Özelleştirmenin neresinde yanlışımız var

Esfender Korkmaz

21 Temmuz 2005

 

1980 sonrası, ‘’dışa açık piyasa ekonomisi" rüzgarı öyle bir esti ki, çoğu konuda düşünmeden, pat diye karar verdik... Bu rüzgarda 1980 ve öncesinde yaşanan ekonomik ve sosyal krizlerinde  etkisi oldu... 24 ocak kararları adeta bir tepki kararlar olarak oluştu.

 

Özelleştirme de, hem dünya da yeni liberal politikaların, hem de bizde dışa açık piyasa ekonomisi heyecanının  rüzgarı içinde ortaya çıktı.

 

Hatta son 20 yıldır kafalarımıza öyle yerleşti ki, artık önyargı haline geldi... Önyargı haline geldiği için bu gün birçok kimse  önüne arkasına bakmadan, ‘’ne olursa olsun  özelleştirme bir an önce bitsin ‘’diyor...

 

Hatta, aynı kimseler, Bulgaristan, Macaristan ve diğer eski Sovyetlere dahil ülkeler özleştirme yaptı... Özelleştirmede bizden daha ileri gittiler... Diye şikayet ediyorlar.

 

Aslında, bu ülkeler 70 yıl sosyalist sitemle idare edildiler... O zaman da bu ülke insanları herkesten önce bu sistemi benimsemişlerdi... 70 yıl sonra neden vaz geçtiler?

 

Kaldı ki  böyle  bir yaklaşım içinde ele alınırsa, özelleştirme bir hedef oluyor... Oysaki özelleştirme, devletin ve piyasanın yeniden yapılandırılması için bir araçtır... İktisat politikalarının bir aracıdır.

 

Biz her şeyde olduğu gibi, özelleştirmenin altyapısını hazırlamadan, özleştirmeye başladık... Anayasamızda bile özelleştirme yoktu... Kamulaştırma ve devletleştirme vardı... Ancak 1999 yılında özleştirmeyi de koyabildik.

 

Özelleştirmenin bir diğer alt yapısı ise, devletin yeniden yapılanması  ise, bu güne kadar gündeme gelmedi... Devletin yeniden yapılanmasının, temel felsefesi, özel malları özel sektörün, kamusal malları kamu sektörünün üretmesidir.

 

Yani, devletin ayakkabı üretmesi, otel işletmesi doğru değildir... Buna karşılık, savunma, güvenlik, adalet gibi klasik devlet hizmetlerini devlet yapacaktır.

 

Buraya kadar kolay ve tartışmasıdır... Tartışmalı ve düşünülmesi gereken, hem özel faydası olan, hem de üretiminden dolayı topluma dış fayda sağlayan mal ve hizmetleri kimin ve ne oranda  üreteceğidir.  

 

Örneğin eğitim ve sağlık hizmetlerinin topluma olan faydası kişiye olan faydasından daha yüksektir... Bu nedenle bu hizmetlerin, ya patronu olmayan toplumsal organizasyonlar veya  devlet tarafından görülmesi gerekmektedir... Yalnızca özel fayda ve karlılık düşünülürse, piyasa   bu hizmetlere  gerekli kaynakları  ayırmakta yetersiz kalır.

 

Öte yandan, özel kullanımda da olsa, gerek ekonomik ve gerekse piyasa açısından stratejik mallar da bulunmaktadır... Bunların da toplum refahında ve piyasanın düzenlenmesinde dış yararları vardır...

Telekom örneği... Ereğli Demir çelik örneği bunlardandır...

 

Bu hizmetleri özel sektör de yapabilir... Ancak bütün ekonomiye girdi sağladığı olduğu için, fiyat stratejisi karlılık esasına göre olur..

 

Bunları almak  yerine, yabancı veya yerli sermaye, yenilerini neden kurmuyor?