Özelleştirmeye muhalefet (I) 20/07/2005 Taylan Erten
Özelleştirme "iktidar" olur mu? Taşeron siyasetçinin "ezberine", sermayenin "kasasına", medyanın "diline", bürokratın "mezat tokmağına" dolanırsa, olur! Türkiye'de özelleştirme 20 yıldır iktidarda. Peki, muhalefet nerede? Muhalefet de Türkiye'de... Ciddi bir muhalefet bu... Hesapla, kitapla, mantıkla, hukukla konuşuyor ve medyada, siyaset kürsülerinde, tartışma düzlemlerinde sesi soluğu kesilmek istense de, mücadelesini sürdürüyor. Bu mücadelenin de kamuoyuna bütün yönleriyle yansıtılması lâzım.
Lâkin, "ezber" beyinlere öylesine işledi ki kalemler, diller, zihinler "tek istikametin" dışında her "yola" kapalı. Kamu veya devlet ekonominin hangi alanlarından çekilirse iyi, çekilmezse "kötü" olur; hangi alanlarda kalması zorunludur; hangi alanlarda "kamu yararı", "ulusal menfaat" vardır, hangilerinde yoktur? Bunları tek tek sektörler ve işletmeler bazında tartışmayan, sorgulamayan "iktidardaki" özelleştirme belli ki yola inatla devam edecek. Muhalefet de bu inadı kırmak için elinden geleni yapacak. Ta ki, "müessese özelleştirme kafası" iktidardan gidinceye kadar... Gitmese bile "o kafayı" makul bir zihniyet kalıbına dökünceye kadar...
Özelleştirme Türk Telekom ve Erdemir'le birlikte 20 yılın en keskin virajına girdi. Erdemir çok ilginç gelişmelere gebe. İktidar Türk Telekom'u İtalyan-İngiliz destekli Lübnan-Suudi kırması Oger'e blok halinde, 6.5 milyar dolara devretmeye hazırlanıyor. Muhalefet de direniyor. Dün Türk Telekom işçileriyle kamu çalışanları ortak bir protesto eylemi düzenlediler. TMMOB Makine Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkan Emin Koramaz da eylemi destekleyen bir açıklamada bulundu. Aktarılan bilgiler bu açıklamadan alındı.
Türkiye'de neredeyse cumhuriyet dahil hiçbir kurumu "stratejik" görmeyenlerin aksine, iletişim sektörünün bu niteliğini açıkça ifade eden cümle, eski ABD Başkanı Clinton'un yardımcısı Al Gore'a ait: "Eskiden bir ülkenin limanlarına sahip olunarak ona hükmedilebilirdi. şimdiyse iletişim altyapısına sahip olunarak hükmedilebilir." Bu cümle ABD yönetiminin küçük bir telekom şirketini 24 milyar dolara satın almak isteyen Alman Telekom'a neden izin vermediğini de çok iyi açıklıyor.
Türk Telekom'un 6.5 milyar dolara tümüyle yabancılara devredilmesinin en kritik boyutu bu. MMO'nun açıklamasına göre, "Telekomünikasyon ve kişisel bilgisayarlarla yaratılan yönetim bilgi sistemleri veri kaynaklarının, nakit akışının, üretim işlevlerinin, sunucu ve müşteri hareketlerinin, pazar bilgilerinin kontrolünü artırma olanaklarını yaratmaktadır. Bu olanaklar herhangi bir yerden küresel ağa bağlanarak rahatlıkla kullanılabilir."
Şimdi kritik noktaya geliyoruz: "Fakat, telekomünikasyon alanında ulusal kurumlar ve düzenlemeler çokuluslu şirketlerin rahatça küresel bir ağa bağlanmasını engelleyici bir faktör oluşturmaktadır. Ulus aşırı sermaye, üzerinden milyarlarca doların aktığı telekom sistemlerinin işletilmesini, politik tercihleri değişebilecek ulus-devletlere bırakmayacak kadar önemsemektedir." Oger de önemsiyor: üretim ve katmadeğerli hizmetleri daha önce özelleştirilen Türk Telekom'un altyapısına ve temel hizmetlerine sahip olmak için kendi açısından "doğru" olanı yapıyor. Ne ki, Oger'in "doğrusu", Türkiye'nin yanlışı oluyor! Açıklamadaki "...TT'nin yeniden kuruluş maliyeti 200 milyar dolara ulaşmaktadır" cümlesi "abartılı" mıdır?
Ama Oger'in, bir yerlerde takılmazsa, kontrolu altına alacağı Türk Telekom şöyle bir milli kuruluş: "840 işyeri, 3 bin bayi, 3.5 milyon km bakır kablo şebekesi, 100 bin km fiber optik kablo, Haziran 2004 itibariyle 19 milyon sabit hat abonesi ve 21 milyon hat kapasitesi, 500 bin aboneli ADSL ağı, yüzde 100 dijitalleşme, yüzde 26 sabit hat penetrasyonu, mobil telefon pazarında yüzde 15 paya karşılık yaklaşık 5 milyon aboneye sahip Avea'nın yüzde 40 sermaye hissesi. Ne dersiniz, bugün yeniden kurulmaya kalkılsa 200 milyar dolar etmez mi? Ve böyle bir işletme 6.5 milyar dolara hangi hakla, hangi gerekçeyle ille de yabancılara satılır? Bunun hesabı olmaz mı?
Muhalefetin görüşlerini yansıtmaya gelecek yazıda devam edeceğiz. |