Kölelerin gözü açılıyor! Ece Temelkuran Milliyet Pazar
12.10.2003
Özelleştirmeler veya yeni İş Yasası yüzünden işsiz kalanlara ne oluyor sanıyor acaba hükümet? Buharlaşmıyor o insanlar. Öfkeleniyorlar. Sonra da, nasıl diyeyim, olaylar gelişiyor!
Yeni köleler geliyor
İş yasası denilen hadise, sermayeyi elinde bulundurduğu için
iş ilişkisinde baştan güçlü olan işverene karşı işçiyi
korumak üzere icat edilmiştir. Bütün dünyada işveren,
kudretini zulme dönüştürmesin diye yapılır bu yasa. Ama
şimdi: "63. maddeye göre ise denkleştirme sistemi
çerçevesinde işçiler günde 11 saat kadar
çalıştırılabilecektir. Bu durumda haftanın altı günü
çalışılan bir iş yerinde işçiler, bir ayda üç hafta boyunca
kesintisiz haftada 66 saat çalıştırılabilecektir. Haftada 66
saatlik çalışmanın 19. yüzyıla, 20. yüzyılın başına ait
olduğunu, izleyen dönemde çalışanlar lehine sosyal politika
çerçevesinde azaltıldığını hatırlatmaya gerek var mı?"
(Yüksel Akkaya, "Neden ve kimin için?"-Birikim dergisi,
Eylül sayısı)
Büyük TV kanallarının haber bültenlerinde veya yüksek
tirajlı gazetelerde rastlayamadınız muhtemelen. Ama İzmir'de
Polkima A.Ş.'nin yüzü aşkın sendikalı işçisi yeni yasanın
işverene verdiği haklar yüzünden "lokavta" uğradı. İşveren
sendikayı istemiyor diyorlar ve şimdi direniyorlar. Başka
başka yerlerde insanlar işten atılıyor, işverenin keyfine
göre olması gerektiğinden az veya çok çalıştırılıyorlar. Bu
arada işte özelleştirmeler de bastırıyor.
Türkler aslında Arjantinli mi acaba? Özelleştirmeyi savunanlar pek şık, pek cilalı laflar etmeyi bundan sonra da sürdürecekler. Çünkü İş Yasası'nın gerekçesinde söylendiği gibi "yeni çağa ayak uydurmak lazım"! Ve yeni çağ, köleliği istiyor. Sistem çökmeye başlamışken artık ayakta kalmak için daha ucuz ve daha uysal bir iş gücü talep ediyor. Ama sonunda ne oluyor? Neo-con'lar, işverenler, sermayenin bekçisi hükümetler işsiz kalan veya bu korkuyla yaşayanların buharlaşıp yok olduğunu sanıyor olabilirler. Öyle olmuyor ama. Ben gördüm Arjantin'de: Başka bir şey oluyor. Petrol-İş gibi sendikalar öncülük ediyor ve işçiler üretimdeki söz hakkını kullanmaya başlıyor. İmece ve komün sistemleri kuruluyor, örgütleniliyor. Şöyle söyleyeyim: Sonra da olaylar gelişiyor. Velhasıl bir "güzelleştirme harekatı" oluyor; ortam güzelleşiyor! |