Çöp özelleştirmesi ve
özelleştirme çöpü
Ömer Lütfi Mete
Sabah 27.09.2005
Son
ihalelerde ulaşılan yüksek rakamlar, siyasetçide gelenekleşmeye
başlayan pişkinliği süslüyor. Parlak fiyatlar özelleştirmelerle
ilgili tiksinti verici kirlilik zan ve iddialarını bir anda yıkayıp
paklıyor.
' Yükseltilen dalga' memuru
medya ahkamcısı ve siyasetçi birlikte lisanı hal ile şöyle diyorlar:
- Kamu
malı bu kadar iyi paralara
satılabildiğine göre niye işin
önünü-arkasını kurcalıyorsun? Ortalığı
bulandırmanın alemi ne? Sen sen
ol, sermaye düşmanı ve özelleştirme
karşıtı çevrelerin yaygaralarına aldırma;
üzümü ye, bağını sorma!
Özelleştirme tarih ve tarzımızın genel
değerlendirmesini yapmak zorunluluk: Özal'la başlayan süreçte
şimdiye kadar onlarca özelleştirme uygulaması gerçekleştirildiğini
biliyor, izliyoruz. Devlet bir yandan KİT'leri tasfiye etmeye
çalışırken bir yandan da belediyeler eliyle BİT'leri ürettiriyordu.
(Geçmişte pek çok BİT kurduracak kadar devletçi anlayışa sahip
Erdoğan'ın özelleştirme rekorları kıran hükümetin başkanı sıfatıyla
göz kamaştırıcı bir liberal konumuna gelmesi derin bir değişimdir.)
Süreçte çoğu zaman ' kamu hizmeti' niteliğindeki iş
alanları da özelleştiriliyor, böylece sıfır sermayeli insanlardan '
yandaş zengin yaratma' programı yürütülüyordu.
Esasen yandaş zengin yaratma geleneğimizin
temelleri, daha Meşrutiyet yıllarındaki ' çok
partili' deneyden itibaren muhkem şekilde atılmıştı. O kadar ki,
Cumhuriyet'in ilk yıllarında Atatürk'ün olağanüstü karizmasına
rağmen -belki de o sayede- nice yandaş zengin yaratılmıştı. Bu
gerçeği Gazi'nin en sadık bendelerinden Falih Rıfkı Atay dahi kabul
etmektedir. (Ayrıntı isteyenler, yandaş zengin
yaratma geleneğimizin tanıklı öykülerinden genişçe bir
derlemeyi, Tacettin Ural'ın ' Ankara Dükalığı' isimli
kitabında bulabilirler.) Pek tabii zamanla özelleştirme konusu
olacak kamu varlıkları yandaş boyutlarını aşmıştır. Böylece
iktidarlar yandaş çemberini uluslararası alana doğru
genişletmeye başlamışlardır. Ancak, boyutlar ne olursa olsun baştan
bugüne ortaya çıkan özelleştirme tarzı, liberalizmin savunduğu
tezleri asla doğrulamayan -Türkiye'ye özgü- bir uygulamadır.
Marksizm'in evrensellik iddiasını tamamlamak için geliştirilen '
Asya Tipi Üretim Tarzı'na nazire
yaparcasına hükümetlerimiz de liberal ideolojiye çarpık bir yama
eklemiş bulunmaktadır:
Türkiye Tarzı Özelleştirme!
Bu, kamu yararına değil aksine kamu
zararına bazı bireylerin veya bazı grupların servetlerini katlama
yöntemidir.
Bu tanımlamayı en keskin biçimiyle
örnekleyen çöp toplama işi, Türkiye Tarzı
Özelleştirme olgusunu simgelemektedir. Başka bir deyişle '
çöplenmek' bizim özelleştirme kültürümüzün temel gerçeğidir.
Bilhassa büyük şehirlerde yaşayan
vatandaşlar bu ' çöplenme' marifeti sayesinde hemen her gün
sinirlenir ve mağdur olurlar.
Bilindiği gibi vaktiyle doğrudan bir
belediye hizmeti olan ' temizlik işi' özellikle
trafiğin olmadığı, hayatın durduğu saatlerde yapılırdı. Elbette amaç
vatandaşa rahatsızlık vermemekti. Fakat bunun bir bedeli de vardı.
Gecenin o saatlerinde mesai daha pahalı olur, belediye de hizmet
türünün doğasındaki gereklere uyabilmek için bu bedeli göğüslerdi.
Temizlik işleri özelleştirilince ne oldu?
Liberalizmin özelleştirmeyi kutsatıcı en temel tezi olan hizmet
kalitesinin artması ve fiyatın düşmesi
gibi artılar çöpe gitti. İhaleyi alan firmalar gece mesaisi ödememek
için çöp toplamayı trafiğin yoğun olacağı saatlere çektiler. Böylece
günün herhangi bir saatinde veya akşam evinize döneceğiniz sırada
yolunuzun çöp kamyonu tarafından sorumsuzca kesilmesi, parayla satın
alınamayacak zamanınızın çalınması yaygın bir özelleştirme
işkencesi oldu.
Kısacası '
Türkiye Tipi Özelleştirme' kamu zararına bireyin
veya bir grubun çöplendirilmesidir. Arada ' değirmende
yoğurt öğütenler' için dolaşıma sokulan komisyonlar da
çöplükten çıkan değerli taşlardan ibarettir.
|