Piyasa-Tüpraş denklemi

 

Yiğit Bulut

Referans/02.06.2004

 

Dün sabah Ankara’da görevli bir arkadaşım aradı...Referans’ın yeni yayın hayatına başlamasını kutlarken, sözü Tüpraş özelleştirmesine getirdi ve bana ilginç gelen şu cümleyi kullandı; “diğer gazete yazılarında ve TV’lerde Tüpraş’ın özelleştirmesine en çok sen karşı çıktın, şimdi Referans var ve görünüş itibariyle daha liberal bir yapıya sahip, bir Refarans yazarı olarak bu konuda ne düşünüyorsun ?”

 

Ona hiç düşünmeden verdiğim cevabı sizlere de aktarmak ve Tüpraş konusunun detaylarını yeniden ele almak istiyorum; Herşeyden önce benim temel bir konuda bilimsel verilere dayandırdığım görüşlerim, içinde bulunduğum ortama göre değişmez...Kaldı ki, “Referans’ın amacı” görüşleri tam ve eksiksiz olarak yansıtmak ve olaylara objektif bir gözden bakarak tartışılan konularda “referans” olmaktır...

 

Bu gerçeğin altını çizdikten sonra Tüpraş konusuna dönmek ve sormak istiyorum; “Tüpraş’ın satışının yürütmesinin durdurulması, piyasalarda neden kalıcı bir etki yaratamadı ?”

 

Soruya cevap ararken, ilk etapta şu dinamiği hatırlamak gerekiyor; satışın durdurulması, piyasalarda olumsuz bir etki yaratmamış hatta karar açıklandığı gün dolar daha sakin bir seyir izlemişti.

 

“Neden ?” derseniz...”AB üyelik süreci algılama merkezli” son büyük dalga oluşurken, Tüpraş kararı ana dalgayı etkileyen bir yapı içinde algılanmadı. Üstüne üstlük piyasanın, özelleştirme kavramının olumlu katkısına rağmen, oluşan fiyattan tatmin olmaması, Tüpraş dinamiğinin ana denklemin içine dahil olmasına engel oldu. Olaya bu açıdan bakınca 21,314 seviyesinden “AB algılamasının ötelenmesi” ile başlayan trendin, 16,500 dip yolculuğunda ve oluşan tepkilerde “Tüpraş harici bir temel algılama” içinde yapılandığını görebiliriz...Uzun kafın kısası; “Tüpraş’ın fiyatı ve alıcısının kimliği piyasa dinamiğini tatmin etmedi...Son iptal ve geri dönüşün bu gerçek ışığında değerlendirilmesinde yarar var”...Tüpraş’ın satış fiyatına ve alıcısına gelince...

 

Bu noktada basında yer alan bazı detayları kısaca paylaşmak ve sonrasında yorum yaparak sonuca gitmek istiyorum...

 

  •  19 Ağustos 1999, Hürriyet: İzmit Rafinerisi'nde başlayan ve iki gündür süren yangında, 2.5 milyar dolar yanıyor. İzmit Rafinerisi, piyasa değeri 6.2 milyar dolar (yaklaşık 2.7 katrilyon lira) olan Tüpraş'ın sahip olduğu dört rafineri içinde, ham petrol işleme kapasitesi yönünden ilk sırada yer alıyor...

  •  10 Temmuz 2002, Hürriyet: Finans çevrelerinin saygın dergisi Forbes, ABD dışındaki en büyük 500 uluslararası firmayı açıkladı. Türkiye İş Bankası 325'inci, Koç Grubu 371'inci, Sabancı Grubu 453'üncü ve Tüpraş da 480'inci oldu.

  •  Ocak 2004, NTVMSNBC: Gelecek yıl 1 milyar dolarlık ihracat, 680 trilyon liralık vergi öncesi kâr hedefleyen şirkete iki grup teklifte bulundu. TÜPRAŞ'ın 2000 yılında yüzde 34.5'inin halka arzı sonrasında yaklaşık 1.2 milyar dolarlık gelir elde edilmişti. Aynı yıl TÜPRAŞ'ın piyasa değeri 3.9 milyar dolardı. 2003'e baktığımızda ise, yüzde 65.76 oranındaki hissesi özelleştirilecek olan TÜPRAŞ'ın piyasa değeri toplam 2.1 milyar dolar civarında.

  •  Şubat 2004, Milliyet Business: Tüpraş'ı alanların parası yok, hisseleri teminat gösterip kredi alacaklar…

Basında çıkanlara, bir de temel verileri ekleyelim…

 

  •  2000 yılında yüzde 35'i 1.2 milyar dolar, 2004 yılında geri kalanı 1.3 milyar dolar…

  •  Özelleştirildiği dönemde piyasa değeri 2.3 milyar dolar, hisse değeri 1 cent'in altında.    Son altı yılda ortalama değer 1.5 cent.

  •  Tüpraş'ın 2004 yılı ciro hedefi 1 milyar dolara yakın.

  •  Tüpraş, 2003 yılının en kârlı üç şirketinden, piyasa değeri en yüksek sekiz şirketinden biri…

Sonuç : Tüpraş özelleştirmesi “sonuçlanmış haliyle” piyasalara olumlu bir marjinal kaktı yapamaz…Bu bağlamda iptali veya satışı denklem içinde algılarken objektif olmakta yarar var…

 

Son söz : Altın gibi malım olsun…