ÜYELERİMİZ İSTANBUL-BURSA YOLU
ÜZERİNDE BİR ŞERİDİ TRAFİĞE KAPATTILAR, 7 KM YÜRÜDÜLER!
Gemlik Gübre işçilerinin
sendikasızlaştırmaya büyük öfkesi…
Sendikamızın örgütlü olduğu gübre
sektöründe özelleştirmenin bedelini üyemiz işçiler ödüyor. Son iki yıl
içinde özelleştirilen Gemlik Gübre, İGSAŞ, Samsun Gübre, Kütahya Gübre
gibi kuruluşları devir alan işverenler, sendikamız üyesi işçileri işten
çıkarıyor, bu işyerlerinde sendikasızlaştırmayı ve düşük ücretle
çalıştırmayı dayatıyor. Sendikadan istifa etmeyenlere baskı ve tehditler
artıyor.
2004 yılında özelleştirilen Gemlik Gübre
fabrikasını devir alan Ali Rıza Yıldırım’ın sahibi olduğu Yılfert
firması, son bir ay içinde 26 üyemizin iş akdini feshetti, 12 üyemizi
sendikadan istifa ettirdi. Halen 300 üyemizin çalıştığı fabrikada, yeni
işveren, sendikadan istifa etmeyen üyelerimizi de işten çıkarmayla
tehdit ediyor. İşten çıkarma ve sendikasızlaştırma baskı ve
tehditlerinin artması üzerine sabrı taşan üyelerimiz 22 Ağustos’ta, saat
17.00’de fabrika önünde toplanarak işvereni protesto eylemi
başlattılar. Eyleme Genel Başkanımız Mustafa Öztaşkın, Genel Örgütlenme
ve Eğitim Sekreterimiz İsmet Yiğit, Bursa Şube Başkanımız Nuri Han,
Bursa Şubemiz yöneticileri de katıldı. Jandarmanın basın mensuplarını
fabrikaya 500 metre uzaklıkta barikat kurarak bekletmesi ve fabrika
önünde toplanan işçilere ulaşmalarını engellemesi üyelerimizin büyük bir
tepkisine neden oldu. Fabrika önünde toplanan üyelerimize bir konuşma
yapan Genel Başkanımız Mustafa Öztaşkın şunları söyledi:
Sonuç alınıncaya kadar mücadele sürecek
“Değerli
arkadaşlar, burada yapılmak istenen bellidir. Özelleştirilen bütün
kuruluşlarda olduğu gibi maalesef burada da sendikasızlaştırma ve işten
atmalarla karşı karşıyayız.Burası devletin elindeyken ve çok değerli bir
tesisken, yüzlerce dönüm arazisi olan bir kuruluşken, çok ucuz bir
bedelle Yılfert firmasının sahibi Ali Rıza Yıldırım’a hediye edildi.Tabi
ki suçu özelleştirmeyi yapanlarda, özelleştirmeyi savunanlarda aramak
gerekir. Şimdi bu fabrika kendisine hediye edildikten sonra, dün bir
ticaret erbabı olan Ali Rıza Yıldırım bugün karşımıza bir sanayici
olarak çıkıyor. Bir kere öyle bir fabrikayı haraç mezat satın almakla,
gasp etmekle, ele geçirmekle sanayici olunamaz. Sanayici dediğiniz insan
bir kere bu ülkeye saygılı insandır ve bu ülkenin insanına saygılı
insandır, işçisine saygılı insandır. Bu işverenin bunların hiçbirisine
saygısı yok. Bu işveren, ticaret erbabı iken o kazançları nasıl elde
ettiğini önce açıklamalı.Burada gelip devletin malına, 72 milyonun
malına ucuz bir bedelle el koymaya çalışacağına, önce o kazançlarının
hesaplarını ver. O yolları normal yollardan mı elde ettiniz, o
kazançları meşru yollardan mı elde ettiniz, yoksa gayri meşru yollardan
mı elde ettiniz? O gayri meşru yollardan elde ettiğiniz kazançları bu
fabrikaları alarak mı aklamaya çalışıyorsunuz? Bu işverenin, önce bunun
hesabını vermesi gerekir.
