Petrol-İş Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın'ın 25. Dönem 11. Olağan Başkanlar Kurulu Açılış Konuşması
21 Haziran 2007- İstanbul
Başkanlar Kurulumuzun Değerli Üyeleri!
Ülkemizdeki toplumsal gelişmeler son derece kaygı vericidir. Özellikle 2007 yılının başından bu yana tanık olduğumuz suikastler, cinayetler, bombalı saldırılar ve yeniden hız kazanan terör eylemleri, farklı kimlik, inanç ve kültürlerine rağmen bu topraklar üzerinde yüzyıllarca hatta, binlerce yıldır birlikte, barış içinde yaşamış insanlarımızın birlikteliğini zedeleyen toplumsal çatışmaları ve toplumsal ayrışmaları körükleyen hatta, ülkemizin bölünmesine ve parçalanmasına neden olabilecek gelişmelerdir.
Büyük Orta Doğu Projesi’ni hayata geçirmek için yeniden şekillendirilmeye çalışılan coğrafyamızda etnisitiye dayalı terör eylemlerinin artması ve peşpeşe gelen şehit cenazeleri acımıza acı katmakta, ülke güvenliğini gündemin birinci sırasına yerleştirmekte, güvenlik için demokrasiden vazgeçilebileceği tartışmalarına neden olmaktadır.
Seçimin ana gündeminde
halkın sorunları yok
Petrol-İş Sendikası
cumhuriyetin temel ilkelerine ve kazanımlarına sıkı sıkıya bağlıdır.
Sendikamız, her zaman demokrasiye ve demokratik rejime sahip çıkmıştır.
Demokratik rejimin demokrasi dışı yöntemlerle korunamayacağını da her
zaman açık açık beyan etmiştir. Bugün de yaşadığımız sorunların
demokrasiye sahip çıkarak çözüleceğine inanmaktadır.
Geçtiğimiz 4 ay içinde,
Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlere ilişkin Antalya’daki Genel
Temsilciler Kurulumuzda ortaya koyduğumuz öngörülerin tamamını
doğrulayan gelişmeler yaşandı ve Cumhurbaşkanlığı seçimi Türkiye’de
ciddi bir siyasi krizin oluşmasına neden oldu.
22 Temmuz’da yapılacak
seçimin hem siyasi krizin aşılması hem de demokratik rejimin
güçlendirilmesine katkı koyacağı inancını taşımakla birlikte kimlik ve
güvenlik tartışmalarının seçimin ana gündemini oluşturmasından dolayı
başta işsizlik, yoksulluk ve gelir dağılımı adaletsizliği olmak üzere
halkımızın en temel sorunlarının çözümüne ilişkin politikaların bu
seçimlerde belirleyici olmaması seçimlerden beklentileri azaltmaktadır.
Sendikal hareket ortak
bir tavır belirleyemedi Türkiye sendikal hareketi ne yazık ki bu seçimlerde de siyasetin yönlendirilmesi ve şekillendirilmesinde etkin bir rol alamamış seçimlerde ortak bir tavır belirleyememiştir. Oysa 4,5 yıldır emek karşıtı politikalar izleyen, SSK hastanelerini elimizden alan, sağlığı ve sosyal güvenliği piyasalaştıran, özelleştirme adı altında toplumsal emeğimizin birikimi olan kamu kuruluşlarını bir bir satan, çıkarmak istediği Petrol Kanunuyla Türkiye’nin bütün petrol rezervlerini 50 yıl boyunca yabancı sermayenin hizmetine sunmaya çalışan, örgütlenmenin önündeki engelleri kaldırmayan, Sendikalar Kanunu, Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu'nu değiştirmeyen, işsizlik ve yoksulluğun artmasına neden olan, IMF patentli ekonomik politikaları izlemeye devam eden iktidara karşı ortaklaşa net bir tavır belirleyerek siyasi gücümüzü ortaya koymalıydık.
