15-16 HAZİRAN DİRENİŞİNİN İZİNDE YÜRÜYORUZ!

 

 

15-16 Haziran 1970 Direnişi, 40'ıncı yılında ülke genelinde yapılan çeşitli etkinlik ve eylemlerle kutlanıyor. Bu yılki kutlamalara, 78 gün boyunca Ankara-Kızılay Meydanında köleliğe boyun eğmeyeceğini gösteren Tekel işçilerinin, İstanbul Anakent Belediyesi İtfaiye işçilerinin, İstanbul-Esenyurt Belediyesi işçilerinin, İSKİ işçilerinin, İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanı işçilerinin, UPS Kargo işçilerinin, taşeron firmalarda çalışan sağlık işçilerinin direnişleri ve örgütlenme mücadeleleri damgasını vurdu.

 

Onlarca meslek örgütü ve sendikadan oluşan, sendikamızın da oluşumunda yer aldığı Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu (HSGGP)  katılımcıları 15 Haziran'da, Kadıköy - Altıyol'da buluşarak, güvencesiz çalışma dayatmalarına, taşeronlaşmaya, örgütlenme hakkının gaspına, iş cinayetlerine “Dur!” demek için, 15-16 Haziran Direnişi'nin izinde yürüyüş yaptı. Kadıköy Yoğurtçu Parkında yapılan basın açıklamasında, 1970 yılında gerçekleştirilen direniş anlatılarak, geçmişin mücadele geleneğinin geleceğe taşındığı, işçi sınıfının tarihi ile kopmaz bağlar kurulduğu, dünün bugüne, bugünün yarına bağlandığı bildirildi.

 

Saat 12.00'de başlayan yürüyüş boyunca, “Yaşasın 15-16 Haziran Direnişimiz”, “15-16 Haziran Şehitleri Ölümsüzdür”, “15-16 Haziran Direnişi Yolumuzu Aydınlatıyor”, “Kadınlar Sokağa, Eller Şaltere, Haydi Genel Greve”, “Krizin Bedelini Krizi Çıkaranlar Ödesin”, “Madenlerde Ölüm Kader Değildir”, “15-16 Haziran Ruhuyla 4-C'yi Durduralım”, “Tersanelerde Ölüm Kader Değildir”, “İş, Ekmek, Adalet”, “İşten Atmak Yasaklansın”, “Yaşasın İşçilerin Birliği, Yaşasın Sınıf Dayanışması” sloganları atıldı, dövizleri taşındı.

 

Yoğurtçu Parkındaki basın açıklamasını ise HSGGP adına DİSK'e bağlı Genel-İş Sendikası 1 Nolu Şube Başkanı Şahan İlseven yaptı. İlseven, 1970 yılında mevcut hükümetçe, işçilerin istedikleri sendikaya serbestçe üye olmalarını ve beğenmedikleri sendikalardan ayrılmalarını güçleştiren, toplu sözleşme ve grev haklarını kısıtlayan hükümler içeren yasa tasarısının, işçilerin yükselen direnişi ile geri çekildiğini söyledi. İlseven sözlerini şöyle sürdürdü:

 

40 yıl sonra daha vahşi saldırı

 

“40 yıl sonra bugün işçi sınıfı ve emek cephesi daha pervasız, daha vahşi bir saldırı ile karşı karşıyadır. Bugün işçi sınıfı, güvensiz ve güvencesiz çalışma koşullarının baş aktörü taşeronlaştırmanın pençesi altında yaşam mücadelesi veriyor. Hükümet “İstihdam Büroları” açarak modern köle pazarları kurmaya çalışıyor. Bugün sendikalaşmaya çalışan işçiler işlerinden oluyorlar, baskı ve şiddete uğruyorlar.”

 

Hükümetin yaptığı düzenlemelerle ve uyguladığı sosyo ekonomik politikalarla çalışma ortamını daha güvencesiz, iş kazaları ve meslek hastalıkları yönünden daha riskli hale getirdiğini, bunun en son örneğinin Zonguldak-Karadon faciası olduğunu belirten İlseven, “Taşeron hizmet eliyle yürütülen çalışmalar 30 madencinin hayatına mal olmuştur. Kot taşlama işinde, sağlıksız ortamlarda çalışanlar yakalandıkları silikozis hastalığı nedeniyle hayatlarını kaybediyorlar. Tuzla Gemi Tersaneleri tarihe “ Tuzla Ölüm Tersaneleri” olarak geçti” diye konuştu. İlseven sözlerini, “Tüm bu yaşananların neticesinde görülmektedir ki bugün mavi ya da beyaz yakalı olsun, kalifiye ya da vasıfsız olsun çalışma hayatının bir ucundan tutan herkesin artık birbirinden farkı yok. Sınıf mücadelesi ve geleceğimizi geri alma inancı artık ortaktır. Bu sene 15-16 Haziran büyük işçi direnişini bu bilinçle ve mücadele coşkusuyla anıyor, kutluyoruz” diyerek bitirdi.