Ne diyecektim, unuttum!
Umur Talu
Sabah 23.09.2005
Burası
"güncel
hafızasızlık" galaksisi.
Burada, insanlar Ergenekon'u dahi
unutmazken, ensesine vurup lokmasını alana dair herhangi bir şey
hatırlamaz.
Hatırlamak bir yana...
Hafızasızlıktan daha beteri, sorgulama,
bir durup düşünme, doğrusunu arama ve sorma eksikliği olduğu için
de...
Atar tutturur...
Satar yutturursun.
O yüzden burada çok fazla yalan söylenir.
Çok palavra atılır.
Demeçlerin, böbürlenmelerin, vaatlerin,
dökümlerin, bilançoların çoğu uydurmadır.
Birisi, yüksek perdeden, şişinerek, eh
biraz da gönül okşayarak attı mı, isabet ihtimali ile oranı hayli
yüksektir.
Yüksektir çünkü;
Mesela, gazetecilik epeydir, "Doğru
mu söylüyor" refleksini rendelemiş; hepimiz, her
birimiz, önümüze gelen topla oynamak ve cambazlık yapmaktan,
gerisini, berisini pek merak etmeyen bir tuhaf hal içinde yuvarlanır
olmuşuzdur.
Dünyanın en büyük yalanlarını da
taşıyabilir...
Ülkedeki bir sürü palavrayı ciddi diye
sunabilir...
Yetmez, kendimize
dair de uydurup durabiliriz.
"Bayrağının peşinde" helak
olan...
Hani her şeyinden vazgeçmiş, her türlü
insani değerin ayaklar altında kalabilmesine razı olmuş da, son bir
kale, kalenin son burcu, burçta son kutsal olarak hakkıyla ona
sarılmış milletim ise, kendisine sallanan onca palavraya karşı öyle
bir kalkışma içinde filan asla olmaz.
Yalan ve palavra
uysallaştırır, ehlileştirir, aptallaştırıp bunaklaştırır zaten.
Misal, koskoca bir Özelleştirme İdaresi
kalkıp "Biz Tüpraş'ın yüzde 14.76'lık
hissesi kimdedir, bilmeyiz" der.
Bunu söylemek için 5 sayfa resmi açıklama
yazar.
Medyada bu 5 sayfa özetlenir, halka arz
edilir.
Lakin hemen hiçbirimiz; "Kardeş,
hişt Özelleştirme İdaresi, amirim; Kimde
olduğunu bilmiyordunuz da, adamın,
Globalim esmerim şirketimin iki
temsilcisini 6 ay boyunca, Truva
atı yahut atın nalı veya nalın
çivisi olaraktan neden Tüpraş'ın
yönetimine aldınız? İhale öncesinde, bir
borsa şirketinin, Tüpraş'ı içeriden
sevip okşamasına, kaşağılamasına, tımar
etmesine nasıl izin verdiniz? Hem
de bu borsa şirketi gizliden
gizliye o ihaleye katılmaya
hazırlanırken, bunu nasıl yaptınız?
Aptalız ya, tekrar soruyoruz: Hisseleri
kime sattığınızı, nereye gittiğini
bilmiyor idiyseniz, adı sanı belli
bir şirketten iki temsilci, hangi
hakla yönetime alındı? Buna yolsuzluk
mu, arsızlık mı denir, ne
bilelim biz! Siz bilirsiniz." demeyiz.
Bu soruları sormamak
için meslekte şu kadar yılını doldurmak filan da gerekmez!
Lakin, özelim güzelim idareler, sallayıp
duran bakanlar takanlar haklı.
Mesela, medyada da birileri, "Bana
her gün binlerce faks, binlerce
mail geliyor" diye yazdığında, yanındaki arkadaşı bile
sormaz:
"Ulan bir faks kaç
dakikada gelir, kopartılır, makineden
alınır, okunur; bir mail kaç
saniyede açılır, hatmedilir, anlaşılır.
Bir dakika olsa, bırak binlerce
faksı, maili, bin adedi 1000
dakika ve 17 saat yapar. Makine
ne zaman çalışır, telefon hattı
nasıl meşgul vermez, bilgisayar nasıl
bunalmaz, sen ne zaman yer,
içer, ailenle ilgilenir, tuvalete gider,
ellerini yıkar, uyur, okur, yazar,
eğlenir, üzülür ve işini yaparsın?
Maruz kaldığın bu zulüm sana
reva mıdır?"
Tabii, ellerini yıkamıyorsa epey zaman
kazanır!
Aynen, siyasiler,
bürokratlar, alıp satanlar gibi.
|