Devlet zarar ediyor...
Yiğit
Bulut
Radikal
12.07.2005
Telekom
konusunda uzman olan bir dostum mesaj göndermiş. İsmini açıklamamı
istemediği için sadece mesajın özellikle 'ödeme ile ilgili bazı bölümlerini'
sizlere aktarmak istiyorum. Amacım, bazılarının diğerlerini kolayca
eleştirdiği gibi 'pişmiş aşa su katmak' değil, hedefim; tartışan ve içine
sindirerek özelleştirme yapan bir Türkiye için elimden geleni yapmak...
İşte dostumun tespitleri;
- Bu kadar stratejik bir varlığın taksitle satılması esas itibarıyla doğru
değil. ÖİB bu noktada TT ile zarardaki SEKA fabrikaları arasında hiçbir fark
gözetmemiştir. Oysa Türk Telekom'u alacak konsorsiyumun, Türkiye'ye özel
veya dünya genelindeki muhtemel kriz anlarında TT fonksiyonlarını
yatırımlarını idame ettirecek 'finansal rahatlığa' sahip olması gerekir,
peşin ödeme bunun bir göstergesidir. Yani TT'yi alan TT'den daha iyi durumda
olmalıdır...
- Taksit bir opsiyon olarak sunulduğuna göre hiç olmazsa peşin opsiyonuna
eşdeğer bir faiz oranı belirlenebilirdi. Libor + 2.5 yani bugün itibarıyla
yüzde 6 oranı satıcı açısından zararlı alıcı açısından kârlı bir durum. Her
ne kadar devletimiz geçen ay yüzde 4 ile borçlanabilmişse de bunun avrı
bazında ve 30 sene vadeli bir kredi olduğunu unutmamalıyız. Son bir sene
içinde dolar bazındaki borçlanmalarda 30 yıl vade için en düşük yüzde 7- 8
aralığı tutturulabilmiştir. Eylül 2004 tarihli 750 milyon dolarlık kredi
vade açısından TT örneğine en yakın olanıdır. Yedi sene vadeli bu kredinin
faiz oranı yüzde 9 olmuştur. TT örneğiyle bire bir eşdeğer olması için vade
beş seneye inse ve miktar 6.5 milyar dolara çıksa yüzde 10'dan aşağı
inilemeyeceği kesindir. Bu durumda "Hazine ancak yüzde 10'dan dolar borcu
bulabilirken taksitli ödemeyi tercih eden alıcıyı yüzde 6 vade ile fonlamış"
olmaktadır...
- Alıcının 'Libor + 2.5' faiz yükünün 5 sene sonundaki getirisi 940 milyon
dolardır. Bu arada yapılan taksit ödemelerine de yüzde 10 faiz işletince beş
sene sonraki rakam toplam 9.4 milyar dolara ulaşmaktadır. Peşin ödeme yüzde
5 indirimiyle yaklaşık 6.2 milyar dolar olup buna yüzde 10 faiz
uygulandığında beş sene sonra toplam 9.6 milyar dolara ulaşılmaktadır.
Benzer şekilde devletin yüksek faizli borçları 'yeniden finanse' edilmek
suretiyle beş sene sonradan bugüne doğru indirgeme yapılsa yine peşin
ödemenin daha yüksek getirisi olduğu ortadadır. Çünkü taksite Libor + 2.5
oranında faiz uygulamakla peşine yüzde 5 indirim yapmak elma ile elma
karşılaştırması olamamaktadır. Bunları nominal olarak karşılaştırmak da
yanlıştır...
- 20 milyar dolara yaklaşan cari işlem açığımızın yüzde 30 oranında
iyileştirmenin ve bu peşin ödemeyle dış borç ihtiyacımızın neredeyse yarı
yarıya azalmasının piyasaya önce düşük faiz ve sonra da düşük enflasyon
olarak yansıyacağı açık olmakla birlikte TT'nin satılmasında bu kriterler
nedense dikkate alınmadı...
- Abone başına düşen personel sayısı olarak TT hiç de kötü durumda değil.
Avrupa ortalamasında sayılır. Gelişmiş ülkelerde 'halka açılma' ve
'özerkleşme' yoluyla 'özelleştirmek' imkanı var, nedeni ise devlette de en
az özel sektördeki kadâr kaliteli ve doğru iş yapan yönetici bulmak mümkün.
Dolayısıyla KİT'ler de biraz özerklikle en az özel sektör kadar başarılı
olabiliyor. Bu durumu dikkate alınca Telekom'un neden halka açılmadığı ve
sonrasında kalan hisselerin satılmadığı ayrı bir soru...
Sonuç: Dostumuzun paylaştıkları daha uzun ama ben size özet olarak aktardım.
Kim ne derse desin! Gerek ödeme şekli, gerek alıcının kimliği, gerekse
satışın gerekçesi ve alınan paranın çarçur olma katsayısı bir gerçeği çok
net bir şekilde öne çıkarıyor; bu ihale Türk kamuoyunun vicdanında şimdiden
mahkûm oldu ve işin kötüsü satışı yapanlar aksi olması için en ufak bir çaba
harcamıyorlar... |