Özelleştirmeye muhalefet (II)

22/07/2005

Taylan Erten

 

Hindistan'ın ekonomi gazetesi "Economic Times"'ın haberine göre, Tüpraş'ın blok yüzde 51 hissesine talip Hintli IOC'nin "üst düzey" bir yetkilisi şunları söylüyor: "Özelleştirme sonucunda Tüpraş'ın kontrolü el değiştirecek. Biz, aralarında Repsol, ENI, Shell'in de bulunduğu şirketlerle yarışa katıldık. IOC için Tüpraş'ın jeopolitik önemi çok yüksek. Çünkü, ihaleyi alırsak Avrupa pazarının yanı sıra Hazar petrollerine de ulaşacağız." Hintli IOC'nin Tüpraş'a sahip olmak istemesinin net gerekçesi bu: Yüksek jeopolitik önem ve stratejik çıkarlar!

 

Başbakan'ın, yabancılara "blok" satılmak üzere sırasını bekleyen Erdemir'i yersiz ve talihsiz "pislik içinde" kötülemesine lâyık gördüğü Türkiye'de Tüpraş'ın da, iktidarın yanlış özelleştirmelerdeki inadına, kamuoyunun "genel" duyarsızlığına kurban edilmesini ibretle izliyoruz. Ama, şu soruyu sormak da bizim görev ve sorumluluk alanımıza giriyor:

 

Tüpraş'ın jeopolitik ve stratejik değeri IOC ve "ön elemeden" geçen diğer yabancı talipler için "çok yüksek" de, Türkiye için değil mi? Türkiye'nin, Tüpraş'ın tamamını alırsa, batıda Avrupa'ya, doğuda Hazar petrollerine ulaşmayı stratejik amaç edinen IOC kadar bile ulusal stratejik çıkarları ve kaygıları yok mu? Bu soru Lübnan-Suudi kırması Oger'e 6.5 milyar dolar bedelle teslime hazırlanan Türk Telekom'u ve talipleri arasında Hintli Mittal'in de bulunduğu yabancı gruplara blok devir için "düğmeye basılan" Erdemir'i de kapsıyor.

 

Türk Telekom'la devam edelim; Başkent İktisatçılar Derneği'nin kapsamlı araştırmasından, Türkiye'deki özelleştirme ezberini bozacak bazı bilgileri aktaralım: Çoğu Avrupa'da 25 ülkeden 16'sının telekom şirketlerinde "devlet hissesi" yüzde 35 ile 100 arasında değişiyor. Diğerlerinde devlet yüzde 1 ile 3.5 arasındaki hisseyi "altın hisse" takviyesiyle elinde tutuyor. Özelleştirmelerde "halka arz" yöntemi ağırlıkta. Telekom sektörünün "stratejik" sayıldığı bu ülkelerde yabancı sermayenin azami sınırı yüzde 49. Türkiye'nin telekomu da stratejik... Anayasa Mahkemesi'nin 1994/45 sayılı kararında şöyle yazıyor: "...Telekomünikasyon ve elektrik gibi stratejik öneme sahip kamu hizmetlerinin yabancılaşması, ülke savunması, güvenliği ve bağımsızlığı yönünden sakıncalıdır." Yüksek Mahkeme'nin bu yargısını "...Özelleştirme yoluyla giderek yabancıların nüfuzuna yol açılması ülke bağımsızlığı yönünden kabul edilemez" düşüncesine dayandırdığını da belirtelim.

 

Türk Telekom'un firma gücüne ilişkin verileri tekrarlamaya gerek yok. Bunlar sıkça yazılıyor. Üzerinde durulmayan ve sorgulanması gereken bir husus şu: Oger'in Türk Telekom'a 6.5 milyar dolar teklif ederek "yeni sahip" ilan edildiği ihaleden 10 gün önce 5 milyon aboneli, 500 milyon dolar kâr eden Pakistan Telekom'un yüzde 26 hissesi 2.6 milyar dolara satıldı. Buna göre, Pakistan Telekom'un tamamı 10 milyar dolar. Her bakımdan dört kat daha büyük Türk Telekom'un yüzde 55'i 6.5 milyar; tamamı ise 12 milyar dolar! Neden ve niçin?!

 

Gelelim Tüpraş'a... Türkiye'nin tek bütünleşik rafineri gücü. Satılmasına alkış tutan özel sektör dahil kimsenin yenisini yerine koymayacağı bir iktisadi değer. Kamunun kontrolünde bulunmasının Türkiye'ye hiçbir zararı yok. Çok yönlü faydası tartışılmaz bir kuruluş. İktidar ve ÖİB, tamamını yabancılara satmak için her türlü "manipülasyonu" yapıyor. Yabancı talipler ise kamu şirketleri: Hintli IOC'nin yüzde 92'si, İtalyan ENI'nin yüzde 36'sı, Polonyalı PKN Orlen'in yüzde 27.5'i, Avusturyalı OMV'nin yüzde 31.5'i, Macar MOL'ün yüzde 12'si devletin elinde veya kontrolünde... Tüpraş'ın yüzde 51'i ise iktidara ve yerli ortak girişimi ciddi bulmayan özel sektörün bazı "koçlarına" fazla geliyor! Ama, umutsuzluğa gerek yok. Türkiye'de dar bir kesimin "rahlesinden" beslenen "özelleştirme ezberi" bir şekilde bozulacağa benziyor. İşaretler güçleniyor. Sonbaharı bekleyelim!