Eğer senin insana saygın yoksa, çalışana
saygın yoksa, sendikaya saygın yoksa, bu ülkenin kanunlarına,
anayasalarına saygın yoksa bu işçinin de, bu sendikanın da sana saygısı
olmaz. Sen bizim hakları tanımayacaksın, işçinin haklarını
tanımayacaksın, yasayı tanımayacaksın, ondan sonra işçiden saygı
bekleyeceksin. Biz sana niye saygı gösterelim.Eğer sen bizimle mücadele
etmek istiyorsan biz mücadeleye hazırız. Sonuna kadar da bu mücadeleye
varız. Neymiş, sendikayla çalışamazmış, maliyetler yüksekmiş. Sendikayla
gönüllü çalışmak istemiyorsan bu işçi sana sendikayla zorla çalışmasını
da, çalıştırtmasını da bilir.Yeter ki biz birlik beraberlik içerisinde
olalım, yeter ki baskılara boyun eğmeyelim. Şu ana kadar baskılara boyun
eğip istifa eden arkadaşlarımız oldu. Bundan sonra bu baskılara boyun
eğmezsek, istifa etmezsek birbirimize daha fazla kenetlenirsek, bugün
burada başlattığımız mücadeleyi de sonuç alınacağı zamana kadar bu
sendika ve bizler sürdüreceğiz. Bunu bir kere herkes böyle bilsin.
Tarım, sanayi çökertiliyor
Değerli arkadaşlarım! Biz 2.5 yıldır bütün
iyi niyetimizi ortaya koyduk. Şunu da biliyoruz, ülkenin ekonomik
sorunları var. Ayrıca gübre sektörünün çok büyük sorunları var.
Maalesef bu ülkenin ekonomisini çökertme kararı verdiler ve bu
politikalar adım adım uygulanıyor.Bunun reçeteleri hepimizin bildiği
gibi IMF, Dünya Bankası tarafından yazıldı.Geçmişteki iktidarlar ve
bugünü iktidarlar tarafından uygulanıyor.Ülkenin sanayisi çökertiliyor,
tarımı çökertiliyor yani bu ülkenin en değerli varlıkları yok
ediliyor.Gübre sektöründe de bütün kapıları açtılar. Efendim Gümrük
Birliğine girdik, dolayısıyla ülke olarak hiçbir engel çıkaramayız, her
türlü ürün dışarıdan gümrüksüz bir şekilde ithal edilir mantığıyla
ülkenin bütün kapıları açıldı ve bunun sonucunda ülkemiz ithal gübre
cennetine döndü.Türkiye oysa bundan 10 yıl öncesinde kendi gübresini
üreten, kendi çiftçisini destekleyen, kendi tarımını destekleyen bir
ülke konumundaydı.Bugün ise bu ithalat serbestisiyle yerli üretim
öldürüldü, gübre fabrikaları ithalata doğru yöneldiler.Hükümet kendi
çiftçisini koruyacağına, kendi tarımını koruyacağına birkaç tane
ithalatçının, ticaret erbabının, tüccarın daha fazla para kazanması
için, bir türlü tarımı koruyucu, destekleyici önlemi almıyor.
Dolayısıyla hemen hemen bütün ülkelerde uygulanan, özellikle AB’de
uygulanan Amerika’ da uygulanan antidamping uygulamalarını, gübre
sektöründeki antidamping uygulamalarını bir türlü uygulamaya koymuyor.
Biz bunların raporlarını
hazırladık.Bunlarla ilgili milletvekillerine, bakanlara dosyalar verdik
ama bu ülkeyi yönetenlerin kafaları, bu ülkenin sanayisinde değil, bu
ülkenin üretici bir ülke olmasında değil. Bu ülkeyi yönetenlerin kafası
çalışanlarını, vatandaşlarını, halkını koruyan bir düşüncede değil.
