Özelleştirmede
yeni çıta
Ergun Babahan
13.06.2005 / Sabah
Kamuoyunun uyanık bilinci Cumhuriyet'in varlıklarının ucuza
gitmesini engelleyecek en önemli faktör.
Geçen hafta yapılan İstanbul
Atatürk Havalimanı İhalesi tahminlerin üstünde bir bedelle
sonuçlandı. Böylece ekonomi yönetiminin bugüne kadar göz
önüne almadığı önemli bir miktarda gelir ekonomiye
kazandırılmış oluyor.
Bu ihalede elde
edilen sonuçla bundan sonra
yapılacak özelleştirme ihaleleri için
de çıta yükselmiş oldu.
Bilindiği üzere, önümüzde
Telekom, Tüpraş, Erdemir gibi önemli
özelleştirme ihaleleri var.
Yukarıda belirttiğimiz
varlıklar Cumhuriyet'in ekonomi
alanındaki en önemli birikimleridir.
Yıllardan beri, özellikle yabancı
firmalarla ilişki içinde olan bir lobi, her fırsatta bu
varlıkların nasıl değersiz hale geldiğini kamuoyuna empoze
edegeliyor. Bunun için de ülke riskinin yüksek olduğunu
ileri sürüyorlar. Aslında ülkemizde siyasal istikrarın
geçmişte yeterince kurulamamış olmasının bir sonucu olarak
yatırımlardaki ülke riski açısından Türkiye'nin pek iyi
tablo sergileyemediğini söylemek mümkün.
Ancak bugün tablo radikal bir
şekilde değişmiştir. Ülkemizde siyasal istikrar kurulmuş,
hukuk altyapısı reform geçirmiş, çeşitli alanlarda
kurumlaşmalar sağlanmış ve bunların sonucunda
faiz-döviz-enflasyon sarmalının ekonomideki tahribatı
asgariye indirilmiştir.
Böylece, ülke içinde yatırım ve
girişim ruhu yeniden canlanmış, ülkenin geleceğine güven
duygusu pekişmiştir. Sonuç olarak, varlıkların
değerlendirilmesinde kriter olarak kullanılan ülke riski
negatif bir unsur olmaktan çıkmıştır.
Bunun somut göstergesi beş yıl
önce 300 milyon dolar bedelle işletim hakkı devredilen
Atatürk Havalimanı'nın bugün yıllık 200 milyon
dolarlık bir değere ulaşmasıdır. Üstelik 15 yıl sonra söz
konusu havalimanı tekrar kamunun varlığı olmayı sürdürecek.
Bundan sonra yapılacak
özelleştirmelere bu çerçeveden bakmak gerekiyor.
Tüpraş Telekom ve
Erdemir gibi özelleştirmeler varlık satışı olarak
düzenleniyor ve mülkiyet devrediliyor. Bu yüzden bu
varlıkların değerlerine ilişkin olarak bu faktörü de göz
önüne almak gerekli.
Konuyu, bilen ekonomistlerle
durumu değerlendirdim. Çıkan sonuç ülkemiz açısından hayli
sevindirici. Uzmanlar çeşitli kriterler
kullanarak Telekom için asgari
15 milyar dolarlık değer
biçiyor. Diğer özelleştirmeler için
de bugüne kadar konuşulan
rakamların çok üstünde rakamlar
telaffuz ediliyor.
Unutmayalım ki, ülkemiz yıllarca
bu rakamlara göre çok küçük kalan dış kredi miktarları için
yüksek faizler ve hatta siyasal bedeller ödemek zorunda
kaldı. Bugün gelinen noktada sadece Telekom'dan elde
edilebilecek rakamlarla dahi makroekonomik göstergelerimizi
önemli ölçüde iyileştirmek mümkün hale geldi.
Cumhuriyet'in kurduğu
ve sahip olduğu bu önemli
varlıkların değerinin bilinçli bir
şekilde düşürülmesine yönelik
kampanyalara karşı uyanık olmalıyız.
Bu varlıkların bugün gelinen noktada özelleştirilmesi
gerekiyorsa, elbette özelleştirilmelidirler. Ancak,
varlıkların gerçek değerinden özelleştirilmesi de ekonomiyi
ve siyaseti yönetenlerin görevi ve sorumluluğundadır.
Kamuoyu TAV ihalesi ile ekonomik
varlıklarımızın değerine yönelik bilgilenme şansına sahip
oldu. Artık ekonomi yönetiminin
basireti kadar kamuoyunun uyanık
bilinci de Cumhuriyet'in varlıklarının
ucuza gitmesini engelleyecek önemli
bir faktör haline geldi. Ekonomi
ve siyaset yönetimi bu gerçeği gözden uzak tutmamalıdır.