Neden satıyoruz?
Yavuz Semerci
08.06.2005 / Sabah
Özelleştirme niçin yapılır? Devlet
Hazinesi'ne gelir elde etmek için mi? Tüpraş'a bakalım. 3
yıl önce bu şirketin yüzde 31.5'i halka, 1 milyar 139 milyon
lira bedelle satıldı. Tüpraş'ın yüzde 1'lik payı 36
milyon dolar ediyordu.
Geçen yıl, Zorlu-Tatneft
konsorsiyumu, Tüpraş'ın yüzde 65.76'i için 1 milyar 302
milyon dolar vermişti. Yani yüzde 1'nin değeri 19.7
milyon dolar inmişti. Mahkeme bu satışı iptal etti.
Ardından birkaç ay önce Tüpraş'ın
yüzde 14.76'sı Global Menkul Kıymetler aracılığıyla yurtdışı
fonlara 446 milyon dolara satıldı. Tüpraş'ın yüzde 1'lik
değeri bu kez 30 milyon dolara çıkmıştı.
Bugün aynı payın borsa değeri
33 milyon dolar ediyor.
Peki Tüpraş'ın satılacak yüzde
51 değeri ne olacak? Yukarıdaki verileri referans alırsanız,
1 ile 1.6 milyar dolar arasında bir gelir beklenebilir.
Bu para, her yıl yüzmilyarlarca
dolar iç ve dış borç çeviren Türk Hazinesi'ni keser mi?
Tüpraş'a kimler talip? Yabancı
firmalara baktığımızda sahiplerinin devlet olduğu
anlaşılıyor. Onlardan birinin alması durumunda "Tüpraş
devletleştirildi" denilemez mi?
Eylül ayında sonuçlandırılması
hedeflenen ihalenin en güçlü alıcıları kim olacak? Bu
sorunun yanıtını ararken, öne Zorlu ile OYAK grubu çıkıyor.
Petrol Ofisi'nin şartname alması sizi yanıltmasın. POAŞ'ın
ortağı İş Bankası'nda, Tüpraş'ın satın alınmasına yönelik
bir eğilim pek yok. OYAK ise Ereğli ile Tüpraş arasında
tercih yapacak. Zorlu hedefine kilitlenmiş görünüyor.
Özelleştirme İdaresi'nin eski
yöneticilerinden Süleyman Yaşar'ın bir yazısı
dikkatimi çekti. Yaşar, "Özelleştirmenin ölçütü,
özelleştirme sonrasında tüketiciye sağlanacak toplam
faydanın miktarıdır. Toplam faydanın ne olacağını 6 temel
soru belirler: Özelleştirilen şirketlerin ürettiği
ürünlerin fiyatı düşecek mi? Fayda dağılımı değişecek
mi? Yüksek üretim elde edilecek mi? Çalışanlara,
vergi mükelleflerine, ihracata, üreticilere özelleştirmenin
etkisi ne olacak? Kalite ve çeşide ulaşılacak mı?
Yenilik yapılacak mı? Eğer bu sorunun tümüne "evet"
deniliyorsa, devlet şirketinin özelleştirilmesinde sorun
yoktur."
Yaşar, başka bir kriter daha
sunuyor: "Politikacı ile bağlantısı olan ticari faaliyet hiç
bir zaman ekonomik açıdan etkin olamaz ve kamu yararı
zedelenir."
Devlet mülkiyetinde olan her
işletmede politikacı etkili olmak zorunda mı? Politikacı ile
bağlantısı olmayan devlet işletmesi mümkün değil mi?
Eğer öyle ise, Avusturya veya
İspanya'nın devlet şirketleri niye özelleşmiyor da,
Türkiye'den Tüpraş'ı satın almaya gelebiliyor? Onların
politikacılarını kim engelliyor? Sorun sadece mülkiyet
yapısında değil anlaşılan
Tüpraş'ın özelleştirmesine karşı
olduğum için değil, (pazarların yabancılaşmasına itirazım
var) bu sorular kafama takıldığı için soruyorum. Hem
özelleştirme karşıtlığına gerek yok. Özelleştirme İdaresi en
büyük güvence sayılır!
Geçen yıl, ihalenin iptal
gerekçelerinden biri, ÖİB'nin bir takım idari hatalarıydı.
Şimdi ise satış için Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun kararı
yok. Petrol-İş Sendikası bunu gerekçe göstererek,
tekrarlanan ihalenin iptali için dava açtı bile. Mahkeme
iptal kararı verebilir mi? Neden olmasın! Eğer Tüpraş
ihalesi bir daha bu gerekçe ile iptal edilirse, ÖİB
yöneticilerinin toplu istifasını vermesi gerekir.