İşte:

Dünkü Hürriyet’in birinci sayfasında vardı; Yalova Atatürk Çiftliği’ni Dubai İslam Bankası ile bir yerli holdinge satacaklar, oraya turistik tesisler yapılacak.

İnsan inanamıyor...

İlk defa bu köşeden ve TRT-1’de yayınlanan ‘Pako’ya mektuplar’ dizisinden hatırlarsanız; Atatürk oradaki bir yetişkin ağaç kesilmesin diye, yaptırdığı evi kızaklarla yana kaydırmıştı.

Atatürk’ün halka hediyesi çiftlik, Dubaili Araplara gidiyor.

‘Bu kafa’ hizmete devam ediyor.

Haydarpaşa Garı’nın çevresine yedi tane gökdelen iş merkezi, turistik tesis ve otel dikmeye karar verdi ‘bu kafa’...

Oraya 500 bin insan gelecek diyorlar.

Elbette o müthiş tarihi kıyı yok olacak ve İstanbul hiçbir zaman İstanbul’a benzemeyecek.

İstanbul’a bundan daha büyük kötülük yapılamaz.

Ama ‘bu kafa’ durmuyor.

Onun için özlemlerin, anıların, duyguların, geçmişin hiçbir değeri ve önemi yok.

Vefa, saygı ‘bu kafa’nın işi değil.

O, sonradan görme görgüsüzler gibi gözüne kestirdiği, aklına koyduğu her şeyi yok ediyor.

Yıkıyor, satıyor, atıyor, veriyor...

Kendisine engel olmak isteyenlere ‘o kafa...’ diyerek arada bir kızıyor ve azarlıyor.

‘Bu kafa’ sadece hortumcuları ile bankaları, kredi kartları-taksitle otomobil gibi yöntemlerle dar gelirlileri, ihalelerle devleti, özelleştirmelerle ülkeyi soymuyor...

Sadece Haydarpaşa’yı, sadece Yalova Atatürk Çiftliği’ni değil, ‘bu kafa’ aklınıza gelen her şeyi sizden alabiliyor.

Anıları da satabiliyor...

Duyguları da yıkabiliyor...

Hislerinizi de elinizden alabiliyor...

Özlemlerinizi de çalabiliyor...

Gözlerinizdeki görüntüyü, yüreğinizdeki heyecanı, kalbinizdeki sevgiyi de yürütebiliyor...

‘Bu kafa’ hizmete devam ediyor...