Seçimlerde tercihimizi
sınıfsal çıkarlarımız doğrultusunda yapalım
Sendika olarak yukarıda
saydıklarımın dışında daha bir çok nedenden dolayı iktidara karşı net
bir tavır ortaya koymalıyız. Üyelerimizin siyaseti gönül işinden ziyade
akıl işi olarak algılamalarını ve seçimlerdeki tercihlerini sınıfsal
çıkarları doğrultusunda yapmaları doğrultusunda çaba harcamalıyız.
Kamuda TİS süreci iyi
yönetilmiyor
Kamu toplu iş
sözleşmelerinin hala sonuçlandırılamaması ve hükümete karşı bir tavır
belirlenememesinin asıl nedeni sendikal hareketin öngörüsüzlüğü ve
politikasızlığından başka bir şey değildir. Kamudaki toplu iş sözleşme
süreci Konfederasyonumuz tarafından maalesef iyi yönetilmemekte, kamu
işyerlerinde örgütlü sendikaların güç birliği ve koordinasyonu yeterince
sağlanamamaktadır. Toplu sözleşmelerin hükümete sunduğumuz talepler
doğrultusunda bir an önce sonuçlandırılması yönünde çaba sarf edilmesi,
taleplerimize olumlu yanıt verilmediği taktirde derhal grev uygulama
kararlarının alınarak bir eylem takviminin ortaya konması gerekmektedir.
Petkim, seçim
hesaplarına kurban edilmemeli
Bir çok özelleştirmenin
ertelenmesine ve seçim sürecine girilmesine rağmen Petkim’in
özelleştirilmesinde ısrar edilmesi akıllara pek çok soruyu beraberinde
getirmektedir. Kamuda elimizde kalan son sanayii kuruluşu olan Petkim
seçim hesaplarına kurban edilmemeli, Petkim’in meşalesi sönmemelidir.
Petkim’in özelleştirilmesi durdurularak iç talebi karşılama oranı %
28’lere kadar düşen petrokimya sanayiine yatırım yapılmalı, yeni
Petkim’ler kurulmalıdır. Sendikamız Petkim’in özelleştirilmesine karşı
mücadelesini kararlılıkla sürdürmeye devam edecektir.
Novamed grevi
uluslararası sendikal hareketin de gündeminde 26 Eylül 2006 tarihinde başladığımız Novamed grevi üzerinden neredeyse 9 ay geçmesine rağmen grevimiz, ilk günkü kararlılıkla sürmektedir. Grev uluslararası sendikal hareketin gündemine oturmuş, Avrupa Parlamentosu'nda da Emine Bozkurt tarafından gündeme getirilmiştir. Gerek yurt içi gerekse yurt dışından gelen destek ve dayanışmalarla ve Novamed işçilerinin kararlı mücadelesiyle grev mutlaka başarıyla sonuçlanacaktır.
Novamed grevinin yanında
İzmir’de Esen Plastik’te, Silivri’de Sanovel İlaç’ta örgütlenme
nedeniyle işten çıkarılan üyelerimizin direnişleri de devam etmektedir.
200 çalışanın 190’ının sendikamıza üye olduğu Sanovel’de 7 üyemizin
işten çıkarılmasına üretimi durdurarak cevap verilmiş, bunun üzerine
üyelerimizin tamamının iş akitleri feshedilmiştir. 16 gündür fabrikanın
önünde üretimi durdurarak direnişini sürdüren Sanovel işçilerinin
mücadelesi bütün Türkiye’ye örnek olacak, işçi sınıfının tarihine altın
harflerle yazılacaktır. Ömrünü işçi sınıfı mücadelesine adamış, sendikal eğitimlerin duayeni sevgili Süleyman Hocamızı kaybetmenin üzüntüsünü örgüt olarak taşımaktayız. 7 yıldır binlerce üyemize eğitim veren Hocamızın gösterdiği yolda yürümeye, anısını yaşatmaya devam edeceğiz.
Bu duygu ve düşüncelerle 25. Dönemin bu son Başkanlar Kurulu çalışmalarında başarılar diler, Merkez Yönetim Kurulu adına sevgi ve saygılarımı sunarım.
Mustafa Öztaşkın Genel Başkan
|