Tüpraş
şimdilik kurtuldu....
Yiğit
Bulut
Radikal/04.06.2004
Sevgili dostlar, 27/02/2004 tarihinde bu köşede 'Tüpraş'a
dur diyecek yok mu?' diye sormuş ve neden dur denilmesi
gerektiğinin gerekçelerini de sıralamıştım.
Dün gelen mahkeme kararı şimdilik Tüpraş'ı yeniden Türk
halkına bağışlarken, ben de sorduğum soruya cevap veren
yargıya teşekkür etmek ve o yazıda geçen bazı bölümleri,
kararın eleştirildiği bu ortamda, 'arkasında duranlardan
olmak' adına, bugün yeniden sizlerle paylaşmak istiyorum.
'Tüpraş'a dur diyecek yok mu?'
Bir filmden hatırladığım bir sahne ile yazıma başlamak ve
sonrasında konunun detayına inmek istiyorum. İskoçya'nın
bağımsızlığı için savaşan İskoçlar, İngilizler ile savaş
meydanında karşı karşıya geliyorlar. Karşı tarafın kalabalık
oluşu İskoç askerleri arasında korku ve bozulmaya sebep
olunca, bunu fark eden İskoç komutan şu sözleri söylüyor:
'Yıllar sonra yatağınızda ölümü beklerken, bir şans daha
verilmesi için yalvarıp, yapmadıklarınız için vicdan azabı
çekeceğinize, bugün hâlâ şansınız varken savaşın...'
Yukarıdaki satırları okuyunca 'Ne olacak film işte' deyip
geçenler olabilir. Ama geçmeyin! Bugün hâlâ şansımız varken,
yıllar sonra pişmanlık duymamak için bazı olaylara daha
ciddi gözlerle bakmamız gerekli. Bu örnekten yola çıkarak
bugün Tüpraş konusunu bir kez daha gündeme getirmek ve
üzerime düşeni yapabildiğim kadarıyla 'en azından denemeye
devam etmek' istiyorum. Tezim çok net ve açık: Orta Asya ve
Ortadoğu petrollerinin borularla Akdeniz'e inmesinin
planlandığı, ABD'nin Irak'ı işgal ederek 'Büyük Ortadoğu
Projesi'nin temellerini attığı, Kıbrıs'ta yerleşmek istediği
hatta üs kurma talebi olduğu, son olarak 'Kıbrıs için zaman
kalmadı' açıklamasını yaptığı bir ortamda; 'Türkiye'nin tek
petrol rafinerisinin son 10 yılın gördüğü en düşük piyasa
değerine yakın bir fiyattan özelleştirilmesi mutlaka
engellenmelidir.'
Bu noktada tezi desteklemek açısından Tüpraş ile ilgili bazı
gerçekleri yeniden paylaşmak istiyorum.
- Şubat 2004, Milliyet Business: Tüpraş'ı alanların parası
yok, hisseleri teminat gösterip kredi alacaklar. Bunlar
haberler, bir de verilere göz atalım.
- 2000 yılında yüzde 35'i 1.2 milyar dolar, 2004 yılında
geri kalanı 1.3 milyar dolar. Bu nasıl adalet, nasıl bir
fiyat tespiti?
- Özelleştirildiği dönemde piyasa değeri 2.3 milyar dolar,
hisse değeri 1 cent'in altında. Son altı yılda ortalama
değer 1.5 cent.
- Tüpraş'ın 2004 yılı ciro hedefi 1 milyar dolara yakın.
- Tüpraş, 2003 yılının en kârlı üç, piyasa değeri en yüksek
sekiz şirketinden biri.
Sonuç: 'Sivil toplum kuruluşlarında, devletin hâlâ
çürütülememiş kurumlarında, yargıda, TBMM'de' bir şeyler
yapabilecek konumda olan ve bu ülkeyi seven herkes mutlaka
bir şeyler yapmalı. En azından, yıllar sonra 'Ah bir şansım
daha olsa' diye sızlanmak yerine bugün denemeli.'
Sevgili dostlar, yukarıdaki yazıda belirtilen bütün
gerçeklere bugün de gönülden katılıyorum ve tekrar etmek
istiyorum; 'Tüpraş'ın bu şekilde, bu fiyattan
özelleştirilmesinde ısrarcı olunmamalıdır. Tüpraş, Türk
halkının elindeki en değerli mallardan biridir ve
'Ortadoğu-Orta Asya' merkezli yeni bir dünya düzeni
zorlanırken, değeri para ile ölçülemeyecek kadar fazladır.
Son söz: 'Sivil toplum kuruluşlarında, devletin hâlâ
çürütülememiş kurumlarında, yargıda, TBMM'de' bir şeyler
yapabilecek konumda
olan ve bu ülkeyi seven herkes mutlaka bir şeyler yapmalı'
söylemine yankı bulan bir Türk vatandaşı olarak 'Tüpraş'ı
Türk halkında bırakmak için savaşanlara' sonsuz teşekkürler. |