Danışıklı dövüş


Servet Yıldırım

Sabah/05.06.2004

 

Çok üzerinde durulmadı ancak özelleştirmede Tüpraş ihalesinin iptali kadar önemli bir başka gelişme daha var. O da Başbakan Erdoğan'ın yaptığı bir açıklama. Erdoğan Sabah, Milliyet ve Hürriyet gazetelerinin ekonomi müdürleriyle yaptığı toplantıda TEKEL özelleştirmesinde alıcı firmaların "danışıklı dövüş" yaptığını söylemiş.


Erdoğan ile çarşamba günü görüşen gazetecilerden SABAH Gazetesi Ekonomi Müdürü Yavuz Semerci'nin notlarına göre Başbakan tam olarak, "Alıcı firmalar arasında danışıklı dövüş tespiti yapıldı" demiş ve ihalenin bu nedenle sonuçlandırılamadığını söylemiş. Bu çok ciddi bir iddia.
Hatırlarsınız, TEKEL'e ait Sigara Sanayi İşletmeleri Ticaret A.Ş.'nin özelleştirilmesi için 7 Haziran 2003'te ihaleye çıkılmış ve teklifler 24 Ekim 2003'te alınmıştı. En yükseği 1.15 milyar dolar ile Japan Tobacco International'a ait olan nihai teklifler ihale komisyonu tarafından değerlendirilmiş ve ihalenin iptaline karar verilmişti. O zaman basında TEKEL ihalesinde ortaya çıkan değerin düşük bulunması nedeniyle ihalenin iptal edildiği yer almıştı.


Başbakan'ın iddiasından sonra şimdi ortaya ciddi bir suçlama ve iki soru çıktı.


Birinci soru: Bu suçlamadan sonra TEKEL'e teklif veren ancak suçlanan firmalar yeni bir ihale açılması durumunda tekrar teklif verirler mi?


İkinci soru: Önceki ihalede Başbakan'ın deyişiyle "danışıklı dövüş yaptıkları tespit edilen" firmalar açılan yeni ihaleye kabul edilecekler mi?


Petkim ve Tüpraş'ı özelleştiremeyen hükümetin TEKEL'i özelleştirmesi artık çok zor çünkü yukarıdaki soruların ışığında açılacak yeni ihaleye katılım düşük olabilir ve böylece ihalede yeterli rekabet sağlanamayabilir. Oysa şu anda özelleştirme stratejisi belirlenmekte olan TEKEL'den 1.5 milyar doların üzerinde kaynak gelmesi bekleniyordu.


TEKEL'de yapılan yanlışlar


Sonuçlandırılmayan Tüpraş'ta olduğu gibi TEKEL ihalesinde de daha başarılı bir performans sergilemek özelleştirme otoritesinin elindeydi.


Hatırlayalım bakalım TEKEL'de hangi gariplikler olmuştu?


Son ana kadar alıcıların şirketin içini net olarak görebilecekleri bir bilanço ortaya çıkarılamamış, oluşturulan şirketlerin bilançoları birbirlerinden ayrıştırılamamıştı. Satılan firmayı ilgilendiren vergi mevzuatı belirsizdi. Devlet vergileri istediği zaman istediği gibi değiştirebiliyordu. Daha da önemlisi ihale tarihinde, satışa sunulan şirketin stoklarının ve çalışan sayısının ne kadar olduğu tam olarak bilinemiyordu.


Böyle bir şirkete gelen tekliflerin yüksek olması beklenebilir miydi? Tüm bu belirsizliklerin verilen tekliflere yansıtılması gerekiyordu ve yansıtıldı.


İhaleye giren firmalar Başbakan'ın dediği gibi aralarında anlaşmış olabilirler. Bu önemli ve üzerinde durulması gereken bir konudur ancak tek başına bu faktör TEKEL özelleştirmesinin başarısızlığı için bir bahane olamaz. Çünkü Türkiye TEKEL'i yeterli rekabet şartlarında en uygun fiyat ve koşulda satabilmek için yapması gerekeni yapamadı.