Bunlar sadece talimatları yerine getirecek politikaları izliyorlar ve
ülkemizi de adım adım hem ekonomik olarak hem de sosyal olarak karanlığa
doğru sürüklüyorlar. Dolayısıyla bizim burada ki tavrımız sadece basit
bir şekilde bir işverene karşı koymak değildir.Aynı zamanda bu ülkede
uygulanan ekonomik, sosyal ve siyasi politikalara da bir tepkidir.Çünkü
bugün başımıza gelen bu olaylar işten çıkarmalar, sendikasızlaştırmalar,
ülkemizde uygulanan diğer politikalarla ilgilidir. Ve bu politikaların
bir sonucu olarak siz bunlarla karşı karşıya kalıyoruz.Dolayısıyla biz
bugün burada bir mücadele başlatıyoruz.Çok açık bir şekilde
söylüyoruz.Bu mücadeleyi biz devam ettireceğiz, bizim bu fabrikadan
çıkmaya niyetimiz yok. Eğer işveren, bizi bu fabrikanın kapısından
kovmaya çalışırsa biz başka yerden bu fabrikaya girmeye çalışacağız.
Burada var olmaya, çalışmaya sendikamızı yaşatmaya, sizler de insan gibi
çalışmaya devam edeceksiniz.Sizler kararlı olduğunuz sürece, inançlı
olduğunuz sürece, sendikamızla hep birlikte mücadeleyi yürüttüğümüz
sürece biz bu mücadeleden başarıyla çıkacağız.Şimdi bizi seyredenlerin,
belki bugün bir tepki gösteriyorlar, bir-iki tepki daha gösterirler,
yerlerine otururlar diye düşünenlerin düşüncelerini boşa çıkaracağız.
Bu mücadeleyi kazanıncaya kadar bu tepkilerimizi ortaya koyacağız ve bu
mücadeleyi sürdüreceğiz. Ali Rıza Yıldırım a son kez bir çağrı
yapıyoruz: Eğer isterse bizimle masaya oturabilir.Her şeyi
konuşabiliriz.Gübre sektörü sorunlarını da konuşabiliriz, iş yerlerinin
sorunlarını da konuşabiliriz, her şeyi konuşabiliriz.Ama bizim bu
çağrımıza cevap vermez, bildiğini okumaya devam ederse biz de
bildiğimizi okumaya, bildiğimizi yapmaya yani mücadele etmeye devam
ederiz.”
7 kilometre yürüdüler…
Öztaşkın’ın konuşmasından sonra üyelerimiz
yürüyüşe geçti. Yöneticilerimizin de katıldığı yürüyüşte, işçiler Gemlik
Serbest Bölgesi’nin içinden geçerek, İstanbul-Bursa karayoluna
çıktılar. Gemlik’e 7 kilometre uzaklıktaki fabrikadan Bursa-İstanbul
karayolunun bir şeridini trafiğe kapatan üyelerimiz yol boyunca, “İş
ekmek yoksa barış da yok”, “İşçiye uzanan eller kırılır”, “Ölmek var,
dönmek yok”, “Vur vur inlesin işveren dinlesin”, “Direne direne
kazanacağız” sloganları ile Gemlik merkezine kadar yürüdüler. Zaman
zaman polisin engellemeleriyle karşılaşan üyelerimiz, işveren aleyhine
sloganlar atarak Gemlik İskele Meydanı’na kadar yürüdüler. İskele
Meydanı’nda toplanan üyelerimize ve Gemlik halkına hitaben Genel
Başkanımız Mustafa Öztaşkın şöyle konuştu:
“Değerli
basın mensupları, değerli arkadaşlarım, değerli Gemlik halkı bugün ne
yazık ki özelleşen bir iş yerinde işten çıkarılan arkadaşlarımızın
sorunları için buraya toplanmış bulunmaktayız.Hepinizin bildiği gibi
Gemlik’e hayat veren Gemlik’i Gemlik yapan iki kamu kuruluşumuz
vardı.Bunlardan birisi sağ tarafta gördüğünüz Suni İpek, öbürü ise
bacalarını gördüğümüz Gemlik Gübre Fabrikası. Bu iki kuruluşumuz da
özelleştirildi.Birisinin kapısına tamamen kilit vuruldu, öbüründe
aslında kilit vurmanın hesapları yapılıyor.Bugün bu fabrika çalışıyorsa,
