- Bir saattir kapıyı çalıyorum Bilge neredesin? Vallahi kollarım koptu!

- Aman sen ne zaman gittin pazara? Ben giderdim abla, biliyorsun ben daha gencim. Korona gençlere daha insaflı.

- Zevzek zevzek konuşma da aç ablanın önünü. Balkonun kapısını da aç. Koyayım şunları da havalansın.

- Sen koy ablacım öyle yere, ben hallederim şimdi onları.

- Ellerinden öper canım, alınanları dezenfekte etmekten gına geldi. Onu yıka bunu yıkı, onu havalandır. Allahım eskiden ne kadar basitmiş bu işler. Eski hayatımızın kıymetini bilememişiz.

- Hoşgeldin yeni normal!

- Aman kızım sağlık olsun da insan her şeye alışıyor. Pazar nasıldı kızım?

- Hiç sormayın pazar bir kalabalık bir kalabalık. Ne kimse maske takıyor ne de sosyal mesafeye dikkat ediyor. Millet kıtlıktan çıkmış gibi alıyor da alıyor.

- Ben şunu anladım kızım, insanımız koronadan değil aç kalmaktan daha çok korkuyor.

- Vallahi doğru anacığım.

- N’aptın? Bakla aldın mı pazardan?

- Aldım aldım... ne anlıyorsunuz bu bakladan bilmem ki!

- Öyle diyorsun da geçen gün annem yaptığında yemem yemem dedin, yarısını bitirdin. Yemem diyenden korkacaksın.

- Aman kızım anneannenin bir lafı vardı, “yemem diyen sofra kurutur oturmam diyen minder çürütür” derdi rahmetli. Ablanın ki de o hesap.

- Hemen gömün ana kız beni. Sen onları hallet Bilge benim bugün çok işim var. Tutmayın beni.

- Ne iş var abla ya? Şunları ben kaldırırım, akşama da dünden kalanların yanına bir çorba koyduk mu bitti gitti.

- Yok anam yok ben şöyle her tarafı bir çamaşır suyu yapmadan rahat edemem.

- Kızım daha dün yaptın ya her yeri çamaşır suyu.

- Yok şöyle dip köşe foşur foşur yıkamadan içim rahat etmez. Dün dündür, bugün bugün. Bugün korona yok mu?

- Aman abla ya elimizi yıkıyoruz, evi havalandırıyoruz, dışarıdan gelenlere dikkat ediyoruz. Bu korona evde koltuğun altında pusuya yatıp üstümüze atlayacak değil ya her dakka orayı burayı çamaşır suyuyla yıkayalım.

Hem o çamaşır suyunun içinde kaç tane kimyasal var sen biliyor musun? Sonunda kimyasaldan zehirleneceğiz.

- Doğru diyor kızım geçenlerde haberlerde izlemedin mi korona korkusu yüzünden aşırı çamaşır suyu kullanan kadın zehirlenerek öldü diye.

-  Hem sen çamaşırları kaç derecede yıkadın dün? Bütün tişörtler yamulmuş.

- 90 derecede yıkadım.  Kıyıda köşede ne mikrop varsa ölsün diye valla.

- Ablacım 40 derece iyidir, hem deterjanla yıkanıyor onlar kalmaz virüs falan merak etme.

- Peki peki anladık.  Her şeyi sen bilirsin, her şeyden sen anlarsın. Neyse arap sabunuyla sileyim bari.

-  Hem abla madem bu kadar tırsıyorsun balkondan gördüm seni, maskeni indirmişsin çeneye kadar. Ne işe yaradı o maske.

- Ne yapayım? Maskeyle doğru düzgün nefes alamıyorum. Vallahi daralıyorum. Sadece burnumu açtım, biraz hava gelsin diye.

- Onun hiçbir faydası yok ben sana söyleyeyim de. Sen takacaksın karşındaki de takacak ayrıca mesafeyi de koruyacaksın. Bütün bunlarla bile risk var. Bununla daralmak hastane odasında daralmaktan bin kat iyidir.

- Evlerden ıraksın Bilge, bir şeyi de bilmeyiver. Yine de doğru söylüyorsun. Evimin duvarı hastanenin duvarından bin kat iyidir.

- Abla şimdi ne yapalım biliyor musun? Her şeyi bırak gel bir kahve içelim de sonra yaparız işleri, nasıl olsa zaman çok.

- Ay valla yorgun eşeğin çüş canına minnet! Hadi koy bir kahve de içelim. Sonra da bakarsın artık bir fal. Ama güzel şeyler söyle yoksa karışmam. İçimizi karartma. Bak bakalım üç vakte kadar bir aşı falan var mı? Kurtarsın bizi şu musibetten.

 

(Petrol-İş Kadın Dergisi, Sayı 63, Haziran 2020)