Petkim-Erdemir-Seydişehir

M.Ali Kışlalı

 Radikal / 15.06.2005

 

Önümde bir uzman çalışması var. Özelleştirilmesi söz konusu olan üç önemli kuruluş olan Ereğli Demir Çelik Fabrikaları (Erdemir), Petkim ve Seydişehir Alüminyum hakkında. Bu halen kârlı durumda olan kuruluşların, gereken yatırım yapıldığı takdirde, ülke ekonomisine ne büyük katkıda bulunabilecekleri ve kazançlarını ne kadar artırabilecekleri değerlendirilmiş.


Üç kurumun kapasitesinin yeni yatırımlarla artırılmaması, yılda iç tüketim için 6.5 milyar dolarlık ithalat yapılmasını gerektiriyor. Bu ithalat yerine iç üretim yapılsa sağlanacak kâr ise 1.5 milyar dolar olacak.


Erdemir tekel; yılda 3 milyon ton yassı çelik üretiyor. 2004'te tonu 600 dolardan, 3 milyar dolarlık 5 milyon ton kadar da ithalat yapıldı. Kendi üretiminden 1.5 milyar dolarlık satıştan 463 milyon dolar kazandı. İthal edilen miktarı kendisi üretse ek kârı 1 milyar 350 milyon dolar olacaktı. Şimdi Erdemir kendisine devredilecek İskenderun Demir Çelik'te yapacağı yatırımla yassı çelik kapasitesini 1.5 milyon ton artıracak.


Petkim, Türkiye'nin dev petrokimya sektörünün dev kuruluşu. Pazardaki ithalat payı ve büyüme kapasitesi bakımından büyük dikkat çekiyor. İç pazardaki yüzde 30'luk payı, son yatırımlarla 35'e çıktı. Ama bu pazar yılda yüzde 11-15 büyüyor. Yeni yatırımlar yapılmazsa pay yine düşecek. Petkim yeterince yatırım yapamadığından, Türkiye yılda 2.8 milyar dolarlık ithalat yapıyor. Petkim 2004'te 46 milyon dolar kâr etti. Hammaddesi 'nafta'nın maliyeti ton başına 380 dolar. Bundan üretilen ürünün fiyatı ise 850-900 dolar arasında.


Seydişehir Alüminyum tesisleri geçen yıl 64 bin ton alüminyum üretti, 26.5 milyon dolar kâr etti. Türkiye'nin gereksinimi ise 375 bin ton. Alüminyumun tonu 1700 dolar civarında. İthalata 525 milyon dolar ödendi. Kendisi bu miktarı üretebilse kârı 125 milyon dolar artacaktı. 1 ton alüminyum 4 ton boksitten elde ediliyor. Seydişehir'in 45 milyon tonluk boksit madeni rezervi var. Buraya Oymapınar Barajı'ndan enerji sağlayacak sistem kurulunca, pahalı enerji sorunu çözümlenmiş oldu.


AKP iktidarı da, daha önceki iktidarlar gibi, bu dev tesisleri, özel sektöre satmak istiyor. Kiminin ihale şartnamesine alıcının gerekli yatırımı yapması koşulu konuyor.


Konunun prensibi yıllardır tartışma konusu olan 'özelleştirme'. Ama her gelen iktidar bunu benimsediğini söylüyor. Bu durumda, üzerinde artık durulması gereken hususların başında; yatırımların gerçekleştirilmesinin sağlanması ve bunun için yeni yatırımcıların güçlerinin yetmemesi halinde vatandaşa başvurulmasının sağlam yollarının açılması geliyor.


Bu da 'blok satış' yönteminin uzmanlar vasıtasıyla tartışılmasını gerektiriyor.


Siyasi iktidarlar, Özelleştirme İdareleri neden böylesine sağlam ve gelir getiren milli kuruluşların hisselerinin çok büyük kısmını halka sunmazlar?


Bu konu, sokaktaki vatandaşın anlayabileceği yöntemlerle, ortaya konulup irdelenemez mi?


15 yıl kadar yönettiğim Yankı ve Haftaya Bakış dergisindeki 'Ekonomi' bölümlerine verdiğim önemle, 30 yıldan fazla Türkiye muhabirliğini yaptığım 'Furtune' dergisi çalışmalarının verdiği alışkanlık şimdi kimi bu tür konular karşısında beliren soru işaretlerine yanıt aramaya beni zorluyor.