PETROL-İŞ KOCAELİ ŞUBE BAŞKANLIĞINA ALİ UFUK YAŞAR YENİDEN SEÇİLDİ:
Öztaşkın, kongrede yaptığı konuşmada, “Torba Yasa Tasarısı'na karşı sendikalar karar alalım diyorlar. Karar almayan Türk-İş Yönetimidir” dedi.
15 Ocak 2011 tarihinde, İzmit Asya Otel'de yapılan Petrol-İş Kocaeli Şubesi 20. Olağan Genel Kurulu'nda Şube Başkanlığı'na Ali Ufuk Yaşar yeniden seçilirken, Salih Akduman İdari Sekreterliğe, Tekin Kara da Mali Sekreterliğe seçildiler. Şube Yönetim Kurulu (Asil) üyeliklerine de Yusuf Sami Çınar, İrfan Kaçar, Nesimi Yetişoğlu, Temel Aktaş seçildi. Şube Denetim Kurulu (Asil) üyelikleri de Kamil Keskin, Rasim Atila, Olcay Özdemir'den oluşurken Disiplin Kurulu (Asil) üyeliklerine de Erol Altıntaş, Gökhan Türkünoğlu ve Necmettin Özgül seçildiler.
Kocaeli Şubesi Olağan Genel Kurulu'na Petrol-İş Merkez Yönetim Kurulu üyeleri, Denetim ve Disiplin Kurulu üyeleri, şube başkanları, Kocaeli Şube eski başkanları, Kocaeli'den sendikaların, siyasi partilerin ve demokratik kitle örgütlerinin temsilcileri, Kocaeli Şube'de örgütlü işyerlerinden temsilciler de katıldı. İzmit Belediye Başkanı Nevzat Doğan da kongreye katılarak bir konuşma yaptı, adaylara başarılar diledi.
Divan Başkanlığını Petrol-İş Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın'ın, Divan üyeliklerini ise Adana Şube Başkanı Ahmet Kabaca, Batman Şube Başkanı Mustafa Mesut Tekik, Gebze Şube Başkanı Süleyman Akyüz, Bursa Şube Başkanı Nuri Han'ın yaptığı Kocaeli Şube 20. Olağan Genel Kurulu, Şube Başkanı Ali Ufuk Yaşar'ın açış konuşmasıyla başladı. Ali Ufuk Yaşar, açış konuşmasında, dünyada ve Türkiye'de yaşanan ekonomik, siyasi ve sosyal gelişmelerle ilgili yaptığı değerlendirmeden sonra Türkiye sendikal hareketinin sorunlarına, örgütlenmenin önündeki engellere, taşeronlaşma-müteahhitleşme sorunlarına ve Kocaeli Şube'de örgütlü işyerlerindeki sorunlara değindi.
Kongre'de, Kocaeli Şube'de örgütlü işyerlerinden Tüpraş, Gübretaş, Egesil, Ege Kimya, Deva İlaç, Shell işyerlerinde yaşanan sorunlar, İGSAŞ'ta örgütlü gücün kaybedilmesi, işyerlerindeki taşeronlaşma/müteahhitleşme sorunları gündeme geldi. Meclis gündeminde bulunan Torba Yasa Tasarısı' na ilişkin değerlendirmelerin de yapıldığı ve konfederasyonumuz Türk-İş'in Torba Yasa Tasarısı'na karşı bir eylem kararı almamasının eleştirildiği Şube Genel Kurulu oldukça hareketli geçti.
