Rafinerilerin altın yılı

 

Metin Münir

Vatan 07.10.2005

 

Tüpraş'ı ilk özelleştirme girişiminde, 2003 sonbaharında data odasına yaklaşık 16 şirket girdi. Çoğu yabancı olan bu şirketler arasında Oyak, Koç ve Doğan da vardı. O zamanlar Tüpraş'ın piyasa değeri 1.2 milyar dolar civarındaydı (şimdi 4.5 milyar dolar civarında). Satışa sunulan yüzde 65,76'lık hissenin 2-3 milyar dolar arasında gideceği tahmin ediliyordu (1.3 milyar dolar verildi). O zaman konuştuğum bir analist "Türklerin tek başına ihaleye girecek paraları yok. Konsorsiyum halinde girmeye çalışıyorlar, onu da becerebileceklerini sanmıyorum" demişti. Ne Türkler tek başına ihaleye girdi ne de data odasında epey vakit geçiren Yukos-Sibneft ve Exxon gibi Rus ve Amerikan petrol devleri. İki yıl geçmeden Koç - Shell konsorsiyumu yüzde 51'likTüpraş hissesine 4.14 milyar dolar teklif etti. Ne değişti? Birçok şey. Ama en önemli değişiklik, rafineri kârlarının rekor seviyelere ulaşması ve daha yıllarca bu seviyelerde seyredeceğinin beklenmesi. Bir varil ham petrol ile bir varil rafine edilmiş petrol arasındaki marj rekor düzeylere vardı. İki hafta önce bu marj 20 yıl önceki marjın dokuz katıydı. Genellikle "petrol fiyatları yüksek çünkü petrol karteli OPEC talebi karşılayacak kadar üretim yapmıyor" sanılıyor. Ama gerçek şu ki OPEC petrol üretimini yarın iki misline çıkartsa da petrol fiyatları düşmeyecek. Çünkü petrolü tüketicinin kullanabileceği ürünlere dönüştüren rafinerilerde kapasite eksikliği var. Analistler bu darboğazın açılması için 10 yıl gerektiğini söylüyor. Bunun tüketici için anlamı, petrol fiyatlarının aşağı inmeyeceği, rafinericiler için anlamı, yüksek rafineri marjlarının uzun süre devam edeceği. Meksika Körfezi'ni vuran kasırga Amerika'nın rafineri kapasitesinin dörtte birini nakavt etti. Ama sıkışıklık bu felâketten önce de mevcuttu. Bu iş nasıl oldu? 1970'lerde büyük rafineri yatırımları yapıldı. 1980'lerde talep düştü, rafineri kârları sıfıra yaklaştı. 1990'larda sektör konsolidasyon süreci yaşadı. Petrol devleri "bizim işimiz bu değil," diyerek rafinerilerini satmaya başladılar. Rafineri kârları daha da düştü, rafineri yatırımları durdu. Financial Times'a göre 1976'dan bu yana Amerika'da hiç yeni rafineri yapılmadı, 1981'den bu yana rafineri sayısı neredeyse yarıya indi. Aynı dönemde talep yüzde 20 arttı. Sonuç: Yıllardan beri ilk kez rafineriler kâr etmeye başladı. Son dört yıl içinde Amerika'da rafineri marjları sıfırdan varil başına 23 doları buldu. Kasırgadan sonra 40 dolara çıktı. Koç'un Tüpraş'a yaptığı cömert teklifin arkasındaki ana neden budur.