Mobius’un Tüpraş uyarısı

 

 Metin Münir

Vatan/02.06.2004

 

Hollywood için Tom Cruise ne ise kalkınmakta olan ülke borsaları için Mark Mobius odur. Bir farkla ki Mobius şöhretini güzel yüzüne değil çok para kazandırmaya borçludur. Karargâhı Hong Kong'da olan ama daha çok özel uçağında yaşayan Mobius Franklin/Templeton grubunun kalkınmakta olan pazarlar fonunu yönetiyor. Bu fon Türk borsasındaki en büyük oyunculardan biridir. Mobius ülkemizi yakından tanımaktadır. Onun için TÜPRAŞ Yönetim Kurulu'ndaki iki bağımsız üyenin Özelleştirme İdaresi tarafından azledilmesi konusunda -evet, bu konuyu hâlâ unutmadım- ne düşündüğünü öğrenmek istedim.

Hatırlanacağı gibi, bağımsız üyeler TÜPRAŞ'ta yüzde 36 hisseye sahip olan yerli ve yabancı yatırımcının çıkarlarını korumak üzere seçilmişlerdi. Ancak, geriye kalan hisseler Taftneft-Zorlu ortaklığına satılınca sanki azınlık ortaklar ortadan kaybolmuş gibi onları temsil edenler Yönetim Kurulu'ndan atıldı. Mobius'a bu konuyu nasıl değerlendirdiğini sordum.

İşte cevabı: "Bu olay Türkiye'de iyi yönetişim konusunda bir geri dönüştür. Azınlığı temsilen yönetim kuruluna üyelerin seçilmesi Türk hükümetinin şeffaflık ve açıklık konusundaki tutumunda bir dönüm noktası olmuştu. Bugün ise Türkiye'de herhangi bir şeyin değişmiş olduğundan şüphe etmeye başladık."

TÜPRAŞ'ta olanların kurumsal yatırımcılar için anlamı nedir? "Kurumsal yatırımcılar ülkelerde meydana gelen bu tür değişiklikleri çok dikkatle izler. Dünyada olup bitenler çerçevesinde iyi yönetişim çok önemlidir. Bir ülkede şeffaflık azaldıkça yatırımcılar uzun vadeli yatırımları için daha yüksek (risk) primi talep eder. Bu da yatırım maliyetini ve yatırım miktarını azaltır."

Kararını değiştirmesi için Türk hükümetine müracaat etmeyi düşünüyor musunuz? "Herhangi bir makama, bir kararını değiştirmesi için müracaat etme niyetimiz yok. Sadece hükümette birilerinin bu tür davranışların öneminin farkına varmasını ümit ediyoruz."

Özelleştirmelerde hep arzedilen şirketlerin "ucuza" gittiğinden veya "değerini bulamadığından" şikâyet edilir. Türk şirketlerinin "ucuz" olmasının iki nedeni var. Özelleştirmede yapılmaya devam edilen acemilikler ve Türkiye'nin yüksek riskli bir ülke olması.

Ortam her zaman belirsiz, gelecek pusludur. TÜPRAŞ örneğinde de görüldüğü gibi, idarenin ne zaman, ne yapacağını kestirmek mümkün değildir. Bunun için yatırımcı, riskin maliyetini satın alınması planlanan şirketinin fiyatından düşer. Eğer özelleştirmede istenilen fiyatlar elde edilemiyorsa bunda kabahat şirketlerden çok bir türlü yatırım ortamını düzeltemeyen idarededir.