POAŞ GERÇEĞİ - 2
Tuncay Mollaveisoğlu
Akşam Gazetesi
16.10.2003
Devletin en
karlı şirketi Petrol Ofisi'nin özelleştirme sürecinde
yaşananlar Türkiye'nin yolsuzluk çukuruna atılan yeni
yöntemlerle tarihe geçti
Petrol Ofisi'nde bugüne kadar yaşananlar, Türkiye'de olduğu
gibi dünyada da eşi görülmemiş bir özelleştirme örneği (!)
ortaya çıkardı.
İş Bankası ve Aydın Doğan'ın şirketi, Petrol Ofisini satın
almak için İş-Doğan A.Ş'yi kurdu. Daha sonra bu şirket,
aralarında devletin bankası Vakıfbank'ın da olduğu bankalar
konsorsiyumundan borç alarak POAŞ'ı satın aldı. Böylece
şirket 1.2 milyar dolarlık yükün altına girdi. Ancak İş -
Doğan, halka açık karlı Petrol Ofisi ile birleşerek, borcu
Petrol Ofisi'ne ödetmek istedi. Bu operasyon sonunda,
ceplerinden para çıkmayacak, kendi kendini ödeyen Petrol
Ofisi'ne de sahip olacaklardı. Bu dünyadaki özelleştirme
uygulamalarında bir ilkti. Çünkü İş-Doğan, Petrol Ofisi'ni
satın alırken borca giriyor, hem bu borcu ödettirmek, hem de
teminat göstermek için, satın aldığı şirketle birleşiyordu.
Devlet sattığı POAŞ hissesinin parasını, yine sattığı
POAŞ'tan istiyordu. Alamayınca da sattığı şirkete vade
yapıyordu. Üstelik bu operasyon Doğan Grubu'nu zengin
ederken, devlet hem parasını zamanında alamıyor hem de
trilyonlarca lira Kurumlar Vergisi'nden vazgeçiyordu.
Kredilere temettü garantisi
İş-Doğan Petrolcülük Yatırımları A.Ş'nin teminat skandalı
bununla sınırlı değil. POAŞ'ı satın almak için banka banka
dolaşan şirket, kullandığı kredilere teminat olarak POAŞ'ın
temettü ödemelerini gösterdi. Yani İş-Doğan, henüz sahibi
olmadıkları şirketin temettülerini garanti göstererek
bankalardan kredi buldu. Bu operasyonla POAŞ'ın karlılığı ve
nakit akışı olumsuz etkilendi. Oluşan zarar nedeniyle
yatırımcıların temettüleri ödenmedi.
Vakıfbank'ın en büyük borçlusu
Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu'nun 2001 yılı
Vakıfbank raporunda Doğan Grubu bankanın en yüksek borcu
olan holdingler sıralamasında toplam 137 trilyon lira borçla
birinci oldu. İş- Doğan'ın, Petrol Ofisi'ni almak için
Vakıfbank'tan kullandığı kredi yaklaşık 100 trilyondu.
Altın hisse kaldırıldı
Petrol Ofisi'nin özelleştirme sürecinde yaşananlar,
yolsuzluk çukurundaki yeni yöntemlerle tarihe geçti. POAŞ'ın
satış sürecinde atılan her adımda ayrı bir usulsüzlük
yapıldı. Meclis Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu raporunda
yer alan bir diğer usulsüzlük 'altın hissenin'
kaldırılmasıydı. POAŞ çok stratejik bir kurum olduğundan,
ihale şartnamesinde 5 yıl süreli altın hisse şartı
koyulmuştu. Bunun anlamı POAŞ'ta olası hisse devrinde ya da
şirketin geleceği ile ilgili kararlarda devletin veto hakkı
bulunmasıydı.
Ancak Özelleştirme Yüksek Kurulu, (ÖYK) 24 Nisan 2002'de
sürpriz! bir karar aldı. Yetkisi olmadığı halde altın
hisseyi kaldırdı. Böylece İş Bankası ve Doğan Holding,
POAŞ'la ilgili nasıl bir karar alırsa alsın, devletin söz
hakkı olmayacaktı. İş-Doğan ortaklığının borç aktarma
operasyonunda devlet 'ayak bağı' olmaktan çıkarılmıştı.
Yolsuzluk Komisyonu'na sunulan POAŞ raporunda, altın
hissenin kaldırılmasının, ihaleye giren diğer firmaların
aleyhine haksız rekabete yol açtığı vurgulanıyor. Raporda,
ihalede şartların sonradan değiştirilmesi, başlangıçta
ihalede getirilen şartlarda fiyat teklifinde bulunan
firmaların aleyhine olduğu belirtiliyor. Müfettişler dönemin
sorumluları ile ilgili Meclis Soruşturması açılmasını
istiyor.
Ortak olan borca girdi
Petrol Ofisi'yle ilgili 2002 yılında yapılan operasyonlar
bununla sınırlı değil. 15 Mart 2002'de POAŞ'ın yüzde 16.5
oranındaki hissesi de halka arz edildi. Yurtiçi küçük
yatırımcıya 26 bin 400, büyük yatırımcı ve kurumsal
yatırımcıya 28 bin 800, yurtdışı kurumsal yatırımcıya ise 30
bin lira fiyatla bu hisseler satıldı. Ancak o gün bu karlı
kurumun hisselerini alarak ortak olanlar, aylar sonra bir
milyar dolarlık bir borca da ortak olacaklarını tahmin
edemezlerdi.