Öztaşkın: Emek hareketi tek çatı altında toplanmalı
Kocaeli Şube Genel Kurulu'nda bir konuşma yapan Genel Başkanımız Mustafa Öztaşkın, dünya genelinde üretimin yapısının değiştiğini, artık küresel düzeyde yapılan üretimin, nasıl bir sendikacılığın yapılması gerektiğini de ortaya koyduğunu, zincirleme bir şekilde, bir çok işyerinde, dünyanın çok farklı ülkelerinde gerçekleştirilen üretimin işkolu sendikacılığını da ortadan kaldırdığını söyledi. Öztaşkın,” Bugün farklı işkollarındaki bütün işçiler, emekçiler ortak çıkarları için konfederasyon ve sendika ayrımı yapmaksızın önce ortak iş yapma, ortak mücadele etme, aynı yolda yürüme becerisini göstermeli. Ardından da Türkiye sendikal hareketi birleşmelidir. Ve sadece işçi sendikalarının birleşmesi değil, giderek emeği temsil eden bütün örgütlerin tek çatı altında toplanarak Türkiye'de güçlü bir sendika, güçlü bir emek hareketi yaratılmak durumundadır” dedi.
Türkiye'ye ucuz işgücü rolü
Dünyada üretimde ve rekabette aslan payını bilgiyi, araştırma- geliştirmeyi,teknolojiyi, enerji kaynaklarını, hammaddeyi elinde bulunduran ülkelerin veya çok uluslu şirketlerin aldığını,bunlara sahip olmayan Türkiye gibi ülkelerin ise bu üretim ve rekabette ancak ucuz işgücü ile yer alabildiğini belirten Öztaşkın şöyle devam etti:
“İşte bugün bütünüyle karşımızda duran ve bizim karşılaştığımız sorunların ana noktlarını, püf noktalarını oluşturan temel durum budur. Ucuz işgücünün olabilmesi için de üç bileşenin biraraya gelmesi gerekir. Öncelikle işgücünün güvencesiz olması gerekir. İkincisi işgücünün örgütsüz olması gerekir. Üçüncüsü de işgücünün esnek olması gerekir. Bu üç temel konu, yıllardan beri, özellikle 1980 darbesinden bu yana uygulanan politikalarla, adına neoliberalizm, küreselleşme denilen politikalarla her gün karşımıza konmaktadır. Son günlerde getirilmeye çalışılan kiralık işçi ve Torba Yasa Tasarısı içerisindeki evden çalışma ve uzaktan çağrı üzerine çalışma biçimleri de esnek çalışmanın yeni modelleri olarak karşımıza çıkmaktadır”
Bütün emekçiler Torba Yasa Tasarısına karşı durmak zorundadır
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndan geçen ve önümüzdeki günlerde Meclis Genel Kurulu'na gelmesi beklenen Torba Yasa Tasarısı ile nelerin getirilmek istendiğini da anlatan Öztaşkın, “Bu Torba Yasa Tasarısı ile ucuz işgücü yaratabilmek için her türlü koşullar oluşturulmuş durumda. Bu tasarı ile işçilerin kazanılmış hakları ellerinden alınmaya, yeni esnek çalışma biçimleri getirilmeye çalışılıyor. Sermayeye yeni olanaklar buradan sunuluyor” dedi.
Yasanın içerisinde İşsizlik Sigortası Fonu (İSF) ile ilgili yeni düzenlemelerin olduğunu, İSF'nin bir miktarının geçen yıl çıkartılan bir kararname ile GAP'a veya Hükümetin başka harcamalarına aktarıldığını belirten Öztaşkın, “Bu yetmiyormuş gibi getirilen yeni düzenleme ile şimdi de bir önceki yılın yani İSF gelirlerinin yani fondaki toplam paranın, 2010 yılındaki gelirinin, nemasının yüzde 30'unun Hükümet tarafından istihdam ve yatırım gibi politikalarla harcanabileceği öngörülüyor. Hatta Hükümet bu oranı yüzde 50'ye kadar çıkarabilecek. Yani bu, fiilen İSF'deki paranın, işçilerin, emekçilerin ücretlerinden kesilerek biriken paranın gasp edilmesidir. Bu paranın sermayenin çıkarlarına kullanılmasıdır” dedi.
