AKP milletvekillerine açık mektup

 

Emin ÇÖLAŞAN

Hürriyet 01.10.2005

 

 

‘SAYIN milletvekilleri, bu akşam Kızılcahamam’da kampa gireceksiniz. Başbakan, bakanlar ve parti yöneticileri ile yüz yüze geleceksiniz.

Ben pek çoğunuzu tanımam. Sizler beni yazılarımdan tanırsınız. Ancak şu mektubumu lütfen okuyun ve sadece vicdanınızla değerlendirin... Çünkü bu konularda sorumluluğunuz çok büyük.

Hepiniz maddi açıdan çok rahat olan insanlarsınız. Para sıkıntınız yok. Şu veya bu biçimde siyasete girdiniz ve milletvekilisiniz. Geleceğiniz garanti altında. Önümüzdeki dönem seçilmeseniz bile ayda 2.5 milyarlık milletvekili emekli maaşınız sizi bekliyor.

Bu durumda sizlerden beklenen, işin sadece ‘manevi’ boyutu. Milletin vekili olmak kutsal bir görev. Yeter ki onun gereklerini yerine getirmeyi bilin.

Bu akşam gireceğiniz parti kampı yarından başlayarak dolu dolu 2 gün sürecek. Lütfen bu fırsatı iyi kullanın. Hükümetten ve partinizden, şu olup bitenler konusunda hesap sorun.

Yaz ayları boyunca seçim bölgelerinizi gezdiniz. Kaç kişiden işlerin iyi gittiğini duydunuz? Size durumundan memnun olduğunu söyleyen kaç kişi çıktı?

Şimdi hepinizin kabul ettiği, ancak açıktan söyleyemediği bir acı gerçeği yazayım: Partiniz ve hükümetiniz size değer vermiyor. Size bir şey soran olmuyor. TBMM çatısı altında 355 AKP milletvekilisiniz. Hemen hiçbiriniz başbakana, hükümet üyelerine ulaşamıyorsunuz. Hükümette ve partide sizi dinleyen, görüş soran, fikir isteyen yok.

Bana kızmayın ama TBMM’de onlar sizi sadece ‘otomatik oy makinesi’ olarak görüyor. Kabul... Ret... Kaldır elini, indir elini...

Bu kısırdöngüden kendinizi kurtarmanız gerekmez mi?

Sayın AKP milletvekilleri, iktidarınızdan sadece halk değil, parti örgütleriniz de yakınıyor. Memur, işçi, emekli, çiftçi, esnaf, doktor, öğretmen, işadamı, herkes şikayetçi. Haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik, torpilli kadrolaşma, adamına göre muamele, büyük kitlelerin artık dayanamayacağı boyutlarda.

Lütfen yarından başlayarak bu konularda sesinizi duyurun.

Şu Galataport, TÜPRAŞ’ın Sami Ofer’e satışı, öteki özelleştirmeler gibi konuları bire bir sorun. Paraların nereye gittiğinin hesabını isteyin. Maliye Bakanı’nın yakışıksız sözlerini gündeme getirin. Bazı bakan çocuklarının malı nasıl götürdüğünü deşin.

Sizin başınızda olanlar sadece sizin sayınıza dayanarak topluma hesap vermiyor. Hiç değilse size vermeleri gerekmez mi?

Bütün dayanakları şu: ‘TBMM’de çoğunluğa sahibiz, oy makinaları elimizde. Ne istersek yaparız ve yaptırırız.’

Oysa böyle olmamalı. Size bu gözle bakmaları çok yakışıksız ve ayıp. Bu durum içinize siniyor mu?

Özel sohbetlerde her şeyi açıkça söylüyorsunuz, sıkıntılarınızı dile getiriyorsunuz. Ama hükümet ve parti yetkililerinin önünde ne yazık ki suskun kalıyorsunuz.

Lütfen, bugünden başlayarak konuşun. Sadece kampta değil, Meclis çatısı altında da konuşun. Vicdanınız, aklınız, yurt sevginiz, bildikleriniz doğrultusunda eleştirin. Allah’tan başka hiçbir güçten korkmayın.

Türk siyasetinde çirkin bir kural vardır. Milletvekilleri parti başkanının ve yönetimin kölesi ve emir kulu olarak görülür. Türkiye’nin şu gidişinde bunu kırmak sizlerin elinde.

AB olayındaki şu rezaleti hep birlikte yaşıyoruz. Milyonlarca işsizin, yolsuzlukların, torpillerin, haksızlıkların günahı vebali, bir yerde sizlerin de omzunda.

Kaybedeceğiniz hiçbir şey yok.

En fazlası, bundan sonraki dönemde sizi listeye koymazlar. Kaç yazar? Aç kalmazsınız, açıkta kalmazsınız. Hiç değilse onurunuz çiğnenmemiş olur.

Aranızda bu yazdıklarıma katılmayanlar belki vardır. Belki bazılarınız şimdi bana kızıyor ve ‘ne eleştirmesi arkadaş, Türkiye’de her şey düzgün ve dört dörtlük gidiyor’ diyor olabilir!

Ama ben burada çoğunluğunuza sesleniyorum.

Önemli olan, siyasetçinin onurunu koruması, vicdanı doğrultusunda görev yapması, emir kulu ve otomatik oy makinesi olmayı reddetmesidir.

Ben içimden gelenleri özellikle bugün, kampınız başlamadan önce yazdım ki, öncesinde okuyun.

Sayın AKP milletvekilleri, sizi göreve çağırıyorum. Bu çağrı hoşunuza gitmese bile, milyonlarca insanımızın ortak sesi olduğuna inanmanızı isterim. Saygılarımla.’