Petrol- İş Kadın Dergisi Kadın Öyküleri Yarışması düzenledi:

 

NİÇİN KADIN ÖYKÜLERİ YARIŞMASI

16.01.2007

 

Bütün gün ev işleriyle uğraşan ev kadınları, fabrikada çalışan kadın işçiler, ev eksenli çalışan kadınlar, geçici işçiler, memurlar, mühendisler yani emeği ile geçinen tüm kadınlar… Petrol- İş Kadın Dergisi’nin Kadın Öyküleri Yarışması’nda gerçek öykülerinizi gün ışığına çıkarabilirsiniz…

 

 

Türkiye’de yaşayan insanların büyük bir bölümünü kadın- erkek emekçiler oluşturuyor. Fakat ne yazık ki şiirler, hikayeler, romanlar evrensel insani durumlar ve acılar üzerinden yalnızca belli insanların hikayelerini anlatıyor. Toplum içinde görünmeyenler, sanat ve edebiyat içinde de görünmezliklerini sürdürüyorlar.

 

Petrol-İş Sendikası olarak bu görünmezlikten en fazla nasibini alan kadın emekçilerin de anlatılmaya değer hikayeleri olduğunu düşünüyoruz, gerçekliğin bu bölümü üzerindeki örtüyü kaldırmak, onların öykülerinin gün yüzüne çıkmasını sağlamak için Petrol- İş Kadın dergimiz aracılığıyla “Kadın Öyküleri Yarışması” düzenliyoruz. 

 

Amacımız, kadınları yazmak konusunda yüreklendirmek ve kadın emekçilerin de edebiyata yansıtılabilecek gerçekliklerinin, iç yaşantılarının olduğunu göstererek, tablonun eksik yönlerinin tamamlanmasına bir nebze olsun katkıda bulunmaktır.

 

Ev işleriyle cebelleşen ev kadınları, fabrikada çalışan kadın işçiler, ev eksenli çalışan kadınlar, geçici işçiler, taşerona bağlı olarak sendikasız, güvencesiz çalışan temizlik işçileri yani evde ve dışarıda çalışan her kadın bu yarışmanın hem öznesi hem de katılımcısıdır.

 

Dünyada ve ülkemizde kapitalizmin yeniden yapılanması, sendikal hareketin toplumsal tabanını oluşturan işçi sınıfının bileşimini, sendikaların gündemini ve örgütsel yapısını, sendikal strateji ve politikalar ile çalışma yöntemlerini etkiliyor. 

 

1970’lerin fordist üretim yapılanmasının tersine bugün işyerlerinde istihdam çeşitlenmiştir. Eskiden fabrikalarda ağırlıklı olarak mavi yakalılar çalışırdı ve onların çevrelerinde bir grup beyaz yakalı bulunurdu.

 

Bugün bu iki iş grubu çekirdek işgücünü oluşturmakla birlikte istihdam tiplerinin çeşitlenmesi sonucunda fabrikalardaki özellikle mavi yakalıların sayıları azalmıştır.

 

Aynı fabrikanın içinde farklı işverene bağlı taşeron işçiler, belirli süreli hizmet akitli geçici işçiler, kısmi süreli hizmet akitli part-time işçiler, dönemsel olarak çağrı üzerine çalışan işçiler, çekirdek işgücü çevresinde ikincil işgücünü oluşturuyorlar.  Ev eksenli çalışma ve tele çalışma da bu çevreyi destekliyor, üçüncül işgücü olarak istihdamın parçalı yapısını derinleştiriyor.

 

 Evet,  ikincil ve üçüncül işgücü olarak nitelendirdiğimiz işgücünün büyük bir bölümünü kadınlar oluşturuyor. Onlar taşerona çalışan temizlik işçileri, büro işçileri ve ev eksenli çalışanlar olarak karşımıza çıkıyorlar.

 

Klasik sendikacılık anlayışı bir fabrikada toplanan çekirdek işgücünü örgütlemeye yönelikti. Bu işgücünün sayısının azalması sendikal yapıları da zorladı ve onları üye kaybı tehlikesi ile karşı karşıya bıraktı. Değişimi kavrayan kendini ona göre yenileyebilen sendikalar ayakta kalacaklar.

 

Biz Petrol-İş Sendikası olarak dünyada, ülkemizde küresel kapitalizmin ortaya çıkardığı değişimin farkındayız. Bu yeni dönemde yeni bir sendikacılık anlayışı gerekiyor.

 

Yeni sendikacılık anlayışı, geleneksel sendikacılık anlayışının ihmal ettiği başta kadın işçiler olmak üzere gençler, geçici işçiler, beyaz yakalılar gibi tüm işçileri örgütlemeyi gerekli kılıyor.

 

O nedenle biz dört yıldır, kadın üyelerimize ve üye eşlerine yönelik bir kadın dergisi çıkarıyoruz. Petrol- İş Kadın Dergisi ülkemizde bir sendika tarafından çıkarılan ilk, süreli kadın dergisidir. Dergi vasıtasıyla kadın üyelerimizin, üye eşlerinin kadınlık durumu üzerinden yaşadıkları sıkıntıları öğreniyor, bu sorunları çözmek için politikalar geliştiriyoruz.

 

Bu amaçla sağlık kampanyaları düzenledik, erkek temsilcilerde toplumsal cinsiyet hassasiyeti oluşturmak için temsilci eğitimi kapsamında kadın üye sorunlarını, onlara yaklaşım biçimlerinin nasıl olması gerektiğini anlattık.  

 

Yeni sendikacılık anlayışı, küreselleşen sermayenin çalışan kesimleri ideolojik ve kültürel değerleriyle nasıl manipüle ettiğini fark etmeyi de gerekli kılıyor.

 

Biz bu alanlarda da kendi sözümüzü söylemeli, ideolojik ve kültürel dayanaklarımıza sahip çıkmalı, onları besleyip, geliştirmeliyiz.

 

Onlar yılın “en başarılı iş kadınlarını” seçiyorlarsa biz de ekmeğine ve geleceğine sahip çıkmak için direnen “yılın başarılı çalışan kadınını” seçmeliyiz.

 

Onlar “başarılı iş kadınların” şen hikayesini anlatıyorlarsa biz de hüznün içindeki gerçek neşeyi yakalamasını bilen direnen kadınların hikayelerini anlatmalıyız.

 

Evet, televizyon kanallarından üzerimize boca edilen gerçekliklerin dışında da bir gerçeklik var. Paraya çevrilmediği için sanat kültür endüstrisinin görmezden geldiği bu hikayeler, Orhan Kemal’in Cemilesi’nin ruhunda ülkemizin vicdanını yansıtıyorlar.

 

Biz Petrol-İş Sendikası olarak emeğimize sahip çıktığımız gibi kültürümüze de sahip çıkıyoruz. Emeği ile geçinenlerin hikayelerini görünür kılmaya katkıda bulunmak üzere “Kadın Öyküleri Yarışması” düzenledik. Bu yarışma sanatın her alanında bizim kendi sesimizi ve duruşunuzu oluşturmak açısından umarız tüm dostlarımıza örnek olur.

 

Petrol-İş Sendikası ve Petrol-İş Kadın Dergisi olarak böyle bir girişimde bulunmaktan çok mutluyuz. Çalışan tüm kadınları ve onların öykülerini dile getirenleri bu yarışmaya davet ediyoruz.