TÜPRAŞ ihalesinin yumuşak karnı

 

Taylan Erten

Dünya 19.09.2005

 

"Köktenci" özelleştirme savunucuları bile "yargı göreve" çağrıları yapmaya başladıysa, yüzde 14.76 hissesi kamuoyunun "gözlerinden sürme çekercesine" İsrail kökenli Ofer Grubu'na satılan TÜPRAŞ'ın ikinci ihalesi de AKP iktidarı ve Özelleştirme İdaresi (ÖİB) için "ateşteki kestaneye" döndü, demektir. Artık, hangi "maşayla" ve nasıl çekebileceklerini onlar düşünsün. İhaleyi 4 milyar 140 milyon dolarlık teklifle kazanan Koç-Shell Ortak Girişim Grubu'nun da, işin Ofer tarafıyla ilgisi bulunmasa bile, gelişmelerden olumsuz etkilenme ihtimali var.

 

Ofer, ikinci ihalenin *yumuşak karnını* oluşturuyor. Petrol-İş Sendikası'nın 4 Mart'taki satışın iptali istemiyle açtığı dava Ankara 12'nci İdare Mahkemesi'nde sürüyor. Davanın temel iddialarından biri, Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun (ÖYK) 7 Ocak 2005'te ÖİB'ye verdiği "uluslararası piyasalarda hisse satışı" yetkisinin İMKB'ye bildirilmemesi ve böylece bu satıştan *her nasılsa* sadece Ofer-Global ortaklığının haberdar olması. Onun için, bu mahkemenin verebileceği bir iptal kararı, *ihalenin bütününe* yansıyarak Koç-Shell ortaklığının "canını sıkacak"; hatta TÜPRAŞ'ı "elden kaçırtabilecek" sonuçlar doğurma ihtimali ciddidir.

 

İhtimali kuvvetlendiren başka bir faktör daha var: Petrol-İş Sendikası'nın Ankara 1'inci İdare Mahkemesi'nde açtığı dava... Bu dava ÖİB'nin ikinci ihaleye ilişkin "ilan işlem ve kararının" iptalini içeriyor. Davanın temel iddiasına göre, ÖİB "kamuoyuna açıklanmayan ve halka açık bir şirket açısından yükümlülük olmasına rağmen İMKB'ye bildirilmeyen" bir ÖYK kararıyla ihaleyi açtı ve sonuçlandırdı. Bu iddia, sendikanın Danıştay 13'üncü Dairesi'nde açtığı iptal davasının da gerekçelerinden birini oluşturuyor.

 

Toparlarsak, yargı sürecinde, Ankara 12'nci İdaresi Mahkemesi'deki Ofer-Global operasyonuyla ilgili dava ile Ankara 1'inci İdare Mahkemesi'ndeki "ilan işlemi"yle ilgili dava, aynı temel gerekçeye; yani gerek Ofer-Global operasyonunun, gerekse ikinci ihalenin "kamuoyuna duyurulmayan ve İMKB'ye bildirilmeyen ÖYK kararlarına" dayalı gerçekleştirildiği iddiasına dayanıyor. Bu mahkemelerden çıkabilecek iptal kararları, ikinci ihalenin tümüyle iptaline yol açacak ölçüde kritik sonuçlar doğuracaktır. Bu ihtimallere, ÖİB'nin ikinci ihale sürecinde dayandığı 6 Nisan 2005 tarih ve 2005/37 sayılı ÖYK kararıyla ilgili esastan iptal istemli dava girişimini de ekleyelim. Böylece, ÖİB ve AKP hükümeti kadar, Koç-Shell Grubu'nu da, kendisi dışındaki etkenlerle, "hüsrana" uğratabilecek bir yargı süreci söz konusudur.

 

İkinci ihalenin üzerindeki "Ofer-Global gölgesi" sadece idari ve hukuki açıdan değil, siyasi açıdan da iç karartıyor. Bu ihale sürecinde ortalığa dökülen bilgi ve iddialar, TÜPRAŞ özelleştirmesinde siyasi müdahale ve yönlendirmelerin eriştiği boyutları ortaya koyduğu kadar, bu işin "kurumsal kontrol ve denetim" alanının tamamen dağıldığını, gerek idari ve gerekse siyasi olarak iktidar gücünü kullananların "şahsi oyununa" dönüştüğünü gösteriyor. Tatneft'li ilk ihalede yaşanan macera da hatırlandığında TÜPRAŞ, sanki satıcılarından intikam alıyor!