Bununla birlikte genel ekonomik krizin dışında bölgesel ve sektörel krizlerde kısa çalışma ödeneklerinin de İSF'den karşılanmasının bu tasarıda yer aldığını ifade eden Öztaşkın, 31.12. 2015 yılına kadar işverenlerin yeni işe aldıkları işçilerin sigorta primlerinin yani işveren paylarının da İSF'den karşılanmasının tasarı içerisinde olduğunu bildirdi.
Yine bu tasarının içerisine, çağrı üzerine çalışmayla ilgili iki yeni tanım eklendiğini, evden çalışma ve uzaktan çalışma kavramlarının İş Kanunu'na getirilmek istendiğini kaydeden Öztaşkın, şu anda en fazla dört ay ile sınırlanan denkleştirme süresi ile ilgili olarak da en fazla tabirinin kaldırıldığını, denkleştirme süresinin turizm sektöründe dört aya çıkarıldığını belirtti. Asgari ücretin belirlenmesinde 18 yaş sınırının 16'ya indirilmesinin ve bu işçilere verilen asgari ücret miktarının düşürülmesinin de tasarıda yer aldığını belirten Öztaşkın, bunların dışında Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu'nda ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nda bir takım değişiklikler yapılmak istendiğini, çalışanların sırtına, özellikle kısmi süreli çalışanlarn sırtına tasarı ile yeni yükler eklendiğini söyledi.
Torba Yasa Tasarısı'nın çalışanları çok yakından ilgilendirdiğini belirten Öztaşkın, “ Eğer bu Hükümet Haziran'daki seçimleri kazanırsa bu Torba Yasa Tasarısı ile yeni iktadarı döneminde neleri yapacağının da ipuçlarını veriyor. Hükümet Ulusal İstihdam Stratejisi ve Orta Vadeli Milli Program adında iki belge açıkladı. Bu iki belgeye de baktığınız zaman bunun içinde iş gücünün esnekleştirilmesi var. Kazanılmış haklarımız, başta kıdem tazminatı olmak üzere bölgesel asgari ücret var. Yapılmak istenenlerin küçük bir kısmı bu tasarıda. Asıl yapılmak istenenler seçim sonrasında. Seçim dönemi nedeniyle asıl yapılmak istenenler gündeme getirilmiyor” dedi.
Türk-İş hükümetin uyguladığı politikalara çanak tutuyor
Hükümetin yapmak istediklerinin ancak bir kısmını, aslında küçük bir kısmını şimdi gündeme getirdiğini belirten Öztaşkın şöyle devam etti:
“Ama asıl yapacaklarını ise tabii ki bir seçimi düşünerek ve seçimde oy kayıplarını düşünerek seçim sonrasına ertelemiş durumdalar. Ama çok açık bir şekilde bir kez daha söylüyorum. Hükümet açıkladığı iki belgede bunları çok açık bir şekilde ifade etmiştir. Diyor ki ey işçiler kıdem tazminatınızı yeniden düzenleyeceğim. Ya gün sayısını azaltacağım, ya fona bağlayacağım. Veya başka bir şekilde bunu kullanma veya ödeme şekilleri getireceğim diyor. Bunu çok açık bir şekilde söylüyor. Bölgesel asgari ücret uygulamasına geçeceğim diyor. Ve kiralık işçi yani özel istihdam bürolarını çıkaracağım. Bu sayede de iş gücünün daha da esnekleştirilmesi, kuralsızlaştırılması ve kiralık işçinin yasal güvencelere kavuşturulması düzenlemesini yapacağım diyor. Bunlar çok açık bir şekilde önümüze konuyor. Bugün bu Torba Yasa Tasarısına karşı koyabilirsek bu yasayı engelleyebilirsek olası bir AKP iktidarında bu yasaların, getirilmek istenen düzenlemelerin yeniden gündeme getirilmesi son derece güçtür. Dolayısıyla bizim bugünkü duruşumuz yarınki kazanılmış hak gasplarının da önüne geçmeye yönelik bir duruştur. Bunun için burada bütün sendikalar, konfederasyonlar, emeği temsil eden bütün örgütler, bütün işçiler bu yasa tasarısına karşı durmak zorundadır.”
