Erhan Göksel şahitlik yaparsa

 

Yavuz Semerci

Vatan 16.10.2005

 

Tüpraş'ın yüzde 14.76'sını sessiz sedasız satın alan ve Galataport ihalesini kazanan konsorsiyumda yer alan Ofer Ailesi'ne, Ankara'da kim siyasi danışmanlık hizmeti veriyor (du)?

Lafı uzatmadan söyleyeyim; Erhan Göksel.

Renkli bir kişilik. Kimlerle çalışmamış ki; Turgut Özal, Bülent Ecevit, Süleyman Demirel, Erdal İnönü, Mesut Yılmaz ve daha pek siyasetçi.

Göksel'den (şirketinin adı Verso) danışmanlık hizmeti alan yabancı firmalar arasında Telsim ve özelleştirme kapsamındaki limanlara ilgi duyan Hong Kong'lu Hutchison ve Sammy Ofer'in yönetimindeki Ofer Grubu var.

Bu iki firmanın Türkiye'deki satın almalarını yöneten stratejik ortaklık yapan aracı ise Global şirketi.

Bu bilgilerini neden verdim?

 

Hatırlarsanız, bir süre önce, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'a bu köşeden şu soruyu yöneltmiştim:

"Eyal Ofer ile (Sammy Ofer'in oğlu) 27 Şubat ile 3 Mart 2005 tarihleri arasında Bakanlıkta gece yarısı görüştü mü, görüşmedi mi?"

Bu sorunun ardından "Görüşmedim diyorsa olayın şahitlerini bu köşeden duyuracağım" diye eklemiştim.

Kim ne derse desin, Tüpraş'ın satışını "Yüce Divan'lık" olarak yorumlayan kesimler için Erhan Göksel, bulunmaz tanıktır...

Çünkü, Ofer ile Hükümet kanadı arasındaki tüm yazışmalarda, onun adı geçiyor, görüşmelere fiziki olarak katılıyor. (Daha önce yazdığım haberlerde kullandığım bazı belgelerde onun adı da geçiyordu.)

Öyle ki, Sammy Ofer ile Başbakan Tayyip Erdoğan'ın gizli Bilkent Otel toplantısında yer alan 5-6 kişiden birisi de Göksel. Hatta randevuyu ayarlayan kişinin o olduğu konuşuluyor.

2005 Şubat sonu önemli bir tarih.

Çünkü, Özelleştirme idaresi, söz konusu tarihte, Tüpraş'ın yüzde 14.76'sını Global'e satışını duyurmuştu. Aynı gün, Ofer'in gece yansı Ankara'ya gelerek Maliye Bakanı ile görüşmesi, Tüpraş'ın Ofer'e servis edildiğinin kanıtı.

O gece yarısı, Ofer'i, Ankara havaalanından, Maliye Bakanlığı'na kim götürmüş olabilir ki?

Erhan Göksel olmasın?


Erdem: Fiyat aratacak...

Önceki gün Fiskobirlik (Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği) Yönetim Kurulu Başkanı Salih Erdem gazeteciler ile birlikteydi. Sözünü sakınmayan, eğilip bükülmeden konuşan bir yönetici. Son günlerde bazı tüccarların fındıkta fiyatı aşağıya çekmek için izledikleri politikalan anlattı. İnsan şaşırmadan edemiyor.

Örneğin, Fiskobirlik, Ağustos 2005 tarihinde kentali (100 kilo) 940 dolardan ihraç bağlantısı yapıyor. Ardından olanları Erdem şöyle anlatıyor: "Yılın ilk bağlantısıydı. Miktar çok küçüktü. Ama fiyatı tescil edecekti. Bazı tüccarlar bu bağlantıyı öğrenmiş. Alıcıya giderek 50 dolar daha düşük fiyat verdiler ve işi bozdular. Aynı tarihlerde tüccarların istanbul'da bir araya gelerek, Fıskobirlik'in ihraç fiyatının aşağıya indirilmesi için güç birliği içine girdiklerini öğrendik."

Erdem üreticinin son dönemde piyasaya bol miktarda fındık sürmekten vazgeçtiğini belirterek, "Biz de önümüzdeki günlerde bankalardan ve Destekleme Fiyat İstikrar Fonu'ndan sağlayacağımız kaynakla alıma başlayıp, ihracatçı tüccarın fiyatı düşürme oyununu bozacağız" dedi.

Erdem şöyle devam etti:

"Son 5 yılın ortalamasına göre dünya fındık tüketimi 700 bin ton seviyesinde. Türkiye'de rekolte 450 bin ton seviyesinde. 2005 ürünü fındığın üçte ikisi pazara indi. Geriye kalan miktar oldukça yetersiz. Rakamlar açık ve net ortada. Bu yıl ihraç etmeye fındık bulamayacağız. Ne yaparlarsa yapsınlar, fındık önümüzdeki günlerde gerçek değerinden işlem görmeye başlayacak."

Özetle bu köşeden sürdürdüğüm fındık tartışmasına Erdem son noktayı koydu...