2.5 yıldır çalışıyorsa hiç kimse şunu unutmasın ve Gemlik halkı da şunu
çok iyi bilsin, bu fabrika bu işçinin sayesinde, bu işçinin özverili
yaklaşımı sayesinde çalışıyor.Yoksa bu fabrikayı satın alan Ali Rıza
Yıldırım 3 günde bu fabrikanın kapısına kilit vururdu. İşte bugün 26
arkadaşımızın işten çıkarılmasının dışında onlarca, yüzlerce
arkadaşımızın işten çıkarılmasının altında yatan asıl gerçek bu
fabrikayı çalıştırmamadır, üretim yapmamadır. Burayı lojmanlarda olduğu
gibi, sosyal tesislerde olduğu gibi başka amaçlarla işletmektir.Ali Rıza
Yıldırım, Gemlik halkı bu işçinin sesine kulak versin. Gemlik halkı
gerçekleri çok iyi görsün. Gemlik’i Gemlik yapan fabrikasına sahip
çıksın.Bu fabrikanın bacasının tütmesi gerekir, bunların çalışması
gerekir. Burada işverenin istediği politika hükümetin izlediği
politikayla eş değerdir. Çünkü hükümet de izlediği politikayla
Türkiye’yi ekonomik anlamda karanlığa doğru sürüklemektedir.Binlerce
insanın ocağı söndürülmektedir. Artık ocağında duman tütmemektedir .Onun
için bizim verdiğimiz mücadele sadece işten çıkarılma mücadelesi
değildir.Aynı zamanda Gemlik’te bir sanayi kuruluşunun üretimine devam
etmesinin mücadelesidir.
Gemlik halkı yöresindeki işçisine sahip
çıkmalı
Biz üretim ekonomisi istiyoruz, biz rant
ekonomisi istemiyoruz, biz reçetesi IMF tarafından yazılan politikaların
uygulanmasını değil, bu halkın, Türk toplumunun kendi iradesiyle verdiği
ekonomik programların uygulanmasını istiyoruz. Biz Amerika’nın, IMF’nin
kölesi değil, başı dik, onurlu bir toplum olmak istiyoruz. Biz değerli
arkadaşlarım işverene tekrar çağrı yapıyoruz: 26 arkadaşımızın iş hakkı
feshedildi. 5-6 üyemize işe gelme diye bildirimlerde bulunulmuş. İşten
atılan üyelerimizi geriye alınız. Hiçbir arkadaşımıza baskı
yapmayınız.Baskılar sökmeyecektir ve baskılar geri tepecektir.Çünkü
bugün bu işçinin yaklaşık 7 km’lik yürüyüşü, Gemlik sokaklarında
haykırışı bunun göstergesidir, pes etmediğinin göstergesidir. İşveren
aklını başına alsın ve burada barış içerisinde çalışmak istiyorsa,
gerçekten de üretim yapmak istiyorsa, bu ülkenin hayırlı bir evladı
gibi, bu ülkenin hayırlı bir işvereni gibi, bu memlekete hayırlı bir iş
yapmak istiyorsa bu atılan arkadaşlarımızı geri alsın, bizimle masaya
otursun. Fabrikanın sorunlarını konuşuruz.İşverenin sorunlarını,
sektörün sorunlarını herşeyi konuşuruz. Onunla beraber hem genel olarak
gübre sektöründeki sorunların çözümü için hem de işçi sorunlarının
çözümü için birlikte hareket ederiz.Aksi halde bu politikalarla,
yıldırma politikalarıyla, sendikasızlaştırma politikalarıyla, asgari
ücretle, insanları kayıt dışı çalıştırarak bir yere varamazsınız.Onun
için işvereni sağ duyulu davranmaya, aklını başını almaya davet
ediyoruz.Eğer bu şekilde davranmazsa bugün başlattığımız bu eylemlerin
önümüzdeki günlerde de devam edeceğini bir kez daha burada basına ve
Gemlik halkına ifade ediyorum.Gemlik halkından da duyarlı olmasını,
destek olmasını, işçisine, kendi yöresinde çalışanına ve fabrikalarına
sahip çıkmasını diliyorum.”
|