Benzersiz satış modeli
2000 yılında POAŞ'ın yüzde 51'ine sahip olan İş-Doğan
Şirketi, iki yıl sonra bir temmuz ayında hisse oranlarını
yüzde 76.8'e çıkardı. İş-Doğan, yüzde 25.8'lik hisseyi 4 ay
önceki uluslararası kurumsal yatırımcıya verilen fiyat olan
30 bin liradan satın aldı. Oysa özelleştirmenin de gereği
olarak Özelleştirme İdaresi'nin bu hisseleri halka arz
etmesi gerekiyordu. Tepkiler karşısında Özelleştirme
İdaresi'nin yaptığı açıklama ilginçti: 'Halka arz kaydıyla
blok satış modeli uyguladık'.
Uzmanlar bu modelin dünyada bir eşinin daha olmadığını
söylüyor. 371 trilyon liraya bu hisselere talip olan Aydın
Doğan bu güne kadar 100 trilyon ödedi. Kalan 271 trilyon
liralık borcunu da rekabet kurallarına aykırı bir şekilde
2007 yılına erteledi. Yani POAŞ'a usulsüz yolla adım adım
sahip olan İş-Doğan, borcunu da bir başka usulsüzlükle
vadeye yaymayı başarmıştı.
Kirli oyun ortaya çıktı
Ancak bu kirli pazarlık kısa süre sonra basına sızdı.
Kamuoyunun tepkisi büyüktü. Çünkü Petrol Ofisi halka açık
bir şirketti ve bu şirketin zararda olan İş-Doğan'la
birleştirilmesi POAŞ'ın da zarar etmesine neden olacaktı.
POAŞ'a ortak olan küçük yatırımcılar, kendi istekleri
dışında gerçekleşen bu birleşmeden zarar edecekti.
Birleşme vurgununa 'çağrı' şartı
Tepkiler üzerine Sermaye Piyasası Kurulu birleşme yapılmadan
önce İş Doğan'ın küçük yatırımcılara çağrıda bulunmasını
şart koştu. Yani isteyen küçük yatırımcı hisse senetlerini
satabilecekti.
'Çağrı' bir vurgun yöntemi oldu
Bu şartın ardından çağrı fiyatının ne olacağı tartışılmaya
başlandı. Ancak İş-Doğan burada da müthiş bir operasyonla
küçük yatırımcıya ödemeleri gereken 300 milyon doları cebe
indirmeyi başardı. Bu skandal, Sermaye Piyasası uzmanlarının
gözünden kaçmadı. Uzmanlar yaptıkları araştırmanet sitesi
Digimedya'da yayınladılar.
Borç ötelemeyi gizlemenin cezası 3
yıl hapis
İş-Doğan Ortaklığı'nın POAŞ'ın satışından kaynaklanan 271
trilyon liralık borcunun, 2007 yılına kadar ötelenmesini
öngören operasyonun Borsa'dan gizlenmesi, iş ve hukuk
çevrelerince Sermaye Piyasası Kanunu'nun (SPK) açık ihlali
olarak nitelendi.
İş Bankası ve Doğan Grubu'nun İMKB'de işlem gören kağıtları
bulunduğuna dikkat çeken hukukçular, ötelemenin
gizlenmesini, SPK'nın 47'nci maddesinde yer alan ve bir
yıldan 3 yıla kadar hapis cezasını öngören 'içeriden
öğrenenler' eylemi olarak değerlendirdiler.
SPK'nın 47'nci maddesi, sorumluluk yönünden gerçek kişilerin
yanı sıra tüzel kişilerin yetkililerini de kapsıyor. İMKB'de
işlem yapan kişi veya aracı kuruluşlar, 'borç öteleme'
operasyonunun gizlenmesi nedeniyle Cumhuriyet Savcılığı'na
suç duyurusunda bulunursa, ötelemeyi gizleyen İş Bankası,
Doğan Grubu ve Özelleştirme Yüksek Kurulu yetkilileri
hakkında soruşturma başlatılıp dava açılabilecek.
SPK'nın 47'nci maddesinin 'içeriden öğrenenler' eylemiyle
ilgili fıkraları özetle şöyle:
1'inci fıkra:
'... Sermaye piyasası araçlarının değerini etkileyebilecek,
henüz kamuya açıklanmamış bilgileri kendisine veya üçüncü
kişilere menfaat sağlamak amacıyla kullanarak sermaye
piyasasında işlem yapanlar arasındaki fırsat eşitliğini
bozacak şekilde yarar sağlamak veya bir zararı bertaraf
etmek, içeriden öğrenenlerin ticaretidir. Bu fiili işleyen
gerçek ve tüzel kişilerin yetkilileri bir yıldan 3 yıla
kadar hapisle cezalandırılırlar..'
3'üncü fıkra:
'...Sermaye piyasası araçlarının değerini etkileyebilecek,
açıklamakla yükümlü oldukları bilgileri açıklamayan gerçek
kişilerle, tüzel kişilerin yetkilileri ve bunarla birlikte
hareket edenler, bir yıldan 3 yıla kadar hapisle
cezalandırılırlar...' |