurova ile BDDK'nin masaya oturduğu öğreniliyor. Haber, biraz spekülasyon içermesine rağmen, önemli. Çünkü Mehmet Emin Karamehmet, 3-5 milyar dolarlık erken bir ödeme planı ile masaya oturuyor. Morali bozulmuş piyasaların beklentileri birden olumluya dönüveriyor. Öğleden sonra ise Türkiye 32 yıldan sonra ilk kez tek haneli bir enflasyon rakamı ile tanıştığının resmi bilgisi açıklanıyor. Böylece, Çukurova bilgisi sahne arkasına geçiyor.
Siyasi gündem maddelerine hiç değinmiyorum bile.
Sanırsınız ki, Türkiye bir batıyor, bir çıkıyor. Bu kadar kaos, bu kadar kaotik gelişme sizi bozmuyor mu?