Enflasyon düşüyor, ücretler  daha hızlı düşüyor...

 MUSTAFA SÖNMEZ

 

Enflasyondaki düşüş baş döndürüyor. Yıllık hedef olan yüzde 20’yi gerçekleştirmek artık işten bile değil. 2004’te ise yüzde 12 hedefine ulaşılacak.

Enflasyonun düşüş fotoğrafı çok çekici. İyi de enflasyon düşerken reel ücretlere ne oluyor ? Ücretler, enflasyonun aşındırıcı etkisinden kurtuluyorlar mı ?  Enflasyondaki düşüşle beraber reel ücretlerde bir düzelme sözkonusu mu?

İşte DİE’nin yayımladığı Kazanç Endeksinin verileri, enflasyondaki düşük artışların yine de ücret artışlarından daha hızlı olduğunu, dolayısıyla, düşük enflasyon şartlarında bile reel ücretlerin gerilediğini ortaya koyuyor.

Önce, 2001 krizinin patladığı Şubat krizinden bugüne fiyat artışları ile imalat sanayii ücret artışlarını karşılaştıralım. 2001 Mart ayında TÜFE endeksi 3780’i gösteriyor. 2003’ün 6. ayına geldiğimizde endeks 8363. yani TÜFE’de krizden 2003 ortalarına değin  yüzde 121.2 artış var.

Şimdi de imalat sanayiinde çalışılan saat başına kazanç endeksine baktığımızda aynı dönemde cari ücretlerdeki artışın yüzde 82’de kaldığını görüyoruz. Bir başka deyişle, krizden bu yılın ortasına  fiyatlar yüzde 121 artarken, ücret artışları yüzde 82’de kalmış.

Ücretlerin en büyük gerilemeyi 2001 yılında yaşadığını görüyoruz. 2001’de TÜFE yüzde 68.5 artarken cari ücretlerde artış yüzde 31.8’de kalmış. Bu radikal düşüşten sonra 2002 ve 2003’te ücretler belini bir türlü doğrultamamış. 2002’nin tamamında yüzde 30 dolayındaki fiyat artışları ile cari artışlar paralel gittiği için 2001 kaybı telafi edilememiş. 2003’ün ilk 6 ayında da TÜFE yüzde 12 artarken ücretlerdeki artış yüzde 9.7’de kalmış.

Böylece aylık fiyat artışları yüzde 1-2’lere düşse de ücretlerde aynı tempoda artış olmayınca reel ücretlerin azaldığını ve hanelere daha az gelir girdiğini görüyoruz.

Kuşkusuz hanegeliri sözkonusu olunca haneye giren reel gelirin durumuyla yetinmeyip  işsizliği de dikkate almak gerekiyor. Çünkü hanehalkındaki ücretlinin reel ücretinin azalması ile sınırlı kalmıyor yoksullaşma, aileden diyelim 1 ya da iki kişinin işsiz kalması da haneye giren geliri mutlak anlamda  azaltıyor.

2001’den bu yana açık işsiz sayısının , kriz sonrasının büyüme trendine rağmen azalmayıp arttığını görüyoruz. Böyle olunca reel ücret kaybının yanısıra, işsizliğin artarak sürmesi “iyileştiği” söylenen ekonominin çalışan sınıf ailelerine yansımadığını, büyümenin daha çok stoka üretim ve ihracata yönelme ile yaşandığını, ihracatta da rekabet gücü olarak düşük reel ücretten tepe tepe yararlanıldığını gözlemliyoruz.

Örneğin TV seti ihracatının patlamasının ardında, bu sektördeki reel ücret düşüşünün Şubat krizinden bu yana yüzde 33’ü bulduğunu, aynı düşüşün ihracata dönük giyim sanayiinde yüzde 20’ye yaklaştığını eklememiz gerekli.