Daha fazla Petrol-İş!

 

Aziz Çelik

Birgün 22.09.2005

 

Petrol-İş Sendikası, Tüpraş’ın özelleştirilmesine karşı yürütmüş olduğu çok yönlü kampanya ile bir sendikanın yapması gerekeni yaptı: Kamuoyunu uyardı, toplumsal tepkiyi örgütlemeye çalıştı, yargının harekete geçmesini sağladı, kamu mallarının ve halkın birikiminin nasıl yağmalandığını gözler önüne serdi. Kamu mallarını ne pahasına olursa olsun satmayı kafalarına koymuş, bunu bir “prensip meselesi” yapmış nobran siyasetçilere karşı ilkeli ve kararlı tutumuyla Petrol-İş örnek bir sendikayı simgeliyor. Ancak sendikaların hataları, eksikleri söz konusu olduğunda kaleminden kan damlayanlar, sendikalara hücum edenler; sendikalar düzgün, başarılı ve haber değeri taşıyan işler yaptıklarında bunları görmezden geliyor.

 

Petrol-İş, kamu mallarının bir mirasyedi mantığıyla özelleştirilmesini savunanlara karşı uzun yıllar önce bunu “prensip meselesi” yaparak karşı çıkmış bir sendika. Petrol-İş’in özelleştirmeyle ve yeni liberalizmle mücadelesi 1980’li yıllara dayanıyor. Birçok sendikanın özelleştirme konusunda çalının etrafından dolanmayı tercih ettiği, bazılarının özelleştirilen kuruluşlara talip olduğu günlerde Petrol-İş özelleştirmeyi gündemine aldı ve sadece sloganlarla değil araştırma ve incelemeleriyle konunun üzerine gitmeye başladı. Geçen yıl kaybettiğimiz titiz araştırmacı İlyas Köstekli tarafından hazırlanan Petrol-İş yıllıklarında konu, 1987’den başlayarak düzenli olarak ele alındı. Petrol-İş, 1989 yılında özelleştirme üzerine kapsamlı bir kitap yayınladı; Son yıllarda özelleştirilmesi hedeflenen petro-kimya kuruluşları yla ilgili çok sayıda rapor hazırladı.

 

Petrol-İş, Tüpraş’ın özelleştirilmesi sürecinde tüm olanaklarını kullanarak kamuoyunu uyarmaya ve satışı durdurmaya çalıştı. Bilindiği gibi Tüpraş’ın yüzde 66’sı geçtiğimiz yıl 1.3 milyar dolara petrol sektörüyle ve rafinajla ilgisi olmayan Efremov Kautschuk şirketine neredeyse hibe edilmişti. Petrol-İş, bu şirketin izini sürdü ve kirli çamaşırlarını ortaya döktü ve satışın hukuksuz olduğunu kanıtlayarak iptalini sağladı. Petrol-İş’in Tüpraş’ın yağmalanmasına karşı yürüttüğü kampanya çok yönlü bir mücadeleydi: Araştırma raporları, sinema ve televizyonlar için tanıtım ve uyarı filmleri, afişler, hukuk mücadelesi ve işçi eylemleri bu mücadelenin çeşitli yönleriydi.

 

Bir yıl içinde Tüpraş’ın fiyatı neredeyse 4 kat artarak ikinci ihalede bu kez yüzde 51’i 4.1 milyar dolara satıldı! Telekom’un özelleştirilmesi girişimlerinin hukuka aykırı olduğunu savunan ve bunu yargı yoluyla kanıtlayan Mümtaz Soysal’ı, Telekom’un piyasa değerini düşürdü diye neredeyse vatan haini ilan eden liberal ve piyasacı kanaat önderleri, Tüpraş’ın ikinci ihalesinde ortaya çıkan ciddi fiyat farkı konusunda sus pus oldular. Hiç olmazsa “Sezar’ın hakkını Sezar’a verin”, sendikaları sevmeseniz de Petrol-İş’in yaptığı iş karşısında şapka çıkarın ve teşekkür edin! Bir yıl önce yüzde 66’sı 1.3 dolara satılan Tüpraş’ın bir yıl sonra yüzde 51’i 4.1 milyar dolara ulaştı! Ya Petrol-İş olmasaydı? Bu 3 küsur milyar dolar Efremov şirketine hibe edilecekti. İş bununla da bitmiyor. Petrol-İş olmasaydı yüzde 14.7’lik kamu payının nasıl peşkeş çekildiğini kamuoyu bilemeyecekti. Petrol-İş, şimdi de ikinci ihalenin ve yüzde 14.7’lik peşkeşin peşinde.

 

Petrol-İş’in özelleştirmelere, özellikle de Tüpraş’in özeleştirilmesine karşı yürüttüğü mücadele ülkemiz sendikacılığının yüz akıdır. Petrol-İş örneğine başka sendikaları da eklemek gerekir: Selüloz-İş Sendikası’nın Balıkesir Seka’nın ve Liman-İş Sendikası’nın Mersin Limanı’nın özeleştirilmesine karşı yürüttüğü ve yargı tarafından da haklılığı kabul edilen örnekler gibi. Unutmadan ekleyelim: Balıkesir Seka’da kesinleşmiş yargı kararına rağmen hükümet işletmeyi yandaşı olan şirketten geri almıyor.

 

Hükümetin ve devletin pek çok kurumunun piyasanın hâkimiyetine girdiği günümüzde çalışanların çıkarlarının savunulması ve korunması için daha fazla Petrol-İş’lere ihtiyaç var.