Sendikalar karar alalım diyor, Türk-İş yönetimi almıyor
4 Ocak'ta Türk-İş Başkanlar Kurulu'nun toplandığını, Türk-İş Başkanlar Kurulu'nda Torba Yasa Tasarısı'nın görüşüldüğünü ve hemen hemen bütün sendikaların bu tasarıya karşı net bir tutum ortaya konması konusunda görüş belirttiklerini ve tavsiye kararı alındığını söyleyen Öztaşkın konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Torba Yasa Tasarısı konusunda Başkanlar Kurulu'nda, Başbakan'ın verdiği sözlerin takipçisinin olunması gerektiği, Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki çalışmaların dikkatle izlenmesi, verilen sözler yerine getirilmiyorsa Türk-İş Yönetim Kurulu'nun, karar alarak bütün teşkilatlara, bütün sendikalara bildirmesini ve Türkiye'de diğer işçi sendikaları ve konfederasyonlarıyla, memur sendikaları ve konfederasyonlarıyla birlikte ortak bir mücadele yürütülmesi yönünde bir takım tavsiye niteliğinde kararlar alındı. Ancak görülüyor ki Türk-İş Yönetim Kurulumuz sadece İl Özel İdareleri'ndeki işçilerin Karayolları Genel Müdürlüğü'ne aktarılmasını yeterli görüyor ki bugüne kadar bu konuda bir karar alıp teşkilatlarımıza bildirmedi. Ve bu durumu eleştiren bizleri ve bu konuda açık tutum takınan bazı sendikaları ve sendika başkanlarını rencide edecek bir şekilde açıklamalarda bulunuluyor. Türk-İş yöneticileri, Türk-İş dediğiniz 5 kişilik Yönetim Kurulu mu? 32 sendika var. Sendika başkanları karar alalım dedi de biz mi almadık” diyorlar. Evet... Sendika başkanları karar alalım diyorlar. Karar almayan Türk-İş yönetimidir. 4 Ocak'taki toplantıda Başkanlar Kurulu'nun yüzde 80'i “Torba Yasa Tasarısı'na karşı sessiz kalınamaz. Bir karar alınması gerekir, tavır konulması gerekir. Ayağa kalkılması gerekir. Sadece Türk-İş değil, DİSK'i ile, Hak-İş'i ile memur sendikalarıyla, Emek Platformu'nun bütün bileşenleriyle birlikte ortak bir mücadele yapılması gerekir” dedi. Ama karar yine ortada yok. Ve ne yazık ki sözde “Görüşüyoruz, uzlaşıyoruz” adı altında Hükümetin uyguladığı politikalara çanak tutuluyor. Konfederasyonumuz bir yerde, ne yazık ki, açık söylemek gerekirse Hükümetin dümen suyunda yürümeye devam ediyor. Böyle bir emek örgütü olamaz. Böyle bir Türk-İş olamaz. Herkes temsil ettiği insanların, işçilerin, emekçilerin, sınıfın çıkarını korumak zorundadır.”
Sözlerini, “ Biz siyasetin, siyasetçilerin, hükümetlerin, onların uygulamak istediği politikaları desteklemek zorunda değiliz. Eğer onların uyguladığı politikalar sınıfın çıkarlarına ise elbette onlarla beraber o mücadeleyi veririz” şeklinde sürdüren Öztaşkın konuşmasını şöyle tamamladı:
“Ama bu politikalar işçi sınıfının, emeğin aleyhine ise orada tavır koymak durumundayız. İşçilerin,emekçilerin çıkarlarını savunmak durumundayız. Bunun için Türk-İş kendine gelmelidir. Ayağa kalkmalıdır. Bugün bu Torba Yasa Tasarısı böyle çıkarsa biliniz ki kıdem tazminatlarımız da gidecek. Başka uygulamalar da peşinden gelecek. Tek tek kazanılmış haklarımız elimizden alınacak. Ucuz işgücünü yaratabilmek için her türlü koşullar oluşturulmuş olacak. Buradan bir kez daha konfederasyonumuzun yöneticilerini uyarıyoruz.”
Örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmalı
Ali Ufuk Yaşar da kongrede yaptığı konuşmada, “Dört yıllık sürede özelleştirme sonrası Tüpraş'ta yeni işe giren arkadaşlarımızın ücret ayarlamasından tutun da yine Tüpraş Koruma Personelimizin sendikal haklara kavuşmasına ve kapanan Petro-Kimya çalışanlarımızın burnunu dahi kanatmadan ekmeğini korumaya kadar sayılabilecek önemli başarılarımızın olduğu açıktır. Ayrıca yeni bir TİS dönemine girdiğimiz şu dönemde özelleştikten sonra 4857 sayıl Yasa'nın hiçbir maddesinin girmediği 2 toplu iş sözleşmesi de bir başka başarımızdır” dedi.
Bu dönemdeki olmazsa olmazlarının 4857 sayılı Yasa'nın hiçbir maddesinin girmeyeceği bir TİS ve geçmişteki kayıpların telafisiyle müteahhit/ taşeronlaşmaya da artık “dur” demek olacağını belirten Yaşar, “Yine bir TİS döneminde olduğumuz Gübretaş'ta da 16 senedir devam eden müteahhit uygulamasını bitirdik. “Mısırlı köle” tabiriyle çalıştırılan arkadaşlarımızın tamamını kadroya sahip alıp sendikalı yaptık” diye konuştu.
Sendikaları tehdit eden işsizlikten sonra en önemli sorunun müteahhit/taşeronlaşma olduğunu vurgulayan Yaşar, “Gübretaş'ta, EgeKimya, EgeSil'de ve Deva'da daha yapacağımız işler var. Gübretaş ve EgeKimya-EgeSil'de düşük ücret sorununun farkındayız. Bu işyerlerinde TİS döneminde bir anlaşma olmaz ise yapabileceğimiz grev dahil ne varsa yapılacaktır” dedi.
Türkiye'nin çözmesi gereken en önemli sorunlardan birinin örgütlenmenin önündeki engeller olduğunu belirten Yaşar, taşeronlaşma-müteahhitleşme sorununun da en önemli sorunlar arasında yer aldığını bildirdi. Yaşar, “ Bizi yönetenlerin, çalışanların örgütlenmesi konusunda mangalda kül bırakmayan söylemleri icraatta tam bir fiyaskodur. Örgütlenmek isteyen, sadece Anayasal hakkını korumak isteyen çalışanların işten atıldığı ülkemizde hiç kimse çalışanların güvende olduğunu söyleyemez. Güçlü sendikacılığın aynı zamanda güçlü demokrasi anlamına geldiği gerçeğinden hareketle, Türkiye en kısa zamanda örgütlenmenin önündeki engelleri kaldırmak zorundadır.”
Kocaeli Şube Olağan Genel Kurulu'nda Ali Ufuk Yaşar'ın karşısındaki başkan adaylarından Faruk Arıkan ve Mehmet Günaydın da birer konuşma yaptılar. Şube İdari Sekreter adayları Salih Akduman, Osman Akova, Şube Mali Sekreter adayları Tekin Kara ve Koray Çalışkan da yaptıklarını konuşmalarda işyerlerinde yaşanan sorunlara ve sendikal hareketin sorunlarına değindiler. Kongrede Hasan Özşentürk, Metin İbiş, Talat Erdem, Hakan Sarıer, Necdet Kaya, Levent Özdamar, Salih Ermiş de yaptıkları konuşmalarda işyerlerinde yaşanan sorunları anlattılar. Daha sonra seçimlere geçildi ve yapılan seçimler sonucunda Kocaeli Şube'nin yeni yönetim,denetim ve disiplin kurulları, merkez genel kurul delegeleri belirlendi.
|